1984 – George Orwell

George Orwell’in kült kitabı, “1984” yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Her şeyin yönetimin denetiminde olduğu, düşünceden yoksun bırakılmış, her türlü muhalefetin yok edildiği bir toplum tehlikesine karşı bir uyarı niteliği taşıyan 1984 bir karşı ütopyadır.


Paylaşın:

1984 – George Orwell

George Orwell’in kült kitabı, “1984” yazarın geleceğe ilişkin bir kâbus senaryosudur. Orwell’in en çok tanınan eseri, ütopya kurgu türünün klasik örneklerinden biri olmanın yanı sıra, modern dünyayı protesto eden bir romandır. Hayatın ayrı ayrı dönemlerinden farklı izlenimler uyandırıyor. Roman karakteri Winston’un başından geçenleri okurken geçmişin izlerinin, tarihinin ne kadar önemli olduğunu anlıyoruz.

Geçmişten kalan küller

1984’de George Orwell, Okyanusya toplumunda Büyük Birader’in varlığı tarafından oluşturulan korkunun bireyleri kontrol altında tutmak için bir araç olarak kullanıldığı bir dünyayı anlatıyor. İnsanların kendi yaşamları üzerinde herhangi bir etkisinin olmadığı, insanları birbirine bağlayan aşk, sevgi, saygı, hoşgörü kavramlarının bastırıldığı ve sefalet, korku, baskı altında yaşadıkları bir yerdir. İnsanlara getirilen en ağır baskılardan biri de cinsel hayattır. Parti’nin amacı, yalnızca kadınlarla erkekler arasında denetleyemeyeceği bağlılıkların oluşmasını önlemek değildir. Asıl amaç, cinsel duyguları tümden yok etmektir. Evlilik parti tarafından uygun bulunursa onaylanır ve tek bir amacı vardır. Parti’ye hizmet edecek çocukların dünyaya gelmesidir.

Dünyada, gerçekliğin kontrol altında tutulabilmesi için, belleği olmayan yani geçmişten yoksun bir toplumun oluşturulması önem taşıyor.

Winston’un Gerçek Bakanlığı’nda çalıştığı küçük odasında bulunan boruların birinden, eski gazetelerin düzeltilmesi gereken sayıları, birinden de yazılı mesajlar gelir. Mesajlarda, nelerin nasıl düzeltileceği yazılıdır. Times gazetesinin belirli bir sayısında gerçekleşecek düzeltmeler toparlanır ve o sayı yeniden basılır, asıl sayı ise yok edilir ve arşivde düzeltilmiş sayı yer alır. Bu düzeltmeler sadece gazeteler için değil, kitaplar, posterler, filmler gibi siyasal bakımdan önem taşıyan her türlü belge için geçerlidir. Geçmiş, günü gününe güncellenir. Böylece Parti’nin tüm öngörülerinin ne denli doğru olduğu belgeleriyle kanıtlanmış olur. Tüm tarih, yeniden yazılan bir hâle dönüşür. Yok edilmesi gereken belgeler ise, bellek deliği denilen bir borudan atılır ve yakılır. Winston çalıştığı yerde gördüğü ve değiştirip yaktığı belgeleri fark ettikçe geçmişi sorgulamaya başlar.

Winston, Orwell’in totaliter rejimlere bakış açısını yansıtır. Onun bir defter alarak günce tutmaya başlaması bir başkaldırıdır. Sonucunun bir Düşünce suçu teşkil edeceğini bilen Winston içindeki öfke dolu duygularını dışa vuramamasını şöyle ifade eder: “ Vuracaklar beni, umurumda mı? Ensemden vuracaklar, umurumda mı? Kahrolsun büyük birader! Hep ensesinden vururlar adamı, umurumda mı? Kahrolsun büyük birader!” Bu isyanının nereye varacağı konusu, okudukça okuru merak içinde bırakmaktadır. Diktatörlük mü kazanacak yoksa özgürlük mü?

Günce tutmak isteyen Winston’un iki amacı vardır. 1984’de bireylerin hafızaları parti tarafından kontrol altında tutulabilmektedir. İlk amacı dünyada olup bitenleri hatırlamaktır. Çünkü geçmişi sürekli değiştiren parti, dünyanın gerçeklerini de değiştirmekle kalmamış, geçmişi yok etmiştir. İkinci amacı ise yaşadığı süre boyunca olanları ve Parti’nin yaptıklarını yazarak gelecek nesillerin okumasını ve günün zamanına ışık tutabilmektir. Akıl dışı bulduğu baskı düzenine muhalefet etmeye, Büyük Birader’e meydan okumaya çalışır.

Duvarlara asılı posterlerde Büyük Birader’in gözü hep üzerinizdedir. Ayrıca her eve yerleştirilmiş olan tele-ekranlar, aynı anda hem yayın yapabilir hem de görüntü ve sesleri kayda alır. Tele-ekranın görüş alanında olduğunuz sürece hem sesinizi duyabilir hem de sizi görebilir. Ne zaman izlenip ne zaman izlenmediğinizi bilemezsiniz. Düşünce suçu işlediğinizde Düşünce Polisi tarafından yakalanır ve ne bir yargılama ne de bir tutuklama raporu tutulmadan ortadan kaybolursunuz. Adınız, yaptığınız her şey kayıtlardan silinir. Artık hiç yaşamamışsınızdır.

Winston’un giriştiği direnişe sevgilisi Julia da destek olur. Birlikte düzene karşı gelirler. Kendilerine yeni bir yaşam kurmak isterler ama Düşünce Polisi tarafından yakalanırlar. Winston kendini 101 numaralı odada bulur.

101 numaralı oda

İnsan kendi belleğinde sakladığı bilgileri ve geçmiş tarihini sorguladığında kendini 101 numaralı odada bulur. Üzerinizde uygulanan işlemlerle belleğiniz tertemiz edilecek, tüm bunların sonucunda tarih ve geçmiş Parti’nin sistemine uygun bir şekilde devam edecektir.

İktidarın devamı için düşünce alışkanlıkların kırıldığı, çocuk ile ana baba, kadın ile erkek, insan ile insan arasındaki bağlar koparılır. Hiç kimse karısına, çocuğuna ya da arkadaşına veya herhangi bir kişiye güvenmeyi göze alamaz. Parti’ye sadakat dışında sadakat diye bir şey yoktur. Yaşamın tüm zevkleri yok edilmektedir.

Her şeyin yönetimin denetiminde olduğu, düşünceden yoksun bırakılmış, her türlü muhalefetin yok edildiği bir toplum tehlikesine karşı bir uyarı niteliği taşıyan 1984 bir karşı ütopyadır. Roman, güç ve iktidarın sınırsızca uygulandığı, düşünce, dil ve aşkın yok sayılarak özgürlüklerin ortadan kaldırıldığını anlatıyor. Tarihin akışı değişmediği sürece dünyanın dört bir yanındaki insanî duyguların yitirildiği, ruhsuz otomatlara dönüştüğü, üstelik bunu farkına varamadıklarını konu ediniyor. Yaşadığımız günümüz toplumların gerçek dünyanın görünen/görünmeyen yönlerini sorgulamamızı sağlıyor. 1984, günümüz toplumlarında gücü elinde tutmak istemesi, iktidarı sürdürmek uğruna din, dil ulus, ahlak, eğitim baskıları gibi dayatmaların içinden okura yansıyan bir romandır.

Winston, 101 numaralı odada ne yaşadı?

Devamı kitabın sayfalarında…

 

 

 

Yazar

Özge Yıldız

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar