Yükleniyor...
ABD’nin Suriye’den çekilme planını görüşmek üzere Ankara’ya gelen Trump’ın Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton, Suriye ve IŞİD’le Mücadele Özel Temsilcisi James Jeffrey ile Genelkurmay Başkanı Joseph Dunford’la yapılan görüşmelerin ana gündem maddelerinden birisinin, PKK’nın Suriye kolu PYD/YPG’ye verilen silahların geri toplanması olduğu bildirildi.
Bolton’la muhatap kılınan Cumhurbaşkanlığı Sözcüsü İbrahim Kalın, görüşmede silahların toplanması meselesini konuştuklarını, ancak detayların askerler ve istihbarat birimleri arasında ele alınacağını belirterek, özetle şunları söyledi:
“Bu konuyla ilgili bir çalışma yaptıklarını bize ilettiler, ama detayları muhtemelen önümüzdeki günlerde biraz daha ortaya çıkacak. Tabii bu silahların orada kalmaması sadece bizim açımızdan değil, o bölgedeki güven ve istikrarın sağlanması açısından da bir şart. Dolayısıyla bununla ilgili bizim beklentimiz, bütün silahların toplanması yönünde. Tabii bunları takdir edersiniz ki, çok detaylı lojistik hazırlıklar da gerektiren şeyler. Yani çok geniş bir sahada neredeyse Suriye’nin üçte birine tekabül eden bir coğrafyada bu insanlara verilmiş silahlar var, ağır silahlar var, kurulmuş merkezler var. Bunların toplanması ve tamamen bertaraf edilmesi, yani PYD, YPG terör unsurlarının elinden alınarak, nötralize edilmesi bizim temel beklentimizdir, yani bunun dışında bir alternatifi zaten kabul etmemiz söz konusu değil. Ama dediğim gibi, operasyonel detaylar konuşuldukça önümüzdeki günlerde bu konuyu daha net bir şekilde göreceğiz.”
Kalın, YPG’ye verilen silahların ABD’den parayla alınmasına ilişkin iddialar olduğunun hatırlatılıp, bunun gündeme gelip gelmediğinin sorulması üzerine de, “Yok, böyle bir şey gündeme gelmedi, ama ABD, Irak ve Afganistan’dan çekilirken farklı yöntemler uygulamıştı bu silahlarla ilgili. Bir kısmını toplayıp götürmek, bir kısmını oradaki bazı meşru otoritelere teslim etmek gibi” dedi.
ABD’NİN MEKTUBUNU “YAZILI TAAHHÜT” SAYMIŞTIK
Teröristlere verilen silahların toplanması talebimiz yeni mi? Elbette değil, ama çabuk unuttuğumuzdan, ABD’nin Ankara’yı bu konuda da kaç kez ve nasıl “kandırdığını” hatırlamıyoruz. O yüzden gelin bunun da kronolojisini çıkaralım.
Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, 15 gün önce şunları anlattı:
“Türkiye, söz konusu silahların geri alınması gerektiğini en başından beri söyledi. Cumhurbaşkanı Erdoğan, farklı oturumlarda bu konuyu birçok kez dile getirdi. ABD’liler de daima silahların seri numaralarına sahip olduklarını ve bu silahları toplayacaklarını söyledi. Esasen Trump’ı ilgilendiren bir diğer konu da verilen silahların maliyeti. Bu silahların hepsini geri almaları, toplamaları mümkün değil, ama biz bu konudaki beklentimizi ABD’nin açıkladığı karardan sonra da net bir şekilde muhataplarımıza ilettik.”
Bu talebi birçok kez gündeme getirdiğimize göre, neler oldu, bakalım.
Mayıs 2017’de Trump’ın, YPG’nin silahlandırılması konusunda yetkilendirilmesinden sonra Türkiye, bunun dostluk ve müttefiklikle bağdaşmayacağı bildirirken, IŞİD Karşıtı Koalisyonun Sözcüsü Albay John Dorrian, verilecek silahların IŞİD ile mücadele tamamlandıktan sonra da geri alınmayacağını açıkladı.
1 ay sonra diğer sözcü Albay Ryan Dillon, YPG’ye verilecek silahların kaydının veri tabanında tutulacağını ve bu ayrıntıların Türkiye ile paylaşılacağını duyurup, “Ne tür silahlar verdiğimiz konusunda Türkiye’ye şeffaf davranıyoruz. SDG’ye verdiğimiz silahların tamamının hesabını tutuyoruz” dedi.
Böylece de YPG’ye verilen silahların listesinin Türkiye ile paylaşılması “formülü” gündemimize girdi.
22 Haziran 2017’de dönemin Milli Savunma Bakanı Fikri Işık’a bir mektup gönderen ABD’li mevkidaşı James Mattis, IŞİD’in mağlup edilmesinden sonra YPG’deki silahların geri alınacağını, ayrıca “YPG’ye verilen malzeme listesinin her ay düzenli olarak Türkiye’yle paylaşılacağını, ilk envanter raporunun da gönderildiğini” bildirdi.
Bakan Fikri Işık da mektupla ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Bu mektup olumlu bir mektup. ABD’nin, YPG ile kurduğu ilişkinin doğru bir ilişki olmadığını, başka bir terör örgütü kullanılmasının kabul edilemez olduğunu defalarca konuştuk. Başlangıçtaki tavırları çok daha farklıydı. Bu mektup da bu açıdan olumlu bir gelişme. ABD’nin kendisini bir taahhüt altına almasını biz olumlu karşılıyoruz, ama biz bütün sonuçları sahada göreceğiz. Bu süreç zor bir süreç. Daha önce ABD verdiği sözü tutmadı. Bu bizim açımızdan bir yazılı taahhüttür. Eğer ABD bunu yapmak isterse, yüzde yüz olmasa bile büyük oranda başarılı olur. Eğer ABD dağıttığı silahları toplamak isterse, bunu yapabilecek imkânı var. Belki de PYD’ye verilen silahların toplanmasına yönelik birlikte bir mekanizma oluşturabilir miyiz, ona da bakacağız.”
Işık’ın değerlendirmesi böyleyken, Erdoğan, şöyle konuştu:
“Başkan Trump’a da söyledim; Bu söylediğinizi, bize Kuzey Irak için de söylemişlerdi. Ama bakın, şu anda Kuzey Irak’taki PKK’dan, şuradan buradan bizim elimize geçen silahlarda biz ABD’yi görüyoruz, Rusya’yı görüyoruz. Yarın burada da aynı şey olacak.”
O günlerde Ankara’ya bir kez silahların listesinin gönderildiğini biliyoruz. Ancak sonrasında gönderilmeye devam edildi mi edilmedi mi, hiçbir haber çıkmadı!..
2018’e geçelim.
Şubat başında ABD Genelkurmay Başkanlığı Sözcüsü Korgeneral Kenneth McKenize, YPG’ye verilen silahların IŞİD’e karşı operasyonlar bittiğinde toplanacağını tekrarladı.
Yılın son günlerinde ise şu gelişmeler yaşandı:
ABD’li komutanların Pentagon’a, YPG’deki silahların toplanmaması yönünde tavsiyede bulunduğu duyuruldu… Bir ABD’li yetkili, YPG’ye verilen silahların kayıtlarının tutulduğunu, ancak hepsinin yerini belirlemenin neredeyse imkânsız olduğunu belirtti… Pentagon Sözcüsü Sean Robertson da silahlara ne olacağı ile ilgili bir yorum yapmanın uygunsuz ve erken olacağını söyledi.
İşte bu süreçten sonra dün bir kez daha ABD’den, terör örgütüne verdiği silahları toplamasını istedik.
Sonuç; ABD, “çalışmalarını”, yani Türkiye’yi “oyalamayı” sürdürecek!..
Taa ki, Erdoğan’ın 2 yıl önce vurguladığı gibi, “Irak’ın kuzeyinde” olanlar, Suriye’nin kuzeyinde de olana kadar!..