ABD Kongresinde bulunan Çin Kongre-İcra Komisyonu (CECC) 2019 yılına ait Çin insan hakları raporunu yayınladı ve Çin’e yaptırım uygulanmasını istedi. Komisyon ticari ilişkiler dahil ilişkilerde insan hakları ihlallerinin göz önünde bulundurulmasını istedi.
2018-2019 arası düzenlenen raporda “Komisyon, Çin’in dini azınlıklar, çalışanlar ve basın üzerindeki baskısı ve Doğu Türkistan’daki Uygur azınlığa yönelik faaliyetleri insanlığa karşı suç işlediğine inanıyor” ifadesi bulunuyor.
Rapordan bazı başlıklar:
- Yetkililer, Doğu Türkistan’da geçen yıl boyunca bir milyondan fazla Uygur, Kazak, Kırgız, Hui ve diğer azınlıkları keyfi olarak tutukladı.
- İnsanların yargısız olarak tutulduğu toplama kampları genişletildi.
- Zorla ilaç verme dahil olmak üzere kamplardaki güvenlik personeli tutuklulara işkence yaptı.
- ‘Dini’ kabul edilen davranışlara cezanın yanı sıra zorla çalıştırma ve aşırı kalabalık yerde tuttu.
- Yetersiz yemek verildi, siyasi doktrin (asimilasyon) uygulandı.
- Bazı tutuklular, Doğu Türkistan’daki toplama kamplarından Çin’in diğer bölgelerindeki gözaltı tesislerine transfer edildi. Bunda kamplardaki aşırı kalabalık ve yetkililerin tutuklularla ilgili bilgileri gizleme amacı etkili oldu.
- Tutuklulardan bazıları kamplardaki kötü koşullar, tıbbi ihmal veya diğer sebeplerle öldü.
- Çin hükümeti ve Çin Komünist Partisi (ÇKP), uluslararası insan hakları standartlarına aykırı olarak ifade ve basın özgürlüğünü kısıtlamaya devam etti.
- Bilim insanları ve insan hakları grupları, mevcut kanıtlara dayanarak, “insanlığa karşı suçlar” maddesinin Doğu Türkistan’daki kitlesel toplama kampları için geçerli olabileceğine dair güçlü argümanlar sundu.
- Doğu Türkistan’da yaşananlar, Uluslararası Ceza Mahkemesi Roma Tüzüğü’nün İnsanlığa Karşı Suçlar başlıklı 7’inci Maddesi uyarınca, ‘herhangi bir sivil nüfusa karşı yaygın veya sistematik bir saldırının parçası olarak işlenen eylemler’in 11 başlığına karşılık gelmektedir.
- Toplama kampındakilerin çocukları yetimhanelere, sosyal merkezlere ve yatılı okullara yerleştirildi. Çinli yetkililer, çoğu zaman diğer akrabalarının çocuklara bakmayı istemelerine ve zorla asimilasyon endişelerini dile getirmelerine rağmen bu talepleri karşılık bulmadı.
- Çinli yetkililer, Medeni ve Siyasi Haklar Uluslararası Sözleşmesi’ni ihlal ederek yargıyı etkilemeye, hukuku kontrol etmeye ve insan hakları avukatlarına zulmetmeye devam ettiler.
- Resmi medya, Komünist Partinin yargı üzerindeki mutlak hakimiyetini teşvik etme ve genel yargı süreci üzerinde olumsuz etkiye sahip olmayı sürdürdü.
- Yetkililer insan hakları avukatlarının konuşmalarını ve hareketlerini kısıtladı, bazı durumlarda onları hukuk lisanslarını iptal etti.