Atsız Beğ’e mektup

Türkçülük fikrinin sarsılmaz temsilcilerinden Hüseyin Nihâl Atsız Beğ'in fikirlerinin ve karakterinin yılmaz takipçisi genç Türkçülerden Esad Kıraç, Atsız Beğ'in açtığı yolun günümüzde neden yanlış anlaşıldığının sorgulamasını yaparken, cevabı yine onun düşüncelerinde arıyor.


Paylaşın:

‘’O gün Tanrıdağı’nda tan ağardığı çağda.
Dediler Oğuz Han’ın otağına giren var.

Ve Tanrı Kut Mete’nin huzurunda Atsız’ı
Kür Şad’la Kül Tiğin’le diz vururken gören var.’’

Ulu Türkçü Atsız Beğ’im, siz Tanrı Kut Mete’nin huzurunda diz vuralı bugün tam 43 yıl oldu. Bu süre içerisinde memleketin siyasi ve içtimaî meselelerinde pek çok değişiklik meydana geldi. Bütün bu değişiklikler neticesinde ise Türkçülük fikri Türkçülerin kahir ekseriyeti tarafından ‘’kahrolsun’’ ve ‘’yaşasın’’ ile başlayan sloganlara terk edildi. Siyasi ve içtimaî meselelerdeki değişiklikler sonucu dalkavuk hâle gelen birçok sözde Türkçü, şahsi ikbâl ve istikbâl karşılığında fikrî saflarını değiştiriyor, değiştirmeye de devam ediyorlar. Henüz 25 yaşında ve Türkçülüğü eserleriniz tarafından yoğrulmuş olan şahsım ise günümüzdeki vaziyete bakarak gözleri  ‘’Siyasi, içtimaî mezhebim Türkçülüktür.’’ diyen siz Atsız Beğimi arıyor.

Evvelden komünizm belâsı ile mücadele eden Türkçülük, günümüzde ise İslâmcılık ile mücadele etmektedir. Komünizm ile mücadelede Türkçülere ruh veren ve çelik gibi iradesi ile Türkçülerin daima arkasında duran Atsız Beğleri var idi. Günümüzde ise ne yazık ki Türkçüler yetim kalmışlardır. Hülasâsı: ‘’Bir kemiğin ardında saatlerce yol giden itler bile gülmüştür kimsesizliğimize.’’ Bunun en büyük örneği ise 20 Şubat 2015 tarihinde uçmağa vararak sizin şiirlerinizle yanınıza uğurladığımız Şehit Fırat Yılmaz Çakıroğlu kardeşimizdir.

Bir yandan milliyetçilik ayaklar altına alınıyor, diğer yandan Türkçüler İslamcılık kıskacında bırakılıyor. Türkçü aydınların pek çoğu karanlıkta yaşıyor ya da Türkçü gibi kendilerini dayatıyorlar. At izinin it izine karıştığı şu dönemde yine bizler doğru sözü sizin dörtlüğünüzde buluyoruz:

‘’Yufka yüreklilerle çetin yollar aşılmaz;
Çünkü bu yol kutludur, gider Tanrı Dağına.
Hâlbuki yoldaşını bırakıp dönenlerin
Değişilir topu da bir sokak kaltağına.’’

Atsız Beğ’im, en üzücü hadiselerden biri ise kendisinin ‘’Atsızcı’’ olduğunu belirterek sizi yanlış tanıtan ve aslında samimi olmasına rağmen okumayan Türkçü kardeşlerimizdir. Sizin içinde bulunduğunuz koşullarda yapmış olduğunuz Türkçülüğü her durumda ve her devirde yapmaya kalkan kişiler mevcuttur.

Komünizm çökmüş fakat halen komünizm lanetlemeleri yaparak hareket eden ve çağını okuyamayan Türkçüler mevcuttur. Devrinde tüm dünyayı okuyup takip etmiş, hatta faşizm tehlikesi üzerine Mussolini’ye ‘’Davetiye’’ şiirini yazmış olan siz, çağınızın gereklerini yerine getirmişsiniz elbette.  Kalbi temiz Türkçü kardeşlerimizin pek çoğu ise halen Mussolini’ye şiir yazmaya çalışmaktadırlar. Hâlbuki bugün yaşasa idiniz muhtemelen kahir ekseriyetle İslamcılık tehlikesinden, teknolojinin ilerlemesinden, yapay zekâdan bahsediyor olurdunuz. Bu vesileyle zannediyorum en büyük problemlerimizden biri çağı okuyamıyor oluşumuzdur. Hülasası anakronizm Türkçülüğün ve Türkçülerin ne yazık ki sorunlarından biridir.

Okumayanlara rağmen muhakkak ki bugün Türkçü gençler arasında pek çoğu aşk denilince Güntülü’den ve Selim Pusat’tan, kahramanlık denilince Kür Şad’dan ve Pars’tan bahsedecektir. Yine söz konusu mefhum Türkçülük, şahsiyet, dürüstlük, doğruluk gibi kavramlar olduğunda ise ilk akla gelecek isim kuşkusuz sizsiniz.

Atsız Atam, bu doğrultuda size bir soru sormak istiyorum: Vefatınızdan sonra camiamızdan sizin kalibrenizde bir fikri önder çıkmaması ise aslında en büyük soru işaretlerinden olmalıdır. Milliyetçiliğe birçok hakaretin edildiği, İslamcılığın revaçta olduğu, Türkçülerin dağınık hatta birçok gruba ayrıldığı günümüzde, tüm Türkçüleri peşinden sürükleyebilecek netlikte ve sertlikte bir kalemin olmaması yahut var olduğunu düşündüğümüz şahsiyetlerin de Türkçülerde karşılık bulamamasının sebebi sizce nedir? Eminim siz bunun cevabını uçmağdan daha net görüyorsunuzdur.

Tabii bu denli olumsuzlukları belirttikten sonra sanmayınız ki Türkçülük bitmiştir. Eleştirim de övgüm de naçizane Türklük içindir. Bununla beraber hakiki manada Türkçü olan pek çok kişi de dimdik durmaya devam etmektedir. Bizler sizin kaleminizle yetişen hocalarımızın bilgi ve tecrübeleriyle yetişmeye çalışan genç Türkçüleriz.  Siz nasıl bu milletin değerlerine bağlı iseniz bizler de daima öyle bağlı kalacağız. Bizler için yazdığınız şiirinizin son kıtasında belirttiğiniz gibi:

“Ölümlerden sakınma, meyus olmaktan utan!
Bir kere düşün nedir seni dünyada tutan?
Mefkûresinden başka her varlığı unutan
Kahramanlar gibi sen, ebedi kalmalısın…’’

Ömrümüz vefa ettikçe Türklük ve Türkçülük için yaşayacak, mefkûremizden başka her varlığı unutacağız. Ne ihtiras gönlümüzde yer bulacak ne de haset…

Yolbaşçı Atsız Atam, tarih sayfaları açıldığı andan beri tek hakikat olan millet gerçeği ve milletlerin mücadelesi günümüz dünyasını da şekillendiren yegâne değerdir. Bugün bütün dünya milliyetçilik gerçeği ve milliyetçiliğin ne denli önemli olduğu hakikati ile karşı karşıya. Bize düşen sizin ışığınızda ve çağın şartlarında, Türk milletini en yüksek seviyede temsil etmek ve dünyaya Türkçülüğün mührünü vurmaktır.

Büyük Atatürk’ün belirttiği üzere ‘’Muhtaç olduğumuz kudret damarlarımızdaki asil kanda mevcuttur.’’

Uçmağdan Türk’ün ve Türkçülüğün şahlanışını izlemeniz temennisiyle saygılarımı sunuyorum.

Tanrı Türk’ü Korusun ve Yüceltsin!

Yazar

Mahmut Esad Kıraç

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar