Yükleniyor...
Sırp Sındığı Savaşı, Türklerin Rumeli’de birleşik Avrupa ordularıyla yaptığı ilk savaştır.
Marmara Denizi’nin kuzey ve doğusundaki Rum kalelerini fetheden Osmanlı Beyliği Karasi Türkmen Beyliğini de çok az savaşla Osmanlı topraklarına katmıştı. Balıkesir, Marmara Denizinin güney ve doğu sahilleri de Osmanlıların olmuştu.
Sıra Rumeli’nin fethine gelmişti. Bizans çürümüştü. Halk Bizans idaresinden memnun değildi. Osmanlı Türkleri fetihten önce Bizans’a yardım için geçtikleri Rumeli’de durumu incelemişler, değerlendirmişlerdi.
Orhan Gazi Rumeli’nin fethine oğlu ve veliahdı Şehzade Süleyman Paşa’yı görevlendirdi. Diğer oğlu Şehzade Murad Bey Lala Şahin Paşa, Evrenos Bey, Hacı İlbey Süleyman Paşa’nın emrindeydi.
Süleyman Paşa 1354 yılında Rumeli’ye geçti. Kısa zamanda Gelibolu yarımadasını fethetti.
Süleyman Paşa’nın Rumeli’ye geçişişle ilgili Orhan Gazi’nin kayınbiraderi Şeyh Mahmud;
Keramet gösterip halka suyu seceade salmışsın
Yakasın Rûmelî’nin dest-i takvâ ile almışsın
Beytini söylemiştir.
Osmanlılar Rumeli’ye geçici olarak geçmiş değillerdi, amaçları Rumeli’yi Türkler için vatan yapmaktı. Gazi Süleyman Paşa Gelibolu yarımadasını fethedince ilk işi, yarımadaya yüz bin kişiyi bulan Türk ailelerini yerleştirmek oldu. Onlara toprak verdi.
Bizans idaresinden memnun olmayan yerli Rum halkı da memnundu. Türk idaresi gerçekten çok iyi, çok adildi.
Süleyman Paşa Gelibolu Yarımadası’ndan sonra Bolayır, Şarköy, Malkara ve Keşan’ı fethetti. Çorlu’da 1357’de kardeşi Murat Bey tarafından fethedildi.
Süleyman Paşa 1357 yılı Eylül ayında avlanırken atıyla birlikte devrildi. Hemen vefat etti. Büyük ihtimalle atının ayağı bir çukura girmişti. Bolayır’daki Türbesine defnedildi.
Büyük şairimiz Namık Kemal, öldüğünde Gazi Süleyman Paşa’nın yanına defnedilmesini istemişti. Mutasarrıf olarak bulunduğu Sakız Adasında vefat edince, Padişah II. Abdülhamid vasiyeti gereği Namık Kemal’in na’şını Bolayır’da Gazi Süleyman Paşa’nın yanına defnettirdi. Bu arada Süleyman Paşa’nın Türbesini yeniden yaptırdı.
Süleyman Paşa’nın ölümünden sonra, yerine kardeşi Murad Bey tayin edildi.
Oğlu Süleyman Paşa’nın ölüm haberini olan Orhan Gazi Bolayır’a geldi. Oğlunun kabrini ziyaret etti ve Bursa’ya döndü. Çok yaşlanmıştı. 1362 yılı Eylül ayında öldü.
Orhan Gazi’nin ölümünden sonra Rumeli orduları Başkumandanı Murad Bey Padişah oldu.
1354 yılında Süleyman Paşa’nın fethettiği Ankara’da Ahiler Karaman ve Ertena Devletlerinin teşviki ile isyan çıkarmış, Osmanlı asker ve memurlarını kovmuşlardı.
Sultan Murad hızla Ankara üzerine yürüdü. Ankara ve civarını yeniden Osmanlı idaresine bağladı. Sonra fetihlere devam etmek üzere Rumeli’ye geçti.
Hacı İlbey Dimetoka’yı fethetti. Sultan Murad, Lala Şahin Paşa ve Hacı İlbey-i Edirne’nin fethi ile görevlendirdi. Edirne fethedildi.
Edirne’nin fethinden sora Lala Şahin Paşa Rumeli Beylerbeyi oldu. Fetihlere ara verilmedi. Evrenos Bey, Gümülcine ve Vardar’ı, Rumeli Beylerbeyi Lala Şahin Paşa, Eski ve yeni Zağra’yı, Filibe’yi Osmanlı ülkesine kattı. Filibe’nin fethinden sonra Sultan Murad Bizans’la sulh anlaşması yaptı. Bu sulh anlaşmasıyla Bizans, fethedilen yerlerin Türklerin olduğunu resmen kabul etmiş oluyordu.
Sultan Murad döndü. Devletin işleyişine yeni bir düzen getirmek istiyordu. Bazı önemli kararlar aldı. Fakat Bursa’da fazla kalamadı.
Filibe’nin eski muhafızı, Sırp Kralı Uraş’a sığınmış, Kralı Türkler aleyhinde savaşa teşvik ediyordu. Esasen Türklerin Rumeli’de hızla ilerlemeleri, bilhassa Edirne’nin fethedilmesi Avrupa’yı telaşlandırmıştı. Avrupa hükümdarları Türklere karşı müşterek hareket etmeyi müzakere ediyorlardı.
Papa V. Urbanus da Türklere karşı haçlı seferi düzenlenmesini istiyordu.
Papa’nın da istemesiyle Macaristan, Sırbistan, Bosna ve Hersek Türklere karşı ittifak oluşturup, ordularını birleştirdiler.
Birleşik ordunun başkumandanı Macaristan Kralı I. Layoş idi. Sırbistan Kralı V. Uraş, Bosna ve Romanya Prensleri askerleriyle birleşik orduya katılmışlardı.
Macar Kralı I. Layoş’un kumandasındaki haçlı ordusu süratle Türk sınırını geçti. Edirne’ye 5-6 km mesafede olan, bugün Sırp Sındığı adını taşıyan nahiyenin güneyinde Meriç nehri kıyısında mola verdiler.
Edirne tehlikedeydi. Edirne düşerse, haçlı ordusu Gelibolu Yarımadasını da ele geçirirdi. Sultan Murad’ın boğazı geçip Edirne’nin imdadına yetişmesi zordu.
Lala Şahin Paşa’nın da elinde mevcudu 60 bini bulan haçlı ordusunun karşısına çıkacak kuvveti yoktu.
Hacı İlbey’i keşif için ileri çıkardı. Hacı İlbey’in emrinde 16 bin (bazı tarihçilere göre 4 bin) akıncı vardı.
Hacı İlbey’in görevlendirdiği keşif kolunun getirdiği bilgiler önemliydi. Haçlılar, belki de çokluklarına güvenmeleri sebebiyle, hiçbir güvenlik önlemi almadan istirahate çekilmişti.
Hacı İlbey’i kendi kurmaylarını topladı. Keşif kolunun getirdiği bilgileri anlattı.
Bütün kumandanlar, hiçbir güvenlik önlemi almadan istirahate çekilen haçlı ordusuna baskın yapılmasını istiyordu.
Baskının başarılı olmaması durumunda sorumluluğu ağırdı. Hacı İlbey riski gördü, tarihteki bütün büyük kumandanlar gibi sorumluluğu üstlendi. Uykuda olan düşmanı basacaktı. Askerlerine güveniyordu.
Düşman geldiklerini duymasın diye atların ayakları keçe ile sarıldı ve sessizce düşman ordugâhına girildi. Davullar cenk harasını çalarken, Türk akıncıları Allah Allah naralarıyla düşmanının üzerine saldırdı. Haçlılar neye uğradığını anlayamadı. Sabaha doğru, Türkleri Rumeli’den atmak için toplanan büyük haçlı ordusundan eser kalmamıştı. Bir kısmı Türk akıncıları tarafından imha edilmiş, büyük bir kısmı da Meriç Nehri’nde boğulmuştu.
Bu tarihten sonra bu büyük zaferin kazanıldığı yere Sırp Sındığı adı verilmiştir.
Macar Kralı Layoş baskından şans eseri kurtulmuştur. Göğsünde Hz. Meryem’in tasvirini taşıyordu. Kurtuluşunun O’na bağlı olduğunu düşündü. Hz. Meryem’e şükranını belirtmek için adına bir kilise yaptırdı.
Hacı İlbey Karasi Beyliği kumandanlarındandır. Karasi Beyliği’nin ilhakından sonra Osmanlı hizmetine girmiş, Rumeli’nin fethinde çok önemli hizmetleri olmuştur.
Fakat en büyük hizmeti, Sırp Sındığında Türkleri Rumeli’den atmak için hazırlanmış birleşik Avrupa ordusunu yok etmesi olmuştur. Bu savaşta verdiği kritik kararla büyük bir askeri deha olduğunu göstermiştir.
Sırp Sındığı Zaferi’nden sonra fazla yaşamamıştır. Bazı tarihçiler kıskançlık sebebiyle Lala Şahin Paşa tarafından zehirlendiği için öldüğünü yazar. Doğrusunu Allah bilir.