Yükleniyor...
PYD/PKK Suriye’nin kuzeyinde hâkimiyetini kurdu. Bu terörist örgüt, ABD’nin Suriye’de çıkardığı karışıklığı iyi değerlendirdi. İşin ilginç yanı ABD’nin terör örgütünü müttefiki ilan etmesi, PYD’yi binlerce tır silahla donatmasıdır.
Her ne kadar ABD PYD ile müttefikliğinin bir başka terör örgütü olan IŞİD’le mücâdelesinde, PYD’nin IŞİD’e karşı kendisinin yanında yer alması sebebiyle olduğunu söylüyorsa da bu doğru değildir. IŞİD da ABD’nin PYD gibi kullandığı bir örgüttür. IŞİD’in ABD ile savaşması göstermeliktir. Bu husus açık olarak anlaşılmıştır.
ABD dostumuz değildir. Kuruluş aşamasından itibaren PKK’ya yardım etmiştir. Genelkurmayımız Amerikan uçaklarının PKK kamplarına havadan silah ve başka malzeme bıraktığını tespit etmiştir.
Dün PKK’ya gizli yardım eden ABD bugün açıktan yardım etmektedir. PYD’nin silahlı eylemlerinin düzenleyicisi Abdi Şahin için Trump, Kürt generali demektedir.
Trump’ın PYD’ye Kürtler, Abdi Şahin’e Kürt generali demesi Türkiye’ye saldırıdır.
PKK’nın çıkış yeri Türkiye’dir, en kanlı eylemlerini Türkiye’de, Doğu ve Güneydoğu illerimizde yaşayan vatandaşlarımız üzerinde gerçekleştirmiştir. Abdullah Öcalan bu vatandaşlarımızı PKK’ya davet etmiş, davet reddedilmiştir. Vatandaşlarımız devletlerinin yanında yer almışlardır. Abdullah Öcalan en büyük kini bu vatandaşlarımıza duymuş, vatandaşlarımıza yönelik kanlı terör eylemleri gerçekleştirmiştir.
Bu sebeplerle PKK da PYD de Kürtlerin temsilcisi olamaz. PKK/PYD, ABD’nin taşeronluğunu yapan, milletine de dinine de ihanet eden kanlı bir terör örgütüdür.
ABD’nin kontrolü altındaki terör örgütü PYD, Türkiye’nin zoruyla sınırımızdan 32 km geriye çekildikten sonra, ABD ile imzaladığımız protokolden sonra çekilmemiş, hâlâ terör eylemlerine devam etmektedir.
Trump’ta, PYD’nin terör örgütü olduğunu ve amacını bilir. Buna rağmen PYD’den Kürtler diye bahsetmiştir. Tesadüfen söyleşmiş değildir. Türkiye çok dikkatli olmalıdır.
ABD, Türkiye’nin Barış Pınarı Harekâtını hazmedememiştir. Askerimizin karşısında hiçbir varlık gösteremeyeceğini bildiğinden, PYD’nin sınırımızdan 32 km geriye çekilmesine razı olmuş. Türkiye ile protokol imzalamıştır. Ancak Türkiye’nin PYD’ye saldırısını da, PYD’nin Türk sınırından 32 km geriye çekilmesini de hazmedememiştir.
ABD Temsilciler Meclisi’nden aceleyle Ermeni Soykırım Tasarısı ve Türkiye’ye yapılacak yaptırımlarla ilgili karar tasarıları geçirilmiştir. Türkiye ABD’nin ekonomik yaptırım tehdidi altındadır.
Türkiye’nin Rusya’dan aldığı S-400’lerin kullanılmamasını veya iade edilmesini istemektedir.
Türkiye’nin hava savunma füzelerine ihtiyacı vardır. NATO üyesi olduğumuz için bu füzelerin müttefikimiz ABD’den temin edilmesi doğal olanıdır. Fakat ABD geliştirdiği Patriot savunma füzelerini Türkiye’ye vermekte nazlanmıştır. Bu defa Türkiye ihtiyacı olana füzeleri başka yerlerde aramış, sonunda Rusya ile anlaşmıştır. Rusya’nın akıllı lideri Putin ülkesine para getirecek füzeleri fazla naz etmeden Türkiye’ye satmıştır. Para tatlıdır. Türkiye’yi NATO’dan koparmak kendi saflarına çekmek de vardır. ABD’nin vermediği F-35 uçakları yerine kendilerinin geliştirdiği SU-35 uçaklarını satmayı hatta ortak uçak yapmayı teklif etmiştir.
Türkiye ABD’nin, Rusya’dan S-400 savunma füzelerini satın almasına sessiz kalmayacağını öngörmeli, stratejisini ona göre geliştirmeliydi. Şimdi ekonomik yaptırımlarından kurtulmak için ABD’den de Patriot savunma füzelerini alırız diyor. Rusya’dan aldığımız S-400’ler ne olacaksa?
Oysa, savunma füzelerini Türkiye kendisi de üretebilir. Bu füzeleri daha ileri teknoloji ile yapacak mühendislerimizin, bilim insanlarımızın olduğuna inanıyorum. Bu konunun düşünülmesi gerekir.
ABD dostumuz değildir. Bu açıktır. Rusya’nın da Türkiye’nin dostu olduğu söylenemez. Rusya ABD’nin karşısındadır. Ancak Suriye konusunda ABD ile anlaşmış gibidir. PYD’ye terörist gözüyle bakmıyor. Yeni yapılacak Suriye anayasasında PYD’ye özerklik verilmesini istiyor. Yani terörist PYD örgütü, Suriye Devleti içinde ayrıcalıklı haklara sahip olacaktır. Şunu da görmeli ABD Suriye petrolünün çıktığı bölgeye el koyduğu Suriye’nin petrolü PYD’nin ihtiyacı için kullanılacakmış.
Etnik gruplara ayrıcalık tanınması böyle bir şeydir. Senin en değerli madenine, petrolüne, doğal gazına bu benim halkımındır diye el koymak, kendi işletmek ister.
PYD ve PKK’nın amaçları da bellidir. Aslında ikisi aynı örgüttür. İlk fırsatta müstakil olmaya çalışacaktır.
ABD’nin amacının da Suriye, Irak ve Türkiye’den koparılacak topraklar üzerinde, kendisine bağımlı PKK devleti kurmaktır.
PYD Türkiye’ye saldırmaktan vazgeçmeyecektir. ABD’nin müttefiki terörist örgüt, protokol hükümlerini çiğniyor. 32 km geriye çekildiği halde saldırılarına devam ediyor, sivil asker demeden katlediyor.
Türkiye Cumhuriyeti Devleti sağlam temeller üzerine inşa edilmiştir. Milletimiz de devletine bağlıdır. PKK’nın PYD’nin saldırılarıyla, ABD’nin tehditleriyle yıkılmaz.
Ermeni soykırımı iddiası boştur. Birinci Cihan Savaşı sona erdiğinden beri 1915 yılında Ermeni soykırımı yaptığımız iddialarıyla milletimiz aleyhinde yaptıkları bütün teşebbüslerde o günkü yönetimcilerimiz hakkında tek delil bulamadılar, bu gün de bulamazlar. Bu sebeple uluslararası mahkemelere gidemiyorlar. Siyasi baskıyla 1915 yılında Ermenilere karşı soykırım suçu işlediğimizi, bize kabul ettirmek istiyorlar.
PKK’yı kullanarak Türkiye’mizi parçalamayı düşünüyorlar. Bunda da başarılı olamayacaklardır.
Türkiye Barış Pınarı Harekâtıyla güney sınırlarımıza yerleşen YPG’yi ülkemiz için tehlike olmaktan tamamen çıkarmak istiyordu. Başarılı olamadı. Karşımıza müttefikimiz ABD ile Rusya çıktı. AB devletleri PYD’nin Birleşmiş Milletler raporlarına da yansıyan Suriye’deki terörist eylemlerini görmezden geldi ve Barış Pınarı Harekâtımıza karşı çıktı. Hatta arkasında bizden başka hiçbir devletin olmadığı Filistin Kurtuluş Örgütü dahi harekâtı kınadı.
Türkiye PYD’nin sınırımızdan 32 km geriye çekilmesine razı oldu. Derinlik 32 km genişlik 120 km yani PYD sınırımızın tamamından geri çekilmedi. Ayn-El Arap sınırımıza çok yakındır. PKK, Ayn-El Arap’ta kaldı.
Tam istediğimiz gibi olmasa da Türkiye yine kazançlıdır. Önemli olan Türkiye’nin kazandığı mevzileri mutlaka elinde tutmasıdır.
PYD’nin çekildiği yerlere NATO güçleri yerleştirileceği söyleniyor. Bu doğru değildir. Eğer sınırımıza NATO birlikleri yerleştirilirse bu birliklerin komutası mutlaka Türk subaylarında olmalıdır. Bu subaylarımız PYD’nin hareketlerini takip edebilir ve NATO’yu tedbir almaya zorlayabilirler.
Suriye’de PYD’yi terörist örgüt olarak nitelendirmiştir. Suriye Devletine PYD’yi ortak etmek istemez. Bu sebeple PKK ile mücadelede mutlaka Suriye ile işbirliğine gidilmelidir.