Yükleniyor...
NVIDIA’nın CEO’su Jensen Huang, “Çocuklara kodlama öğretmeyin. Çünkü kodlamayı yapay zekâ yapacak.” dedi ve bu sözü ortalığı karıştırdı. Huang bunu, birkaç gün önce, şirketinin tertiplediği bir toplantıdaki yaptığı konuşmasında söylemiş. Ben 19 Mart 2024 tarihinde CNBC muhabirinin kendisiyle yaptığı okudum. da yer aldı.
Jensen Huang NVIDIA’nın kurucularından biri ve şirketin %3,6 hissesine sahip. A a ne kadar da azmış, nasıl yönetim kurulu başkanı olmuş diıyeceksiniz. NVIDIA’nın toplam değeri 2 trilyon Amerikan doları civarında. Bu arada NVIDIA’nın değerinin Türkiye’nin Gayrı Safi Yurtiçi Hasılası’nın iki katını biraz aştığını da ekleyeyim ki rakamlar yerine otursun. Demek ki Huang’ın varlığı az buz değil. Forbes dergisinin hesabına göre başkanın 8 Mart 2024 itibarıyle serveti 81,7 milyar dolar.
“Kodlama öğrenmeye gerek yok. Yapay zekâ bu işi yüklendi…” Bu ifade en çok uzmanlıkları kodlamaya dayanan meslek gruplarını etkiler. Öyle de olmuş. Epey bir tepki verdiler. Yok canım o kadar uzun boylu değil.” diyenler var; “Yapay zekâ şişiriliyor. Baksanıza yapay zekânın kullandığı arabalar kaza yapıp duruyor.” diyenler de… Bu laflar, sömürdükleri ülkeler cahil kalsın, programlama öğrenmesin de daha iyi sömürelim diyen pis emperyalistlerin bir taktiğidir diyenler de çıktı. Neo-Marksistlerin yeni teknolojiler karşısındaki tutumu, az biraz, Kadızadelilerin İstanbul gözlemevini topa tutturmasına benziyor. Tevekkeli, “Marksizm de bir dindir aslında.” dememişler.
Kodlamanın sonu, bizim Millî Eğitim Bakanlığı’mızı da etkiler sanırım. Çünkü, yakın zamanda, çocuklara Python programlama dili öğretileceğini müjde olarak vermişlerdi. “Müjde” dilimizde eskiden beri olan bir kelime ama özellikle son seçim sathı mailinde kullanım sıklığı arttı. Keşke Türkçe, Google’ın NGram’ındaki dillerden biri olsa da “müjde”nin kullanım sıklığının seçim zamanlarında ve seçim zamanları dışındaki değerlerini görebilsek.
Bütün bu olup bitenden sonra Huang haklı mı, haksız mı? Gençler kod öğrenmeli mi, öğrenmemeli mi?
Huang’ın işaret ettiği gelişme aslında bilgisayarcılığın ve programcılığın tarihinde zaten var. Bilgisayar programcılığı, elektronik bir parça yığınına, onun diliyle hitap etmenin teknolojisi. Bilgisayara hitap etmek zorundayız ki istediğimiz işlemi yapsın. İlk başta tam da onun diliyle hitap etmek zorundaydık. Buna makine dili deniyordu. Sonra makine diline çok yakın, “makro assembler” denilen bir dil çıktı. Benim programcılığa başladığım yıllar… Ve formül tercümesinin kısaltılmışı “FORTRAN” da o yıllarda, 1960’larda doğdu. Bill Gates’ın sevgilisi BASIC biraz sonra. Nihayet daha gelişmiş diller. C, C++, C#, Java… Bunlara “yüksek seviye dilleri” deniyordu. En altta makinelerin dili vardı. Üstte de “yüksek seviye dilleri” dediğimiz bu saydıklarım, FORTRAN ve sonrası. Programlama dillerinin girdisi, yani program, insan diline yakındı. Çıktıları makine diliydi. İnsanla makine arasında bir tercümanlık, bir aracılık…
Makine dilinden yukarıya doğru, insana doğru yükselişi kavrarsak, Huang’ın dediği daha anlaşılır hâle geliyor. Artık makine dilini, FORTRAN’ı, C’yi ve diğerlerini öğrenmenize gerek yok. Çünkü bunlarla insan arasına hem insanın ne dediğini anlayan hem de insanın taleplerini dönüp o yüksek programcılık dillerinden biriyle makinenin anlayacağı şekle sokan Yapay Zekâ var. Yapay Zekâ’yı programcılıkta üst seviye dillerinin en üstünde yeni bir üst seviye dili diye düşünebiliriz.
Ancak Huang’ın dedikleri, bu eski bir hikâyenin yeniden ısıtılıp önümüze sürülmesi değil. Bu, bir yandan eskiyle karşılaştırılması mümkün olmayan hızlarda bilgisayarların ve NVIDIA gibi bilgisayar mimarilerinin yapay zekâ ile evlenmesinden doğan bir nitelik atlaması; eskiden mümkün olmayan yeni bir dünya. Bugüne kadar görülmemiş bir sıçrama.
Program yazan insana gerek kalmadıysa, insan ne yapmalı?
İnsan bilgisayarlardan ne isteyeceğini ve nasıl isteyeceğini tasarlamalı. Bırakın arada tercümanlığı, yani kodlamayı, yapay zekâ yapsın.
Bilgisayar mühendisleri, bir işletmenin, bir kurumun yazılım alt yapısını tasarlar. Mühendis, adı üstünde, “tasarlayan”dır. Sonra sıra tasarlanan bu yapının kodlanmasına gelir. Birçok bilgisayar mühendisinin şu soruyu sorduğuna şahidim: “Kodlamayı da mı biz yapacağız?”
Bilgisayar mühendisleri, bir bakıma mimara benzer. Bir yapıyı hayal ederler, sonra hayallerini çizerler, tasarım hâline getirirler. Programlama, mimarın çizdiği tasarımın inşaat ustaları ve işçileri tarafından gerçekleştirme aşamasıdır.
İnsanın ne isteyeceğini, nasıl yapılar hayal edeceğini, sonra da tasarlayacağını – şimdilik – insana bırakalım. Yapay zekâ bu isteme ve tasarlama işine de talip olur mu? Olursa o zaman insan, bu yeni yardımcısıyla daha da fazlasını isteyecek, daha da fazlasını hayal edecektir.
1 Yorum