Yükleniyor...
10 Ağustos 2014 akşamını beklemeden söyleyelim. Cumhurbaşkanlığı seçiminin galibi PKK’dır. Adayların seçim kampanyalarının niteliği, propaganda teknikleri, kamuoyuna yansıtılan kimlik profillerinin genel bir değerlendirme için yeterli olduğunu düşünüyoruz.
Recep Tayyip Erdoğan’ın seçim stratejisi, AKP’nin oy yüzdesine siyasal Kürtçülüğün dâhil edilmesi üzerine kuruludur. Ekmeleddin İhsanoğlu, CHP MHP oy yüzdesine AKP tabanından gelecek oyları katmayı hedeflemektedir. Vitrine Selahattin Demirtaş’ı koyanların amacı ise seçim sürecinin verdiği olanakları siyasal Kürtçülüğün legalleştirilmesi ve meşrulaştırılması için kullanmaktır.
Cumhurbaşkanlığı seçim kampanyasıyla ilgili olarak yazılı ve görsel medyada yapılacak kısa bir gezinti kurgulanan tezgâhın anlaşılmasına yetecektir. Kamuoyu algısının nasıl oluşturulduğu, bilinçlerin nasıl darmadağın edildiği, bayrak yakma eylemlerinin odağındaki siyasal Kürtçülüğün nasıl bayrak dostu olarak pazarlandığı apaçık görülecektir. Televizyon programlarında ve köşe yazılarında Demirtaş, güven verici, ılımlı kişiliği, kimseyi dışlamayan kucaklayıcı tavrı nedeniyle övülmektedir. Etnik ve mezhepsel farklılıkların, kültürel çeşitliliğin, alt kimliklerin, itelenenlerin, ötelenenlerin, emeğin adayı olarak parlatılmaktadır.
Kimi sendikal oluşumlar, kimi marjinal siyasi gruplar, bazı Alevi dernekleri Demirtaş’ı desteklediklerini ilan etmektedirler. Emek safından tekelci sermayenin dolma kalemliğine hızlı geçiş yapan kimileri de sol söylemli sis bombalarıyla kafaları karıştırmaktadırlar. Etnik virüs bulaştırılarak ideolojisine, varlık nedenine yabancılaştırılan kimi sol oluşumlar da Demirtaş tribününde yerlerini almış durumdadırlar.
Sıfır maliyetli, getirisi yüksek seçim kampanyasıyla Demirtaş üzerinden bölücü terör örgütü meşrulaştırılarak siyasal yaşamımızın vazgeçilmez bir unsuruna dönüştürülmektedir. Yakın zamana kadar PKK için hain, bölücü, bebek katili, kan içici sıfatlarını kullanan Türkiyeli medya, etnik bölücülüğün siyasi temsilcisini Cumhurbaşkanlığı makamına en uygun aday olarak alkışlamaktadır.
Seçim kampanyasını PKK’nın meşrulaştırılması üzerine kuranlar, 11 Ağustos’ta devletle masaya eşit muhatap olarak oturtacakları etnik bölücülüğün elini güçlendirecek bir süreci başlattıklarının bilincindedirler.
Bölücü terör örgütünün Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş kodlarına, ulus devlet ve üniter yapısına, Türk milletinin varlığına, siyasi sınırlarına, ayyıldızlı bayrağına itirazı halen devam etmektedir. Emperyalizmin, Fırat’sız, Dicle’siz, GAP’sız bir Türkiye projesinin sahadaki tetikçiliğini kesintisiz sürdürmektedir.
Mütareke döneminin İngiliz imalatı Kürdistan Teali Cemiyeti’nin günümüzdeki uzantısının, devletin birliğinin simgeleştiği makamı talep eder hale gelmesi, kampanyanın yol açtığı toplumsal narkozun etkisini göstermektedir.
Bölücü terör, tarihin altın tepsi içinde sunduğu fırsatı meşrulaşma ve siyasallaşma yolunda sonuna kadar kullanacaktır. Seçilmesi durumunda Cumhurbaşkanlığı yeminini asla etmeyecek olan bir kimliğin Atatürk’ün koltuğuna talip olması gelinen noktanın hazin fotoğrafı olarak gelecek kuşaklar tarafından ibretle hatırlanacaktır.