Yükleniyor...
Bugünlerde Dede Korkut okuyorum. Döne döne Dede Korkut okuyorum. 12 destani hikâyeden oluşan Dede Korkut Kitabı Türk edebiyatının en büyük şaheseridir. Öyle bir şaheser ki tek başına bir toplumu millet hâline getirebilir. Keşke gençlerimize Dede Korkut’u tanıtıp sevdirebilseydik. Keşke gençlerimiz bu destani hikâyelerdeki dilin ve anlatımın tadına varabilseydi.
Dede Korkut Kitabı’ndaki 12 destani hikâyeden her birine boy veya Oğuzname deniyor. Bir veya iki kahraman üzerine kurulu her boydan sonra Dedem Korkut geliyor, boy boyluyor, soy soyluyor:
Dedem Korkut boy boyladı, soy soyladı; bu Oğuzname’yi düzdü koştu, şöyle dedi:
Onlar dahi bu dünyaya geldi geçti,
Kervan gibi kondu göçtü.
Onları da ecel aldı, yer gizledi;
Fani dünya yine kaldı.
Gelimli gidimli dünya,
Son ucu ölümlü dünya.
Nice dostlarımızı, nice ülküdaşlarımızı kaybettikçe bu mısralar aklıma geliyor. Yakup gitti, Cemal gitti, en son Osman Kara gitti. Gelimli gidimli dünya / Son ucu ölümlü dünya.
Fakat onlar şöyle böyle insanlar, şöyle böyle yiğitler değildi. Her biri bir alp, bir eren, bir cılasın idi. Dedem Korkut kalkıp gelse, her birine bir Oğuzname koşsa yeri idi.
Boy boylamak, bir destanî hikâye, bir Oğuzname düzmek demektir. Ama her boyun içinde pek çok manzum parçalar vardı; onlara da soy denirdi. Onları söylemeye de soy soylamak.
Salur Kazan bir gün oğlu Oruz’a sitem eder: Yay çekmedin, ok atmadın / Baş kesmedin, kan dökmedin / Kanlı Oğuz içinde / Ganimet almadın.
Oruz burada soylar, bakalım hânım ne soylar: A bey baba! / Devece büyümüşsün / Köşekçe aklın yok / Tepece büyümüşsün / Darıca beynin yok.
Sonra devam eder: “Hüneri oğul babadan mı görür öğrenir; yoksa babalar oğuldan mı öğrenir? Ne zaman sen beni alıp kâfir serhaddine çıkardın; kılıç çalıp baş kestin? Ben senden ne gördüm, ne öğreneyim.” der.
Boy bu minval üzere devam eder.
Yıllar önce bir toplantıdaydım. Rahmetli Osman Nedim Tuna, toplantıdaki büyüklerden birine kızmış ve soy soylamıştı: Devece büyümüşsün / Köşekçe aklın yok / Tepece büyümüşsün / Darıca beynin yok.
Demem o ki Atatürk dönemi eğitiminden geçen büyüklerimiz Dede Korkut’u ve edebiyatımızın daha nice eserlerini içselleştirmişlerdi. Yeri gelince taşı gediğine koyarlardı. Dede Korkut’ta daha böyle nice ifadeler vardır:
Tekebbürlük eyleyeni Tanrı sevmez… Kara eşek başına / Gem vursan katır olmaz / Cariyeye / Libas giydirsen kadın olmaz.
Ben aktardım, siz bakın bakalım, bu soylamalar kime / kimlere uygun düşüyor.