Yükleniyor...
Toplumun ülkesini ve dünya genelini ilgilendiren konularda bilgi sahibi olmasının başlıca yolu kitle iletişim araçlarıdır. Süreli-süresiz yayınlar ve elektronik medya kitle iletişim araçları olarak tanımlanmaktadır. Bugün haberlerin anlık olarak paylaşılması ve kitlelere anlık olarak ulaştırılması mümkündür. Ancak internetin, radyo ve televizyonun olmadığı yıllarda süreli ve süresiz yayınlar yani kitaplar, gazeteler ve dergiler toplumun tek bilgi kaynağıydı. Kamuoyu bu araçlardan yayılan içeriklerden bilgilenerek oluşuyordu.
Kamuoyunun oluşmasında Batı toplumları ve Türk toplumu farklı ilerlemiştir. 15. yüzyıl ortalarında Avrupa’da matbaa bulunmuş ve hızla yayılmıştır. Kitap girmeyen ev kalmamıştır. Avrupa toplumlarında kitap bilgilenme ve kamuoyu oluşmasında başat rol üstlenmiştir. Osmanlı’da ilk Türk matbaası Avrupa’dan üç yüz yıl sonra, 1727’de kurulmuştur. Üstelik kitap basımı ve topluma yayılması da Avrupa’nın çok gerisinde kalmıştır. Matbaanın Osmanlıdaki ilk dönemlerinde 1729-1742 yılları arasında yalnızca 17 adet kitap, 12.000 nüsha yayınlanabilmiştir. “Bulak Basımevi ilk 14 yılında yılda ortalama altı kitap yayınlamış, sonra bu miktarı iki misline çıkarmıştır. Bu ise çok büyük bir rakam değildir (..). Kitapla karşılaştırıldığında doğal olarak gazete yayını çok daha yoğundu. Yani halka kitaptan çok gazete ulaşıyordu”.[1]
Denilebilir ki Türk kamuoyu gazete üzerinden oluşmuştur. Özellikle ilk özel Türk gazetesi Tercüman-ı Ahval (1861-1866) gibi içeriğini Âgâh Efendi, Şinâsi, Ahmed Vefik Paşa gibi yazı ustası kişilerin oluşturduğu gazeteler toplumdan büyük ilgi görmüştür. Gazetelerin fiziki yapısı Türk toplumunun yalnız kalamama hali ile de uyumludur. Kahvehane (kıraathane-okuma evi) gibi bir arada bulunan mekânlarda ortalama dört sayfadan oluşan ve güncel, merak uyandırıcı konuları kolay okunan bir dil ile işleyen gazeteler ilgi görmüştür. Zaten kitap genişliğindeki eserler de gazetelerde tefrika edilmiştir. Tercüman-ı Ahval ile gerçek anlamı ile başlayan Türk gazeteciliği dönem dönem türlü cezalarla ve kapatmalarla yolculuğunu sürdürse de elektronik medyanın ortaya çıkışına kadar Türk kamuoyunun oluşmasında gazeteler etkili olmuştur.
Kamuoyunun oluşmasında basın en etkili araçtır. İlgi-bilgi-fikir-kamuoyu zincirinin ilk basamağında yer alan ilginin oluşmasında basın belirleyicidir. Gazeteler herhangi bir konuyu görmezse toplumun ilgi duyması mümkün olmayacak, bilgi edinemeyecektir. Bilgi sahibi olmayan kişilerin bir fikri de oluşmayacak ve uzun vadede o konuda kamuoyu oluşması söz konusu olmayacaktır. Şu halde gazetelerin hangi konuları gördüğü, hangi konulara halkın ilgi göstermesini istediği önemlidir.
Bu noktada karşımıza Türk basın tarihinin en önemli gazetelerinden biri olan İkdam çıkmaktadır. İkdam, 19. Yüzyıl’da Osmanlı toplumunda Türklük bilincini uyandırması, bu konuya toplumun ilgisini çekmesi, Türklerin geçmişte uygarlığa büyük katkılar sunmuş köklü bir millet olduğu fikrinin tohumlarını ekmesi bakımından Türk basın tarihinde ayrıcalıklı bir yere sahiptir. Türk toplumunda “Ben büyük Türk milletinin bir parçasıyım. Kökü sandığımdan çok daha derinlere inen, gurur duyulacak bir tarihin devamıyım” duygusunu ilk uyandıranlardan biri İkdam gazetesi olmuştur.
Gazete okurlardan büyük ilgi görmüştür. “İkdam Meşrutiyetin ilk yıllarında 40.000 tiraja ulaşabilmiş bir gazetedir. Türkiye’ye ilk olarak rotatifi getiren İkdam’dır. Birinci Dünya Savaşı’nda bütün baskı ve dağıtım güçlüklerine rağmen İkdam’ın tirajı 25.000’in yakınında olmuştur.”[2] Bu bugünün 80 milyonluk Türkiye’si için bile kayda değer bir baskı sayısıdır. İkdam gazetesini Ahmet Cevdet çıkarmıştır. Gazetede döneminin en güçlü kalemleri yazmıştır. Necip Asım, Ahmet Mithat Efendi, Ahmet Rasim, Veled Çelebi, Recaizade Mahmut Ekrem, Samih Rıfat, Müftüoğlu Ahmet Hikmet, Hamdullah Suphi Tanrıöver, Hüseyin Cahit Yalçın örnek olarak verilebilir. “Bu yazarların birçoğu daha sonra Türk Ocağı ve Türk Yurdu gibi kuruluşların fikir mimarları oldular.”[3]
Necip Asım Yazıksız (1861-1935)
İkdam başlığına “Türk gazetesidir” ifadesini koyan ilk gazetedir. “Türkçülük fikrine inananların yakından takip ettiği bu gazetenin bir özelliği vardı. İkdam gazetesi, üzerinde ‘Türk’ yazan ilk ve tek gazete idi.”[4] Bu başlık ile yayınlanması bile toplumda nasıl bir etki meydana getirmeyi amaçladığına işaret eder niteliktedir. Genel yayın politikası bilinçli Türkçülük üzerine kurulmuştur. “N.Asım Bey, Türkçülüğe ait önemli birkaç eserin İkdam sahibi tarafından basılmasına işaret ederek, medeni geçmişimizin canlandırılmasına ciddi bir hizmet etmiştir”.[5] Tarihten güncel olaylara, dilden müziğe, kültürden edebiyata kadar içeriğini oluşturan her konuda Türk’ü merkeze koyma iradesinde bir gazete olmuştur. Osmanlı İmparatorluğu sınırları dışında da Türkler olduğu, Türkçenin köklü ve ifade yeteneği yüksek bir dil olduğu, Türklerin iddia edildiği gibi barbar bir millet olmadığı, aksine uygarlıklar yaratan bir millet olduğu fikrini işlemiştir. “Türklüğün pek de ilgi görmediği bir dönemde Necip Asım Türk tarihine, Türk diline ve Türk kültürüne yönelik çalışmalarıyla Türkçülük hareketinin fikri alt yapısını hazırlamıştır.” [6]
İkdam gazetesi ve gazetenin en üretken isimlerinden biri olan Necip Asım’ın en büyük hizmetlerinden biri Türk Bengü Taşlarını bundan tam 126 yıl önce Türk okurlarına duyurmasıdır. “Türkiye’de Köktürk anıtlarını ilk tanıtan bilim adamı Necip Âsım’dır. İkdam gazetesinin 17 Şubat 1895 tarihli nüshasında, imzasız olarak çıkan ‘Hutût-ı Kadime-i Türkiyye’ (Eski Türk Yazıları) başlıklı uzun makalesinde Necip Âsım Köktürk anıtlarından ve özellikle Köktürk harflerinden ve onların kökeninden bahseder”.[7] Necip Asım makalesinde bu yazıların Türklere ait olduğunun altını çizmiştir.
[1] Orhan Koloğlu, Osmanlı’dan 21. Yüzyıla Basın Tarihi, Pozitif Yayınları, 2015, s. 24
[2] Hıfzı Topuz, II. Mahmut’tan Holdinglere Türk Basın Tarihi, Remzi Kitabevi, 2003, s. 69
[3] Selahattin Çitçi, İkdam Gazetesinin Sistematik Analizi, Ati Yayınları, 2014, s. 14
[4] Akpınar, Hakan, Kurtlar Ocağı, Kamer Yayınları, 2020, s. 225
[5] Yusuf Akçura, Türkçülük, Kamer Yayınları, 2019, s. 105
[6] Dr. Ercüment Sarıay, Necip Asım Yazıksız Hayatı ve Eserleri, Alka Yayınları, 2020, s. 25
[7] Ahmet B. Ercilasun, Başlangıçtan Yirminci Yüzyıla Türk Dili Tarihi, Akçağ Yayınları, 2018, s. 152