Yükleniyor...
Mephistopheles, 527 sayfa ve sekiz bölümden oluşan bir inceleme ve tarih kitabı olmanın yanında “Kötülük Tarihi” serisinin de dördüncü ve son kitabıdır. Yazar Jeffrey Burton Russell, inançlar, din ve mitoloji kategorilerinde eserler yazmış bir tarih profesörü ve popüler bir yazardır. 1934 doğumlu yazar, Kaliforniya Üniversitesi’nde çalışmaktadır.
“Kötülüğün Tarihi” serisinin son cildi olan Mephistopheles’le birlikte yazar, kötülük kavramını açıklamada en önemli değişken olan Şeytan’a dair kapsamlı bir tarihsel çalışmayı tamamlar. İlk üç kitapta diabolojinin tarihini, yani şeytan kavramını ve şeytanin din, felsefe, kültür, tarih ve psikolojideki rolünü inceleyen bilim dalının tarihini, Ortaçağ sonuna kadar getiren Jeffrey Burton Russell, Mephistopheles’te ise Reform döneminden başlayarak Şeytan’ın ayak izlerini sürer. Teoloji, felsefe, psikoloji, sanat, edebiyat ve her türlü popüler kültür öğesinden faydalanarak Şeytan idesinin zihinlerimizde nasıl bir değişime uğradığını tanımlarken, modern zamanın entelektüel ve kültürel gelişmelerine de ayrıntılı olarak yer verir.
Alanında kilit isimler ve akımlar üzerinde duran Russell, Rönesans ve Reform dönemlerinde zirvesini yaşayan cadı çılgınlığını, Aydınlanma’nın rasyonalist felsefesinin etkilerini, romantik Şeytan imgesini ve 19. yüzyıl sonlarında Şeytan’ın edebiyattaki ve bilimdeki yerini sorgular. Kendini kötülüğe adamış tinsel bir kişilik olarak Şeytan’ın gerçekten var olabileceğine dair belirtiler göz ardı edilemez. Şeytan her ne kadar modası geçmiş bir metafor gibi görünse de çağımızın en korkunç olaylarından da anlaşılacağı üzere radikal kötülüğü betimlemek için insanlığın bir sembole ihtiyaç duyduğunu belirtir. Oldukça geniş bir yelpazeden yola çıkılmış bir kavrayış ve araştırmanın ürünü olan Mephistopheles, radikal kötülüğü açıklayabilmek için farklı yollar önerir.
Bu kitapla birlikte Şeytan, İblis, Lucifer ya da Mephistoles, yani Kötülük’ün bin yıllık tarihi tamamlanır. Antikiteden başlayan “kötü”ye dair yolculuk, yeni sona ermiş olan 20. yüzyılla sona ulaşır. Araştırmasında reformasyondan, yani dini reformdan nükleer çağa, günlük gazete haberlerinden savaş bilançolarına, Luther’den J.J. Rousseau’ya, John Milton’dan C. S. Lewis’a, ve Ira Levin gibi çağdaş yazarlara, Steven Spielberg filmlerine, AC/DC gibi müzik topluluklarına yolu düşen geniş bir alanda Russell, oldukça geniş bir kaynak taraması ışığında modern zamanlarda yaşadığımız sarsıcı entelektüel ve kültürel değişimlere bütünlüklü bir yorum getirir.
Kötülüğün dünyanın kavranışıyla ilgili bir konu olduğunu savunan yazar, toplumsallığın varsayım olarak başlangıcından bu yana, insanın varoluşunun, daha fazlasıyla tekil insanın ve insan topluluklarının iktidarla ilişkisindeki kırılganlığının ve yararlanılabilir oluşunun kilit kavramlarından olagelmiş “Kötülük”ü konu edinmiş ve bu dörtlemeyle birlikte bize onu anlama yolunda birçok imkân sunmuştur.