Millî Takım

Mert Günok. Delikanlıdır, bizi namerde muhtaç etmeyendir. Son dakikada %94 ihtimalle gol olacak topu çıkardığı için spikerin, “Örümcek misin, ahtapot musun?” diye sorduğu kişidir. İki direk arasında yalnız görünür fakat aslında kalbi Türkiye için çarpan milyonlardır.


Paylaşın:

Mert Günok.

Delikanlıdır, bizi namerde muhtaç etmeyendir.

Son dakikada %94 ihtimalle gol olacak topu çıkardığı için spikerin, “Örümcek misin, ahtapot musun?” diye sorduğu kişidir.

İki direk arasında yalnız görünür fakat aslında kalbi Türkiye için çarpan milyonlardır.

Futbolda atanınla tutanın iyi olmalı, derler. Bundan sonra, “Tutanın Mert ise endişeye mahal yok.” demeliler.

Kaleciler, saha içinde arkadaşlarına sırtını dönmeyen tek adamdır. Mert ise bununla kalmayıp takımını sırtlayandır.

Ferdi Kadıoğlu.

Hollanda doğumludur.

Takımın ferdî kaza sigortasıdır.

Yorulmak nedir bilmez.

İspanyol spor yorumcuları bile hakkını teslim etmiştir. Onlara göre benzersiz bir örnektir.

Avusturya maçından sonra sıradaki rakibimize gözdağı verendir: “Hollanda kesinlikle bizden korksun. Maça ne kadar enerji koyduğumuza bir bakın. Hücumda tehlikeli şanslar üretiyoruz, defansif olarak bugün çok iyiydik.”

Kaan Ayhan.

Almanya’da doğmuştur. Annesi Trabzon Maçka, babası ise Iğdırlıdır.

Küçük yaşlarda top peşinde koşarken babasının, ‘Bari futbol okuluna git.’ demesiyle Schalke altyapısına girmiş, ‘bari’ ile başlayan hikâyesi peri masalına dönmüştür. Başarılarıyla önce ailesini sonra da mensubu olduğu Türk milletini gururlandırmaktadır.

Merih Demiral.

Bozkurttur.

Avusturya maçında dümendedir:

“Artık demir al’mak günü gelmişse zamandan

Zafere giden bir gemi kalkar bu limandan.”

Abdülkerim Bardakçı.

Eski çamlar bardak oldu’nun somutlaşmış hâlidir.

Millî maçlardan önce Mehter Marşı dinler. Ondan olacaktır ki performansı iki ileri bir geridir. Ronaldo’dan çok basit bir çalım da yer, başka bir dünya yıldızı Leroy Sane’ye maç içerisinde şu cümleleri de kurdurtur: “Yine mi sen? Kurtuluş yok mu senden?”

Mert Müldür.

1999 Avusturya doğumludur.

Millî takım seçimi sancılıdır.

Avusturya, kendi pasaportuna sahip olduğu için Mert’i millî takıma almak ister. Mert, bu isteği kabul etmeyince de baskıya uğrar. Genç yetenek, zorla askere çağrılır. “Sassuolo ile kontratım var ve sezonun ortasındayız.” dese de itirazı kabul edilmez. Yetkililer, “Ancak Avusturya için oynarsan bu sorun olmaktan çıkar ve askerliğini tecil ettiririz.” teklifinde bulunur.

Olay çok zor da olsa TFF ve FIFA’nın müzakereleriyle Mert’in lehine sonuçlanır, Mert ay yıldızlı formayı sırtına geçirir. EURO 2024’teki ilk maçımızda, Gürcistan’a şahane bir gol atar. Süper voleyle gelen gol haftanın golü seçilir.

Orkun Kökçü.

Kökü mâzîde olan âtîdir.

Çocukken kurduğu hayaliyle EURO 2008 ruhuna can verendir:

“2008’de 7 yaşındaydım ama maçları hatırlıyorum. O dönem ağabeyimle hayalini kurardık; ‘Avrupa şampiyonasına katılıp, yarı finale kalsak nasıl bir duygu olur’ diye.”

Yarı finale çıkmak için önündeki engel, dünyaya gözlerini açtığı Hollanda’dır. Onu tanıyan herkes bu engeli aşmak için canını dişine takacağına kefildir. Fakat ortada ufak bir problem vardır. Avusturya karşısında sarı kart görüp cezalı duruma düştüğü için Hollanda maçında sahada olamayacaktır.

Arda Güler.

Varlığıyla fark yaratandır.

Gözümüzden bile sakındığımızdır.

O varken gözümüz arkada değil hep ileridedir. Hem bugünümüz hem de başarıdan başarıya koşulacak yarınımızdır.

Son gülen iyi mi güler bilmem ama Arda Güler’i olanın yüzünden tebessümün eksik olmayacağı kesindir.

İsmail Yüksek.

Sadece kartallar değil, İsmail de yükseklerden uçar.

Gözü hep zirvededir.

Mücadeleci kişiliğiyle nam salmıştır.

Henüz turnuva devam ederken daha ilk kayıpta (Porekiz maçı) takım olarak hedef tahtasına oturtulmalarına ise içerlemiştir. Dobra dobra konuşur: “Geçmişte bu formayı giyenlerin bizleri eleştirmesi çok ağır oluyor. Bu formanın değerini bilmeleri lazım aslında. Bu formayla büyük başarı yakalayanlar bizi eleştiriyor. En çok üzen o oluyor. Ama bizi hırslandırmadı desem yalan olur.”

Kenan Yıldız.

Soy ismi ile müsemmadır.

Karizmatiktir.

Millî takımda forma giymek çocukluk hayalidir.

Ve bu hayali çocukluktan çıktığı ilk sene gerçekleşmiştir.

Barış Alper Yılmaz.

Düdük çalar, savaş başlar.

Maç biter, Barış’adır alkışlar.

Yılmaz, yıldırır; durmaz saldırır.

Tüm spor otoritelerine şapka çıkartır.

Salih Özcan.

Biz onun özü, o bizim canımızdır.

Çünkü kendisi ‘Ne mutlu Türk’üm’ diyendir: “Almanya’da doğup büyüdüm ama kendimi Türk hissediyorum. Bu yüzden Türk millî takımını seçtim ve bu kararımdan dolayı çok mutluyum.”

Tabiri caizse sportif kindardır. Avusturya’ya 6-1 yenildiğimiz maçı unutmamış ve o maçın rövanşını almak için hırsına hırs katmıştır.

Okay Yokuşlu.

Ona göre hiçbir takım yenilmez değildir. Mevcut jenerasyona tarih yazmak yakışır, görüşündedir.

O tarihin baş aktörlerinden olacağına şüphemiz yoktur.

İrfan Can Kahveci.

Futbol alanında ilim irfan sahibidir.

Canının isteyip de sahada yapamayacağı şey çok azdır.

EURO 2024’te sakatlığı sebebiyle çok az süre almıştır. Kendisi ve takımımız için büyük talihsizliktir.

Ve…

Montella.

Teknik direktörümüzdür.

Anlamış olacaktır ki konumu rahat ve konforlu değildir.

Çünkü ülkemizde futbol, futboldan anlayan/anlamayan herkesin meselesidir.

İlk olumsuz sonuçta gözler saha kenarına dikilir. Gözler hocanın üzerinde, hoca sürekli göz hapsindedir.

Montella da bunun farkındadır.

İtalyan kökenlidir ama artık bizden biridir.

Türkiye ve Türk milletine müteşekkirdir: “İtalya beni kapıya koydu, Türkiye bana yeniden hayat verdi..”

Türkiye sayesinde kariyerinde “yeni bir aşamaya geçtiğini” ifade edip şöyle der: “Beni sevgi ve saygıyla karşılayan Türk halkını memnun etmek için her şeyi yapacağım.”

Hayatı bir kitap olarak görür ve o kitaba yeni bölümler yazılması gerektiğini söyler.

Türk millî takımı ile beraber yazdığı bölümün nasıl biteceği şöyle dursun, şimdiden kendisine takımımıza kattıkları için teşekkür etmek gerekir.

Yazar

Doğukan Altıparmak

2 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar