Yükleniyor...
Dünyamızda 205 devlet vardır. Bunlardan 193 devlet Birleşmiş Milletler Anlaşmasını kabul etmiştir.
ABD San Francisco şehrinde 1945 tarihinde 51 kurucu devletin 50 sinin Anlaşma’yı imzalaması ile Birleşmiş Milletler kurulmuştur. Polonya sonra imzalamıştır. Anlaşma, 24 Ekim 1945 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
Türkiye Birleşmiş Milletler Anlaşmasını 15 Ağustos 1945 tarihinde onaylamış ve bununla ilgili Kanun, 24 Ağustos tarih ve 6902 sayılı Resmi Gazetede yayımlanmıştır. Anlaşmanın tamamı 110 maddedir.
17 Aralık 1963 tarihinde Anlaşmanın 23,27 ve 61 ci maddelerinde değişiklik yapılarak, 31 ağustos 1965 tarihinde bu değişiklikler yürürlüğe girmiştir. 61.ci maddede 20 aralık 1971 tarihinde bir değişiklik olmuş bu da 24 aralık 1973tarihinde yürürlüğe girmiştir.20 aralık 1965 tarihinde 109 cu maddede yapılan değişiklik ise Haziran 1968 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
23.cü maddede yapılan değişiklikle Güvenlik Konseyi üye sayısı 11 den 15 e çıkarılmıştır. Üye sayısının artırılması ile, Güvenlik Konseyi usul sorunları kararı için 9 üyenin olumlu olma şartı getirilmiştir.
61.ci maddedeki değişiklik ile ,Ekonomik ve Sosyal Konsey üye sayısı, 18 den 27 ye çıkarılmış bilahare 24 Aralık 1973 tarihine yapılan değişiklik ile üye sayısı 54 e çıkarılmıştır.
Anlaşmaya göre Birleşmiş Milletler’in amaçlarının açıklandığı birinci maddesinin ilk sırasında şu şekilde yer almıştır.
‘’1. Uluslararası barış ve güvenliği korumak ve bu amaçla: barışın uğrayacağı tehditleri önlemek ve bunları boşa çıkarmak, saldırı ya da barışın başka yollarla bozulması eylemlerini bastırmak üzere etkin ortak önlemler almak ve barışın bozulmasına yol açabilecek nitelikteki uluslararası uyuşmazlık veya durumların düzeltilmesini ya da çözümlenmesini barışçı yollarla, adalet ve uluslararası hukuk ilkelerine uygun olarak gerçekleştirmek;’’
Anlaşmanın ikinci maddesinde ise; Birleşmiş Milletler örgütü ve üyelerinin birinci maddedeki amaçlara ulaşmak üzere aşağıdaki ilkelere uygun biçimde hareket edecekleri belirtilmiştir :
‘’1. Örgüt, tüm üyelerinin egemen eşitliği ilkesi üzerine kurulmuştur.
Birleşmiş Milletler Anlaşması, Birleşmiş Milletlere, bir devletin kendi iç yetki alanlarına müdahale yetkisi vermemiştir. Bu husus Anlaşma’nın yedinci maddesine aynen su şekilde açıklanmıştır:
‘’İşbu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletlere herhangi bir devletin kendi iç yetki alanına giren konulara müdahale yetkisi vermediği gibi üyeleri de bu türden konuları işbu Antlaşma uyarınca bir çözüme bağlamaya zorlayamaz; ancak, bu ilke VII. Bölümde öngörülmüş olan zorlayıcı önlemlerin uygulanmasını hiçbir biçimde engellemez.’’
Birleşmiş Milletler Genel Kurulu Kararları tavsiye mahiyetindedir. Yalnız bir alt organı olan Güvenlik Konseyi Kararları bütün ülkeler için bağlayıcıdır. Bu husus Anlaşmanın Onuncu Maddesine açıklanmıştır:
‘’ Genel Kurul, işbu Antlaşma kapsamına giren ya da işbu Antlaşma’da öngörülmüş organlardan herhangi birinin yetki ve görevlerine ilişkin bütün sorunları ya da işleri görüşebilir ve 12. Madde hükümleri saklı kalmak koşuluyla, bu tür sorun ya da işler konusunda Birleşmiş Milletler üyelerine veya Güvenlik Konseyi’ne veya hem örgüt üyelerine, hem de Güvenlik Konseyi’ne tavsiyelerde bulunabilir.’’
Anlaşmanın 25ci Maddesine göre üye ülkeler, Güvenlik Konseyi kararlarını kabul etme ve uygulama konusunda görüş birliğine varmışlardır.
Güvenlik Konseyinde beş daimi ( ABD, Rusya, Çin, İngiltere ve Fransa ) , 10 geçici olmak üzere 15 üyesi vardır. Birleşiş Milletlerin bilhassa Dünya barışı için en önemli organı Güvenlik Konseyidir. Beş daimi üyesinden herhangi birinin olumlu oy vermemesi ile karar alınamaması bu Konseyin toplantılarıdır. Yani ABD, Çin, Rusya, İngiltere ve Fransa dan birisi işine gelmeyen bir karara olumlu oy vermez ise toplam 15 üyeden 14 ü kabul oyu verse bile bu karar alınamıyor. Buna veto hakkı deniliyor.
Güvenlik Konseyindeki oylama madde 27 de açıklanmıştır:
‘’Oylama
Madde 27
Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması sonucunda, saldırıya uğrayan Ukrayna’nın meşru hakları ise Anlaşmanın 51. Maddesine düzenlenmiştir:
‘’Madde 51- Bu Antlaşma’nın hiçbir hükmü, Birleşmiş Milletler üyelerinden birinin silahlı bir saldırıya hedef olması halinde, Güvenlik Konseyi uluslararası barış ve güvenliğin korunması için gerekli önlemleri alıncaya dek, bu üyenin doğal olan bireysel ya da ortak meşru savunma hakkına halel getirmez. Üyelerin bu meşru savunma hakkını kullanırken aldıkları önlemler hemen Güvenlik Konseyi’ne bildirilir ve Konsey’in işbu Antlaşma gereğince uluslararası barış ve güvenliğin korunması ya da yeniden kurulması için gerekli göreceği biçimde her an hareket etme yetki ve görevini hiçbir biçimde etkilemez.’’
Birleşmiş Milletler Anlaşmasında yapılacak değişiklikler ise Madde 108 ve 109 da düzenlenmiştir:
‘’Madde 108- İşbu Antlaşma’da yapılacak değişiklikler, Genel Kurul üyelerinin ¸Üçte iki çoğunluğu tarafından kabul edilip, Güvenlik Konseyi’nin sürekli üyelerinin tümünü kapsamak üzere Birleşmiş Milletler üyelerinin üçte ikisi tarafından her birinin anayasa kuralları gereğince onaylandığı zaman, tüm Birleşmiş Milletler üyeleri için yürürlüğe girer.’’
‘’Madde 109
Anlaşmanın incelenmesi sonucu Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin yukarıda ismi geçen beş daimi üyesinin hem Konsey kararlarında hem de Birleşmiş Milletler Anlaşmasının değiştirilmesinde veto hakları mevcuttur. Bunun sonucu olarak Birleşmiş Milletler Teşkilatı yetkisiz ve etkisiz bir hâle gelmiştir. İyi niyetlerle Anlaşmanın birinci maddesinde belirtilen amaçların gerçekleşmesi imkanı ortadan kalkmıştır. Dünyada güçlü olan daima kazançlı çıkmaktadır. Afganistan, Falkland Adaları, Irak, Libya, Suriye, Vietnam, İsrail, Gürcistan, Kırım ve son olarak Ukrayna olayları ve savaşlarının büyük acılara ve yıkımlara sebep olması Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nde vetolar sonucu istenilen kararı çıkmaması olmuştur.
Hâlen devam eden Rusya’nın Ukrayna’ya saldırması ve kontrolsüz güç kullanılması sonucu binlerce insanın ölmesi, şehirlerin harabeye çevrilmesi ve sonunda ülkenin işgal ve bölünme ile parçalanması bunun neticesinde Rusya’nın toprak kazanımı, Güvenlik Konseyinde kullanılan veto sonucu etkili kararların alınamamasındandır.
Şu anda bu veto hakkının sınırlandırılması için uygun bir ortam mevcuttur. Ülkemizin stratejik bir coğrafi konuma sahip olması ve diplomasi trafiğinin üzerimizde yoğunlaşması sonucu bizim için büyük bir çıkış yapma imkânı belirmiştir.
Dünyadaki Birleşmiş Milletler üyesi ülkeler ile temasa geçerek Anlaşma’nın değiştirilmesi için Birleşmiş Milletler Konferansının toplanmasını sağlamalıyız. Mevcut Birleşmiş Milletler Anlaşması’nın hangi maddelerinin ne şekilde değiştirilmesi gerektiği bütün dünyaya ilan edilmelidir. Bunu içi yanımıza öncelikle; Hindistan, Japonya, Almanya, İspanya, İtalya, Kanada, Brezilya, Arjantin, Endoneza, Malezya gibi nüfusu fazla ekonomik gücü olan ülkeleri almalıyız. Veto hakkı olan beş ülkenin haricinde üçüncü bir gücün liderliğini yapmalıyız. Sonuç alınamasa bile Dünya ekseninde bazı ciddi kaymalar yaratılabilir.
İstenen değişiklikler ;
İlk etapta bu hakkın ellerinden alınmasına hemen tepki gösterirler. Onun için daha yumuşak bir geçiş yapmak sonuç alma bakımından gerçekçi bir yaklaşım olabilir. Bunun için;
Ülkemizin böyle bir girişimde bulunması, sonuç alsa da almasa da Dünyadaki konumunu beklenmeyen seviyeye çıkaracaktır.