Dünya Sağlık Örgütü ve Çin
Komünizmin yeni hâli, Çin tarafından mutasyon geçirtilmiş, emperyalist yayılmacılığa uygun forma getirilmiş, fakat hâlâ “milli şuurdan yoksun olmanın sonucu olan” bir hastalık. Üstelik artık, küresel bir tehdit haline geliyor.
Pandemi kelimesi ve gerçeği hayatımıza gireli neredeyse bir sene olacak. Virüsün laboratuvar ortamında ortaya çıktığına dair komplo teorileri, bilhassa ABD’de Trump yanlısı milliyetçi cenah tarafından artık “kesin gerçek” ve “Çin komplosu” olarak kabul edilse de, Dünya Sağlık Örgütü gibi uluslararası geçerliliği olan ve “mecburen” otorite kabul edilen kurum bu söylentileri kesin bir dille reddediyor. Geçtiğimiz günlerde, neredeyse bir sene önce DSÖ tarafından atılan bir tivit yeniden gündeme geldi; DSÖ Çin’in açıklamasını referans alarak “virüsün insandan insana geçtiğine dair şimdilik bir kanıt olmadığını” açıklamıştı. Ülkelerin virüsle kırılmaya başladığı dönemde üstelik. Çin’in karantinaya alınması ve ülkelerin sınır kapılarını uçuşlara kapatmasıyla belki de hiç bu kadar büyümeyecek olan salgın bu açıklamadan kısa bir süre sonra “küresel salgın” olarak ilan edildi. Üstelik aynı DSÖ tarafından.
DSÖ ve DSÖ’nün başındaki Etiyopyalı Dr. Tedros Adhanom Ghebreyesus’a gelmeden önce, Çin’den, 2019 Kasım ayından itibaren sosyal medya ağlarına düşen görüntüleri anımsayalım; kan kusan mı istersiniz, yerlerde titreme nöbeti geçirenleri mi, koşarken yüzüstü yere düşenleri mi? Görüntüler, Twitter, Facebook, WhatsApp gibi uygulamaları vatandaşlarına kısıtlayan ve ülkeden herhangi bir enformasyonu küresel sosyal ağlara yaymanın katı biçimde cezalandırıldığı Çin’den geliyordu. Korona Virüsü pandemisi büyüdükçe bu videolar yok oldu. Oysa bu, akciğerlerde hızlı zatürre etkisiyle boğarak öldüren bir SARS türeviydi. Elbette belli oranda ölümcüldü ama kimseyi alıp yerlere vuracak, kan kusturacak bir şey olmadığını, DSÖ sağ olsun Korona Virüsü kendi ülkelerimize girince idrak etmiş olduk.

Dünya hâlâ Kovid-19 sebebiyle bilinmez bir hâlde iken, virüsün ortaya çıktığı Çin’de ise her şey güllük gülistanlık. Kendi vatandaşına uygulamadığı aşıyı da Türkiye, Brezilya ve Endonezya’da insanlar üzerinde test eden komünist ÇKP acaba aşıyı bile geliştirmeden nasıl oldu da virüsü bitirdi? Üstelik dünyanın neredeyse %19’una tekabül eden devasa nüfusuna rağmen?

DSÖ Çin kontrolünde mi?
Salgının seyri boyunca çokça tartışılan DSÖ’ye, ABD ve Avrupa’dan yönelen en ciddi eleştiri ise, Çin kontrolünde olması. Gerçekten böyle bir şey olabilir mi, gelin buna bakalım.
DSÖ başkanı Tedros Ghebreyesus’un kariyerinde, Çin’le kesiştiği çok enteresan dönüm noktaları var. Ama öncesinde, Tedros’un kariyerindeki daha ince detaylarla başlayalım.

Dr. Tedros Ghebreyesus’un esas branşı, salgın hastalıklar. Dahası, Dr. Tedros aslında bildiğimiz manada bir tıp doktoru değil; biyolog! Yani, DSÖ’nün başındaki kişi bir doktor bile değil!
Tedros’un esas kariyeri 1974 senesinde Etiyopya’da başlıyor. Tedros, 74 senesinde çıkan iç savaşın taraflarından biri olan, komünist, sosyalist, ırkçı bir terör örgütü olarak bilinen Tigray Halk Kurtuluş Cephesi (THKC) saflarında yer almıştı. Kendisi de Marksist olan Derg rejimine karşı 1975’de kurulan THKC, sayısız insanın öldüğü ve 1991’e kadar süren iç savaşta giderek güçlendi ve iktidar bileşenlerinden oldu. Etiyopya toplam nüfusunun sadece %6’sı kadarını oluşturan Tigray etnik grubunun gücünü de fazlasıyla aşan silahlı grup, sonunda ülkenin üstüne çöken bir “komünist azınlık terörü” halini aldı. PKK dahil olmak üzere, komünist, etnik-ayrılıkçı terör örgütlerinin tamamında bulunan “merkez komite” denen yürütme organının en önemli isimlerinden biri ve sonrasında sağlık ve dış işleri bakanlığı yaptı ülkesinde. Örgütün tarihçesi, tüm komünist, etnik-ayrılıkçı terör örgütleri gibi kan, yolsuzluk, uyuşturucu ticareti, sözde kendi halkına zulüm, işkence, tecavüz, adam kaçırma gibi suçlarla dolu.

Gerçek bir komünist Tedros!
1991’de diğer ayrılıkçı, sol örgütlerle beraber iktidara gelen ve artık resmen ülkede başa geçen THKC elebaşı Meles Zenawi, neresinden bakarsanız bakın bir diktatör. 2005 gibi daha çok yakın tarihte, dünyanın gözü önünde binlerce insanı keyfi tutuklayıp 40’ını öldüren, birçok vakayı üstlenme gereği bile duymayan Meles Zenawi için 2020 Ağustos ayında, DSÖ başkanı Tedros Twitter hesabından şu mesajı yayınlıyor: “Bugün 8 yıl önce vefat eden rahmetli kardeşim Başbakan Meles Zenawi’yi anıyorum. Etiyopya’yı kalkınma yoluna koyan vizyon sahibi ve cesur bir liderdi. Aynı zamanda kendini adamış bir Pan-Afrikalı’cıydı. Huzur içinde yatsın.”

Tedros, 2005-2012 seneleri arasında Etiyopya’da Sağlık Bakanlığı, 2012’den 2016’ya kadar da Dış İşleri Bakanlığı görevini üstlendi. 2005 senesindeki ağır ve kanlı bir siyasi süreçte çok kritik rol oynayan Tedros, ülkesinde muhalif bir siyasetçinin Yemen’de kaçırılması için talimat verdi ve operasyonunu da bizzat yürüttü. Afrika’daki Ömer El Beşir, Robert Mugabe gibi büyük savaş suçlarının müsebbibi diktatörlerle de arası oldukça iyi Tedros’un. Öyle ki, 2017 Ekim ayında, DSÖ’ye Robert Mugabe’yi “barış elçisi” olarak önerdiğinde öyle bir tepki aldı ki, derhal geri adım atmak zorunda kaldı. THKC’de binlerce insanın ölüm emrini veren merkez komite kariyeriyle çelişmeyen, komünizmin de hakkını veren pırıltılı bir kariyer doğrusu. Gerçek bir komünist Tedros!
Tedros’un salgın hastalıklarla olan ilginç ilişkisi
Tedros’un salgın hastalıklarla olan ilişkisi de hayli enteresan. Tedros’un Sağlık Bakanlığı döneminde Etiyopya’da birkaç büyük salgın baş gösterdi. 2006’da, Etiyopya’da ortaya çıkan ve Etiyopya yönetimi tarafından gizlenmesi sebebiyle çevre ülkelere de sıçrayan bu salgını gizlemenin faturası bine yakın insanın can kaybı oldu. Tabi kolera salgınının etkilediği Eritre gibi ülkelerde elle tutulur bir sağlık sistemi ve hükûmet olmadığından, sayılabilen kolera vakalarından bahsediyoruz. Yerelde o dönem tartışılan ve on binlerin öldüğünü iddia eden suçlamaları konuyu dağıtmamak adına es geçiyorum!

Bu parlak komünist kariyer, Tedros ve partisi THKC’yi Çin için mutlak bir partner de yapıyordu. 2017 senesinde DSÖ başkanlığına aday olduğunda, ABD’li ünlü PR şirketlerinden Mercury Public Affairs’e “birileri” ciddi bir para veriyor ve Mercury PA, Tedros’u aynı anda, farklı görüşlere hitap eden birçok platformda yüceltmeye başlıyor ve bu süreçte Çin, Tedros’a desteğini hiç de esirgemiyordu. Bu Mercury PA adlı şirket, Türkiye ile yaptığı lobi anlaşmasını, Karabağ savaşı esnasında Azerbaycan’a destek verdiği gerekçesi ile feshetmesi ile gündeme gelmişti! Neyse, konuya devam edelim!
Son yıllarda Afrika’ya çok ciddi yatırımlar yapan, buradaki madenleri satın alıp Çin’den getirdiği mahkûmları buralarda çalıştırarak sıfır işçilikle dünya borsalarını manipüle edecek seviyeye yükselen Çin’in, Afrikalı çocuklara Çin kültürünü, ülkesindeki gibi zorla dayattığına dair videolar da gündeme geliyor. Afrika’da fakir, komünist diktatörlükleri bir “terminal” gibi görerek, yüksek kredilerle borçlandırarak komünist yayılmacılık politikaları izleyen Çin için Etiyopya, Kenya, Angola ve Gana ise en önemli merkezlerden.
Etiyopya’da faal Çinli şirketlerin Etiyopya’ya getirdiği Çinli sayısı da göze çarpan diğer bir ilginç husus. Kasım ayında THKC terör örgütüne karşı savaş açan Etiyopya hükûmetinin bu kararının ardından, China CAMC Engineering ve China Gezhouba Group adlı Çin devlet şirketlerinin binlerce çalışanı ülkeden Çin tarafından geri çıkarılınca, Tigray bölgesinde yerel ekonomi ve yaşamın akışı etkilenmiş. Yani Afrika’ya propagandalarında anlattıkları gibi çalışmaya ve refah dağıtmaya değil, batılı vahşi sömürgeci şirketlerden bile daha saldırgan ve aleni biçimde “çökmeye geldiğinden” bahsedebiliriz “mazlum halkların kardeşi komünist kızıl Çin’in”.
Tigray bölgesinin en büyük kenti Mekelle’de büyük yatırımlar yaparak ülkenin esas başkenti olan Adissababa ile arasını her manada açmaya çalışan Çin, merkez hükûmetin operasyon kararı sonrası Etiyopya’da ciddi zarar gördü ve kısmen planları ifşa oldu. Yine Çin devlet şirketi olan China Communications Company tarafından Mekelle’de inşa edilen sanayi bölgesine İngiltere, Hindistan ve Çinli şirketlerin ilgisi de bu çatışma süreciyle beraber bıçak gibi kesildi.

Tigray bölgesinin en büyük kenti ve Çin’in “paralel başkent” yapmaya çalıştığı Mekkele’ye, Çin devlet şirketi olan China Communications Construction tarafından, Çin’in daha fazla şirketle Etiyopya ve çevre ülkelere yayılmak için yapılan Sanayi Bölgesi yatırımı Çin’e ciddi maddi kayıp verdirmiş durumda. Halk, THKC’yi ve diktatör Zenawi ve yoldaşı Tedros’un ülkeyi Çin’e teslim etmesine karşı. Ülkede Çin karşıtlığı 2017’den bu yana yükselirken, THKC de gücünü aynı oranda yitiriyor!
DSÖ başındaki Tedros kendi halkının nezdinde bir terörist ve Çin ajanı! Komünist ideolojinin genetiğine işlenmiş etnik bölücülüğü ülke anayasasına da yansıtan sol gerici silahlı örgütlerin halkı ilkelce etnisitelere böldüğü Etiyopya, artık “halkların kardeşliği” diye dayatılan “halkların mutlak ayrışması” saçmalığından bunalmış durumda.
Etiyopya’da hükûmet, komünist THKC terör örgütünün üstüne yürüdüğü günlerde yaptığı bir duyuruyla, uluslararası kamuoyu dikkatini yeniden DSÖ’nün komünist başkanına çevirdi. Tigray Halk Kurtuluş Cephesi ile çok kanlı bir savaş sürdüren Etiyopya ordusu Genelkurmay Başkanı General Birhanu Jula, Tedros’un bu kanlı örgütün adamı olduğunu ve dahası hâlâ Etiyopya’yı bölmeye çalışan bu terör örgütünü desteklediğini açıkladı. General Jula, yaptığı açıklamada “Dahil olduğu grup ve kendisine benzeyenler savaşırken ondan ne beklenir? Ondan Etiyopya’nın yanında durmasını ve bu insanları kınamasını beklemiyoruz. Onlara (THKC) destek adına gücünün yettiği her şeyi yapıyor, komşu ülkelerin THKC’ye karşı yürütülen operasyonu kınaması için kampanya yürütüyor” dedi.
Taklit işine basit plastik parçalardan başlayıp, elektronik ve motorlu aletlere doğru ustalaşan Çin, görünen o ki düşmanı ABD’nin yayılmacılığını taklit etmiş. Tüm diğer komünist rejimler gibi totaliter ve ırkçı olan ÇKP’nin fikri ve fiziksel yayılmacılığı artık oldukça tehlikeli bir boyuta gelmiş durumda.
Kanlı komünizm tarihinin en ucube figürlerinden biri olan ve eli değil, tüm gövdesi Etiyopya ve Eritreli insanların kanına bulanmış, kariyerinde “salgını gizleme”, toplu etnik kıyım, adam kaçırma gibi çok ağır sabıkaları bulunan Tedros’un, tam da küresel salgın sırasında DSÖ başında olması ve bu konuma ulaşmasında Çin’in etki ve desteği tesadüf olamaz.
Milyonlarca Kıpçak Türkünü demografik sebeplerle orak, çekiç, buğday, halklar temalı bir perde arkasında katleden eli kanlı SSCB gibi Çin de, Han Çinlilerinin küresel hâkimiyeti adına “halkların birliği, kahrolsun emperyalizm, al sana ucuza kalite kardeş” diyerek kandırıyor gelişmemiş ülkeleri. Komünist Çin, yalnızca Doğu Türkistan, Tibet, Hong Kong’da değil; farklı kıtalarda da aynı yayılmacılıkla Afrika’ya senelerdir stokladığı dolarlarını saçıyor, DSÖ gibi altındaki stratejik örgütleri dizayn ediyor.

Komünizmin yeni hali, Çin tarafından mutasyon geçirtilmiş, emperyalist yayılmacılığa uygun forma getirilmiş fakat hâlâ “milli şuurdan yoksun olmanın sonucu olan” bir hastalık. Üstelik artık, küresel bir tehdit haline geliyor.
Bana göre abartılı bir tiyatro olan Korona Virüsü salgını biterken ve bitmesinin ardından Çin’in bunu niçin yaptığını daha iyi anlayacağız ama bizler, tıpkı Yolbaşçı bellediğimiz Atsız gibi sesimizi duyurabileceğimiz her mecrada, mecmuada gücümüz yettiğince mücadele edeceğiz komünizmin kızıl yaygarasıyla. İster bilinen klasik hali, ister Çin’le büründüğü yeni hali, isterse üniversitelerde “karşıt görüş” diye geçiştirilen hali olsun; Türkçüler her zaman tetiktedir ve öyle de kalacaktır.

Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır.
Yazarın MİSAK'taki yazıları
- HDP ve Batasuna
- Dünya Sağlık Örgütü ve Çin
- Liberal irtica
- Ermenistan'da Kadife Devrimi ve Paşinyan'ın Son Kozu
- HDP nedir, ne değildir?
- ANTIFA: Terör seni de vurur!
- Selefi Terör: İdlib krizinin tarihçesi
- Çin ve Selefi Terör
- Yeni “Arap Baharı”nın Orta Doğu simülasyonu: Lübnan ve Sedir Devrimi
- Selefi ideoloji Koronavirüs'ü dünyaya nasıl yaydı?
- Kasım Süleymani suikastı ve Orta Doğu dengeleri
- Selefi terör; Zerkavi'den Kasım Süleymani'ye Orta Doğu'nun Orta Çağı
- Selefi terör: IŞİD doğuyor
- Selefi terör: IŞİD’e giden yol