Yükleniyor...
İsrail, 9 Nisan’da ülke genelinde seçimlere gidiyor. Ancak 2016 ABD seçimlerine şüphe düşüren Rusya müdahalesi, benzer bir endişeyi İsrail’de de gündeme getirdi.
İsrail haber alma teşkilatı Şin Bet Güvenlik Servisi şefi Nadav Argaman, yılbaşında basına kapalı bir etkinlikte yaptığı açıklamalar ile önemli bir meseleyi ülke gündemine soktu. İsrail televizyon kanallarından Hadashot’un toplantından aktardığına göre; Argaman “yabancı bir devletin” siber saldıralar yaparak İsrail seçimlerine “müdahale niyetinde” olduğu konusunda uyardı. Toplantıda bu saldırıyı kimin yapacağına konusunda bir isim vermemesine rağmen, kesinlikle bu müdahalenin yapılacağının altını çizmiş ve bu işin arkasında Rusya’nın olduğuna işaret etmişti.
Bu açıklama üzerine sol Meretz Partisi milletvekili Tamar Zandberg ise Rusya başkanı Putin’in “tiran” Netanyahu’nun lehine oy çalamayacağını dile getirerek Rusya’yı hedef göstermiş, Rusya ise böyle bir iddianın gerçek olmadığını kamuoyuna açıklamıştı.
Eski Shin Beth Siber şube eski şefi Erez Kreiner, Argaman’ın ismini vermediği “bir yabancı bir devletin” Rusya, İran, Suriye ve/veya Türkiye olabileceğini söyledi.
Bu dört ülkenin gündeme gelmesinin temel nedeni; bu ülkelerin İsrail ile çok derin çatışmaları olmasıdır. Bunlar içinde en deneyimli ve etkinlik sahası en geniş ülke, “İnternet Araştırmaları Merkezi”, tabir-i caizse “Troll Fabrikası” ile Rusya’dır.
Ancak İsrail siber eski şefi Buky Carmeli, Rusya ve Çin tarafından İsrail sistemini hatırlatarak Rusya’nın bu konuda daha stratejik hareket ederken Çin’in genel bir bilgi toplama politikası izlediğini dile getirmiştir.
Buna ek olarak 2016 ABD seçimlerinde olduğu gibi Ekim 2018’deki yerel seçimlerin ardından Ulusal Siber Direktörlüğü, İsrailli adaylarla yönelik yanlış bilgi ve sahte haber yaymak amacıyla binlerce Facebook hesabının yaratıldığının tespit edildiğini dile getirmişti.
ABD’deki seçimlerin aksine İsrail’de, seçimlerin elektronik ortama dayalı olmadığından, sistemin hacklenmesinden ziyade toplumsal algıya yönelik büyük bir saldırının planlandığı düşünülüyor.
ABD seçimlerine ve kendi vatandaşlarına yönelik müdahaleleriyle Rus troll ve hackerlerinin, önümüzdeki birçok olaydan karşımıza çıkacağını ve buna benzer eylemlerin başka ülkeler tarafından da kaçınılmaz olarak izleneceğini, bu olayla beraber daha net bir şekilde görebilmekteyiz. Demokrasiye ve ülkelerin iç dengelerine yönelik bu büyük tehdit; dün ABD, bugün İsrail, yarın bizi hedef alacaktır.
Özellikle bu tehdit, Türkiye, İsrail gibi ülkeler için daha tehlikelidir. Çünkü İsrail’deki sağ-sol bölünmesine ve İsrail-Filistin çatışmasına yönelik manipülatif eylemler sadece demokrasi için değil, bir ulusun geleceği açısından da büyük tehlike barınmaktadır. İsrail devleti bu tehlikeyi görerek 9 Nisan 2019 yılındaki seçimlere yönelik herhangi bir saldırıya karşı önlem alacaktır.
Ancak Rusya, Çin ve İran bloğundan gelen bu saldırılar, sadece belli dönemlerde yapılan müdahaleler değil; bu ülkelerin dış siyaseti doğrultusunda yapılan müdahalelerdir.
Seküler bir Yahudi ve dindar bir Yahudi arasındaki kutuplaşmayı arttırmak veya azınlıklara dönük kışkırtmalar bütün ulusun felaketine neden olabilecek tehlikelerdir. Çünkü onlar için Hasan Sabbah’ın da dediği gibi: “Hiçbir şey doğru değildir, her şey mubahtır.”
İşte tehlike, tam da burada yatıyor. Siz sade bir vatandaş olarak fikirlerine katılmadığınız bir siyaseti, partiyi veya siyasetçiyi eleştirmek isterken; bir anda kendinizi hiç fark etmeden Rus trollerin elinde bulabilirsiniz. Dahası Türkiye gibi kutuplaşmanın her geçen gün arttığı ülkelerde, seçim dönemlerinde topluma yönelik bu tarz müdahaleler, sadece insanların yanlış yönlendirmekle kalmaz; aynı zamanda toplumda dönülmeyecek yaralara da neden olabilir.
Bu sebeple güvenilir bir basın, güçlü bir demokrasi ve toplumsal güven bu tehlikeye karşı alınacak ilk önlemlerdir. Güvenilir basın, müdahalelere karşı uyanık olunmasını; güçlü bir demokrasi, vatandaşın devlete güven duymasını; toplumsal güven, insanların ne olursa olsun komşusunu sevmesini sağlar. Bunlar da bu tarz müdahalelerin etkisini kaçınılmaz olarak zayıflatacaktır; çünkü bu saldırılar, toplumsal bölünmelerden beslenir.