Yükleniyor...
Ukrayna topraklarında Rusya’nın başlattığı, önce askerî harekât denilen ve sonra açıkça savaşa dönüşen durum; bakalım kentlerdeki gibi tarım alanlarında da büyük tahribata ve üretim yapılamaması gibi korkunç bir senaryoya dönüşecek mi? Öyle olmayacağını ummak isteriz!
Modern tarih boyunca Ukrayna “Avrupa’nın ekmek sepeti” olarak adlandırılmakta olup ülkenin sahip olduğu toplam alanının % 70’inden fazlası tarım arazisidir. Toplam 42 milyon hektardan 32 milyon hektar tahıl ve sebze yetiştiriciliğine uygun ekilebilir araziden oluşmaktadır. Buna ek olarak Ukrayna, dünya rezervlerinin % 30’unu temsil eden “Çernozyom” olarak bilinen önemli miktarda zengin verimli siyah toprağa sahiptir.
Bu avantajlar, Ukrayna’nın su ve ulaşım ağlarına yeterli erişime sahip ılıman bir karasal iklim bölgesine yerleştirdiği elverişli coğrafi konumundan da yararlanmaktadır. Sektör aynı zamanda, Ukrayna’nın yaklaşık 42 milyonluk nüfusunun yaklaşık % 25’inin tarım sektöründe istihdam edildiği, oldukça yetenekli ve büyük bir çalışma havuzunun hizmetlerinden de faydalanmaktadır. [1]
Ukrayna bağımsızlığını elde ettiği 1991 yılından sonra yaklaşık 7 milyon kişiye ülkenin sahip olduğu 42 milyon hektarlık tarım toprağının 32 milyonunu devrederken 10 milyon hektarlık tarım toprağı kamunun elinde kaldı.[2]
Bölgeyi bilen uzman İsmail Küsmenoğlu’nun şifahi olarak aldığım görüş ve bilgileri şöyledir: “Ukrayna’nın tarımsal potansiyeli olarak iklimi, toprak yapısı, topoğrafyası gibi faktörleri ile dünya üretimine katkısını önemli bir gerçektir. Ancak tüm bu potansiyelin gerçek olmasının arkasında muazzam ve köklü bir tarımsal araştırma alt yapısı ve bilgi birikimi vardır. Sovyetler Birliği döneminde Ukrayna tarımsal araştırmaların merkezi olmuştur. Özetle, güçlü ve köklü bir araştırma ve geliştirme yapısı ile üretilen bilgi birikimi, eşsiz derecede verimli topraklar ve uygun iklim şartları ile birleşince Ukrayna’yı Dünya tarımında önemli bir konuma getirmektedir.”
Türk-Ukrayna İşadamları Derneği Başkanı Burak Pehlivan, 13 Haziran 2021 tarihli internet sitesindeki yazısında, Ukrayna’nın tarım arazileri ilgili mevcut sistem ve yeni sistem arayışları ile ilgili aşağıdaki bilgileri vermektedir:
“Ukrayna’da 1 Temmuz 2021’den itibaren toprak reformu yasasının yürürlüğe gireceği beklenmekteydi. Böylece Ukrayna, Venezuela ve Kuzey Kore gibi ülkelerin de aralarında bulunduğu tarım toprağı pazarı olmayan altı ülkenin yer aldığı listeyi terk ederken, bağımsızlığın 30. yılında ilk kez işlevsel bir tarım pazarına sahip olmayı planlıyor.
“2001 yılında kabul edilen moratoryumlaysa tarım arazilerinin alımı satımı yasaklandı. Alım satımı yapılamayan bir mal, bankalara da ipotek gösterilemeyeceği için, çiftçilerin büyük bölümü, küçük toprak sahipleri mülkiyetlerinde olan arazileri işleyecek finansal kaynağa ulaşamadılar. Bu durumdan istifade eden aracılar bu toprakları ilk sahiplerinden kiralarken, üzerlerine kendi kârlarına koyarak daha büyük işletmelere kiraladılar. Neticede on binlerce hatta yüz binlerce hektarlık tarım topraklarına sahip büyük tekeller oluştu. Bir kısmı borsaya da açık olan bu şirketler, kurumsallaşmanın gücüyle küçük çiftlik sahiplerinin aksine, finansa erişim olanaklarına sahiptiler. Uzun vadeli sözleşmelerle, görece düşük bedellerle kiraladıkları bu toprakları tarım piyasası olsa çok büyük meblağlarla satın almak zorunda kalacak bu büyük yatırımcılar ve işletmeciler zamanla tarım reformu yapılmasının karşısındaki en büyük lobi grupları haline geldiler. Kamu kurum ve kuruluşlarının nasıl yıllar içerisinde çok düşük bedellerle birilerinin eline geçtiğini gören halkın devlete karşı güvensizliğine bağlı olarak oluşan ‘Elimizde bir tek değerli tarım topraklarımız kaldı, eğer bu toprakların satışına izin verilirse büyük sermaye, düşük maliyetli finansman imkânına sahip uluslararası tröstler bu ülkenin son kaynaklarını da elimizden alır.’ düşüncesini bu büyük tarım işletmeleri suistimal ettiler. Böylece moratoryumun kaldırılması süreci bile 20 yıl sürerken, toplumdaki güvensizliğin de etkisiyle oldukça muhafazakâr diyebileceğimiz bir tarım reformu yasası Ukrayna Yüksek Meclis’inden geçti.
“Mart 2020’de kabul edilen yasaya göre 1 Temmuz 2021’den itibaren yalnızca Ukrayna vatandaşları 100 hektara kadar tarım arazilerini alıp satabilecekken, bu rakam 2024 yılının 1 Ocağından itibaren 10 bin hektara çıkacak, bu tarihten sonra gerçek kişiler dışında, sahipleri Ukraynalı olan şirketler de alım satım yapabilecek. Yabancıların ve yabancı şirketlerin bu hakka sahip olmasına izin verilmesiyse yapılacak bir referandumla halka sorulacak ve sonucun olumlu olması durumunda 1 Ocak 2024’ten önce olmamak üzere, yabancılar veya yabancıların sahip oldukları şirketler de Ukrayna’da tarım arazilerini satın alabilecekler. Ancak ülkenin ilk kez işleyen bir tarım pazarıyla tanışması, sektörde başlayan değişim ve dönüşümün olumlu etkilerinin halk tarafından süreç içinde anlaşılması, reformun daha geniş bir biçimde gerçekleşmesini ve muhtemelen yabancıların da Ukrayna’da tarım toprağı satın alabilmesinin belki de yeni çıkacak bir yasayla referanduma bile gerek kalmadan sağlayacaktır.” [2]
Toprağın bulunduğu bölge, toprak yapısı, sulama imkânı gibi kriterlere bağı olarak kiralama fiyatları çok farklılık göstermektedir. Güneyde yani yağışın çok az olduğu bölgede daha ucuzken, kuzeyde yani yağışın çok olduğu bölgede daha yüksektir.[3]
Pehlivan’ın yukarıda bahsedilen yazısında bu başlıkla ilgili görüş ve önerileri dikkate değer ölçüde görülmelidir:
“Toprak reformu sonrasında artık 100 hektarın altında tarımsal üretim yapacak binlerce yeni işletme Türkiye’deki ihracatçılarımız için yeni fırsatlar sunacak. Üstelik bu firmalara kamu bankalarının daha önce olmayan finansman imkânlarını sunabilmesi için Ukrayna hükümetinin yaptığı çalışmalar, tarım mekanizasyonu üreticilerimizin yanı sıra, tohumculuk, ilaç, gübre gibi alanlarda da kapsamlı ihracat fırsatlarını beraberinde getirecek. Bugün zaten Avrupa Birliği’nin 3. büyük organik ürün ihracatçısı olan Ukrayna’da mikro işletmelerle organik tarıma ilginin daha da artması, bu işletmelerin ihtiyaçlarını karşılama noktasında da ayrı bir fırsat olarak karşımıza çıkacaktır.” [2]
T.C. Kiev Büyükelçiliği Ticaret Müşavirliği’nin Aralık 2016 Tarihli “Ukrayna Tarım ve Hayvancılık Sektörü Raporu”nda yer alan aşağıdaki değerlendirmeler, mevcut zamanda ve gelecekte de Türk yatırımcıları ve KİT’ler için önemli stratejiler sunmaktadır:
“Ukrayna’daki tarım alanlarının % 60’ı küçük, % 40’ı ise büyük işletmeler tarafından kullanılmasına karşın, büyük işletmelerin teknolojik avantajları nedeniyle, ülke üretiminin % 40’nı küçük işletmeler, % 60’nı ise büyük işletmeler gerçekleştirmektedir.
“Başta Avrupa Birliğine üye ülkeler olmak üzere, Suudi Arabistan, Çin gibi çok sayıda ülke, Ukrayna’da, tarım arazilerini kiralama, hayvancılık, gıda maddeleri üretimi, tarım ürünlerine ilişkin liman hizmetleri gibi birçok alanda faaliyet göstermekte olup, ülkemizden az sayıda firma söz konusu alanlarda yer almaktadır. Bu itibarla, Türk ve yabancı yatırımcılar için aynı risk ve fırsatları bir arada barındıran Ukrayna’da, tarım ve hayvancılık sektöründe bugünlerde yerimizi almadığımız takdirde, önümüzdeki dönemlerde faaliyet göstermek için ülkede boş alan bulmak imkânsız hâle gelecektir.
“Hâlen ülkede başta Avrupa Birliğine üye ülkeler olmak üzere, Çin, Suudi Arabistan gibi birçok ülke tarım alanlarının kiralanması, hayvancılık, gıda ürünlerinin üretimi gibi alanlarda faaliyet göstermektedir. Ayrıca Çin 2012 yılında Ukrayna’ya vermiş olduğu 3 milyar ABD doları tutarındaki kredi karşılığında 15 yıl süreyle, Ukrayna’daki Devlet Tarım İşletmeleri tarafından üretilen 5 milyon ton ürünü satın alma hakkını elde etmiştir. Ancak, Çin bugüne kadar söz konusu miktarın alımını gerçekleştirememiş olup, bu miktarı başka ülkelere pazarlamaya çalışmaktadır.
“Ukrayna’da hâlen birçok ülkeden çok sayıdaki firma tarım ve hayvancılık sektörlerinde faaliyet göstermektedirler. Maalesef ülkemizden az sayıda firma kiraladıkları tarım alanlarında üretim yapmakta ve ayrıca bitkisel yağ üretmektedirler. Ülkenin avantaj ve dezavantajları yukarıda belirtilmeye çalışılmış olup, bu çerçevede firmalarımızın Ukrayna’da söz konusu sektörlerde faaliyet göstermelerinin faydalı olacağı düşünülmektedir.” [3]
Tarım arazilerinin satışının henüz mümkün olmaması, tarımsal üretimde yatırım yapılmasını ve verimliliğin arttırılmasını engelleyici bir unsur olarak ortaya çıkmaktadır.
Türk-Ukrayna İşadamları Derneği Başkanı Burak Pehlivan Ukrayna’nın tarımsal ticaret potansiyelini değerlendirdiği yazısında, ülkemiz açısından önemli potansiyel pazar olabileceğini vurguladı:
“Ukrayna’nın geçtiğimiz yıldaki rekor 22,4 milyar $’lık ihracatında ilk üç kaleme baktığımızda 5,3 milyar $ ile Ayçiçek yağını, 4,9 milyar $ ile mısırı ve 3,6 milyar $ ile buğdayı görüyoruz. Toplam tarım ihracatında bu üç kalemin payı %60’ı geçerken, ülkenin sebze ve meyve ihracatıysa yalnızca 339 milyon $. Hâlbuki tarım toprağı sahipliğinde hem nicelik hem de nitelik olarak Ukrayna’nın çok gerisinde olan Polonya yıllık 2,6 milyar $’lık sebze ve meyve ihracatıyla Ukrayna’nın bu alanda 8 katı kadar ihracat yapıyor. Yine Ukrayna’nın tarım ihracatında işlenmiş ürünlerin tutarı yalnızca 3,1 milyar $. Koronavirüs sonrası oluşan şartlar, Dünya’da yerinde üretime ve gıdada tedarik güvenliğine verilen önemi dramatik bir biçimde artırırken, Avrupa Birliğinin 4 ülkesiyle sınırdaş olan ve bugün bile Birliğin Amerika ve Brezilya’dan sonra 3. büyük tarımsal ürün tedarikçisi olan, AB’nin son birkaç yıl zarfında toplam tarımsal ürün ithalatındaki artışın yarıdan fazlasını gerçekleştiren Ukrayna’nın nasıl bir üretim merkezine dönüşebileceğini de tahmin etmek zor değil. Bahsettiğimiz sektörlerde Ukrayna, hem ihracat hem de yatırım için ülkemizin en önde gelen pazarlarından biri hâline gelecektir.
“Görüldüğü gibi tarım toprağı reformu, bağlantılı sektörlerdeki yatırım ve çalışmaları da olumlu etkileyerek firmalarımız ve girişimcilerimiz için Ukrayna’da yeni iş ve yatırım imkânları doğururken, mal ve hizmet ihracatçılarımız için de ülkede birçok yeni fırsatın önünü açacak. Türkiye ve Ukrayna arasında Serbest Ticaret Antlaşmasıyla, önümüzdeki 5 yıl zarfında ikili ticaret hacminin iki katına çıkarak 10 milyar $’lara ulaşması gerçekçi bir tahmin, realist bir yaklaşım olacaktır. Ukrayna, özellikle tarımda ihracat potansiyelimizi yeterince kullanamadığımız ülkelerin başında gelirken, Türk tarım yatırımları için de uygun bir pazar. Ukrayna’da toprak reformu, ihracatçımız ve yatırımcılarımız için neden bir katalizör görevi görmesin? Önümüzdeki yıllarda Türkiye Ukrayna ekonomik ilişkilerinin yükselen yıldızı tarım sektörü olacaktır.” [2]
Ukrayna’da tarım sektörü zamanla rekabetçi hâle gelmiş olup, tarım sektöründe faaliyet gösteren firmalar daha verimli üretim modellerine geçiş için çalışmalarını sürdürmektedir. Tarım sektörü, son yıllarda Ukrayna ekonomisinin en önemli ve istikrarlı sektörü olarak kendisini göstermektedir. Banka kredileri için toprağını ipotek olarak gösteremeyen küçük çiftçi, gübre, tohum, makine ekipman gibi ihtiyaçlarını karşılamak için banka kredilerinden mahsur kalarak, toprağını aracılara kiralamışlardır. Aracılarda daha yüksek bedellerle büyük işletmelere bu haklarını devrederek, toprağın sahibinden çok daha fazla gelir elde etmektedirler. Sözleşme sürelerinin sınırlı olması ve ülkedeki belirsizliklerden dolayı yerli ve yabancı sermayenin tarım sektörüne yatırımları gerçek potansiyelin altında kalmıştır. Bankacılık sektöründe tarım kredileri yeterince gelişemezken, toplam kredilerin tamamına yakını orta ve büyük işletmeler tarafından kullanılmaktadır. Ukrayna yabancı sermaye çekmek, tarımda dünyada rekabetçi bir ülke olmak ve bugün için yıllık 70 milyon ton olan tahıl üretiminin 10 yıl içerisinde bir buçuk katına çıkarılması imkân dâhilindedir. Bu durumda, moratoryumun kaldırılması ve tarım reformunun ülkenin ihtiyaçları doğrultusunda gerçekleştirilmesi Ukrayna dış ticareti için önem arz etmektedir.
Ukrayna için bir başka büyük büyüme fırsatı, ülkenin bozulmamış toprağının organik gıdaların büyük bir üreticisi olmasına izin verdiği organik tarım alanında yatmaktadır. Yüz binlerce dönüm zaten organik tarıma ayrılmıştır ve zamanla Ukrayna, bu tür organik maddelere yönelik artan talebi karşılamak için Batı Avrupa’ya büyük bir ihracatçı olmayı beklemektedir.
Sektörde var olan yabancı yatırım açığı Ukrayna Yatırım Ajansı tahminlerine göre 1,8 milyar dolardır.
Ukrayna’nın tarım çiftliği arazisindeki rekabet avantajları geniş ve iyi bilinmesi ile birlikte Ukrayna ülke çapında bulunan büyük tesislerle yerli tarımsal teknoloji üretimi ile de bilinmektedir.
Tarım endüstrisinde önde gelen şehirler şöyledir: Kharkiv (insansız hareket etme kapasitesine sahip biçerdöverler, çeşitli traktör modelleri ve motorları), Odesa (traktör pulluklar), Kropyvnytskiy (ekim makineleri), Dnipro ve Ternopil (pancar hasat makineleri), Kherson (mısır hasat makineleri), Berdiansk (orak makineleri), Lviv (tarım makineleri).
Söz konusu gelişmelere rağmen, ülkede iç pazar henüz doygunluğa ulaşmamış olduğundan yabancı yatırımcılar için önemli fırsatları beraberinde getirmektedir. Buna ek olarak, zirai teknolojiye yönelik bastırılan talep sayesinde, bu değer zinciri hâlâ başlangıç noktasında olmasına rağmen yüksek kazançlı büyüme potansiyeli nedeniyle, Ukrayna’nın tarım sektörünün mevcut yatırımı konusunda fırsatlar sunmaktadır. [4]
Diğer yandan, ülkenin ihtiyaç duyduğu yapısal reformların henüz gerçekleşmemesinin yanı sıra, toprakların kiralık olması, yerli ve yabancı yatırımcılar için çok uzun süredir güven vermeyen en önemli konu olma özelliğini sürdürmektedir. Bu durum yatırımcılar tarafından gerekli teknolojik ve altyapı yatırımlarının gerçekleşmesini engellemektedir.[5]
Ukrayna, geniş ve verimli tarım arazileri ile önemli bir tarım ülkesi olmakla birlikte henüz sektörde istenilen yatırımları gerçekleştirememesi nedeniyle mevcut potansiyelini gösterememektedir.
1992 Arazi Kanunu sadece Ukrayna vatandaşlarının ikamet veya tarımsal kullanımlar için arazi maliki olabileceklerini hüküm altına almıştır. Ülkede ister Ukraynalı olsun, ister yabancı olsun, tüzel kişilerin (Ukraynalı tarımsal işletmeler dışında) arazi sahibi olmalarına izin verilmemektedir. Yabancıların arazi mülkiyeti edinimi yasaklanmış ve sadece yabancıların araziyi kiralayabilme hakları bulunmaktadır. [6]
Cumhurbaşkanı Vladimir Zelenskiy, Ukrayna topraklarında yapılacak bir referandumla yabancılara tarım arazisi satışı konusunu gündeme getireceğini söylemişti.
Donbas, Luhansk’tan Donetsk’e kadar küçük tarım alanlarını içeren bir sanayi bölgesidir.
Amerika Birleşik Devletleri’nden sonra Dünya’nın en büyük 2. tahıl ihracatçısı ve Dünya’nın en büyük ayçiçek yağı ihracatçısı olan, buğday, mısır, arpa, yulaf gibi ürünlerde Dünya’da ilk 5 ihracatçı ülke arasında yer alan ve yalnızca 2020 yılında 22,4 milyar dolarlık tarımsal ürün ve gıda ihracatı yapan Ukrayna’da tarımda kartların yeniden karılma süreci başlarken, Türkiye’deki ihracatçılarımız, tarım sektöründeki oyuncularımız ve girişimcilerimiz için de önümüzdeki yıllarda tarihte hiç olmadığı kadar önemli fırsatlar sunabilecektir.
Türkiye’de bağ bostan, bahçecilik, seracılık gibi alanlarda sahip olunan derin bilgi birikimin, oluşan teknik bilgi ve yıllar içerisinde güçlenen sermayenin, Ukrayna’da çok daha yüksek değerlere dönüşmesi, Türk ve Ukrayna firmaları arasında işbirliklerinin artması ve yine Türk firmalarımızın, Avrupalılar, Araplar ve Çinliler gibi Ukrayna’da tarımsal üretime daha çok yatırım yapması iki ülke arasında kazan-kazan yaklaşımına güzel bir örnek olacaktır. [2]
Ukrayna’nın mevcut tarımsal üretiminin en büyük kısmı buğday, mısır, arpa, ayçiçeği, şeker pancarı, tütün, baklagiller, meyve ve sebzeler dâhil olmak üzere çeşitli tahıl ve yem bitkilerinden oluşmaktadır.
Ukrayna, başta buğday olmak üzere büyük bir tahıl ürünü üreticisi olarak dünya liderliğini sürdürmektedir. Yıllık tahıl mahsulünün tamamı 90-100 milyon tona kadar çıkabilmekle birlikte iç pazar için gerekli olan 40-50 milyon tonun ayrılarak yıllık bazda ihracat için yaklaşık 50-60 milyon ton bırakılmakta olduğu rakamlara yansımaktadır. Ukrayna şu an dünya tahıl ihracat pazarında üçüncü sırada yer almaktadır. Sektör uzmanları tarafından 2020’lerin ortasında Ukrayna’nın ABD ve Brezilya’nın ardından dünya çapında gıda üretiminde 3. numara olacağını tahmin edilmektedir. (5)
Türkiye; Ukrayna ve Rusya’dan önemli miktarda buğday, arpa, ayçiçeği, soya, mısır ve ham yağ (ayçiçeği yağı) ithal etmektedir. Bu ülkelere mesafe olarak yakınlık ve ürün fiyatlarının düşüklüğü ülkemiz açısından bir avantaj olmaktadır.
Bu ülkeler arasında savaş durumu, yukarıdaki ürünlerde arz noksanlığına neden olacak, Dünya piyasalarını, dolayısıyla Türkiye’yi olumsuz etkileyecektir. Ülkemizin bu ürünleri temini zorlaşacak, ithalat faturamız kabaracaktır.
Rusya ve Ukrayna’nın 2020 yılında ithalatımızdaki payları; Buğdayda %78, Arpada %34, Ayçiçeğinde %69,7 ve Soyada %25,9 dur.
Rusya’dan en çok ithal edilen ürünler arasında küspe de ilk sıralardadır. Rusya son yıllarda ayçiçeği çekirdeği yanında yağını ve küspesini ihraç etmektedir.
Türkiye, ithal ettiği buğdayın önemli bir bölümünü işleyerek un ihracatında değerlendiriyor. Ambargo nedeniyle buğday ithalatı yapılamaması veya buğday fiyatının artması un ihracatımızı olumsuz etkileyebilir. Arpa, mısır gibi ürünlerin ithalatında sorun yaşanması yem sektörünü ve hayvancılığı olumsuz etkileyebilir. Ayçiçeği ithalatında sıkıntı yaşanması yağ fiyatlarının artmasına neden olabilir.
Türkiye, Rusya ve Ukrayna’dan buğday, arpa, mısır, ayçiçeği, yem sanayinde kullanılan kepek, küspe gibi birçok ürünü ithal etmektedir. Yem hammaddeleri ve tahılların ithalatı konusunda bu iki ülkeye bağımlılığımız vardır.
Rusya’nın Ukrayna’ya askeri müdahalesi Türkiye’de ayçiçeği, buğday ve arpa ürünlerine ulaşımda sıkıntı yaratabilecektir. Savaşın devam etmesi durumunda tahıl fiyatları başta olmak üzere gıda fiyatlarındaki artış da devam edecektir. Bu durumdan özellikle tarımsal üretimi yetersiz olan ülkeler etkilenecektir.
Başta Rusya ve Ukrayna olmak üzere Karadeniz havzasında bulunan ülkelerin, dünya hububat ticaretinde önemli konumda bulunduğu, ülkemize sağladığı lojistik avantaj nedeniyle de bu bölge ile olan ticaret hacminin günden güne artış gösterdiği ifade edilmiştir.
Rusya ve Ukrayna Türkiye’nin sadece ithalatında değil, ihracatında da çok büyük önem arz ederler. Bu ülkeler domates ve narenciye başta olmak üzere Türkiye’nin ihracatta en önemli pazarlarıdır. [7]
Anadolu Ajansı’nın haberinde belirtildiği gibi; Türkiye ile Ukrayna arasında müzakereleri Aralık 2011’de başlatılan ve 27 Ocak 2022’de Ankara’da gerçekleştirilen görüşmeler sonucu tamamlanan Serbest Ticaret Anlaşması, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 3 Şubat’ta bu ülkeye gerçekleştirdiği ziyaret sırasında imzalandı. İki ülke arasındaki STA, mevcut hâliyle temelde mal ve hizmet ticaretiyle bağlantılı konuları kapsıyor. STA kapsamında, Ukrayna tarafından uygulanan gümrük vergilerinin bir kısmı anlaşmanın yürürlüğe girişiyle, diğer önemli bölümü de geçiş dönemi sonunda ortadan kalkmış olacak.
Ayrıca, Türkiye’de, Ukrayna menşeli tarım ve sanayi ürünlerinin önemli bir bölümünde büyük ölçüde serbestleşme sağlandı.
İmzalanan STA’nın yürürlüğe girmesiyle Türk ihracatçılara Ukrayna pazarında AB ihracatçılarıyla benzer koşullarda rekabet imkânı tanınacak. [8]
Birkaç gün önce Dışişleri Bakanımız Sayın Çavuşoğlu’nun Rusya resmî ziyaretini fırsat görerek; Başkan Putin, Sayın Çavuşoğlu ve Tarım Bakanı Sayın Kirişçi’nin Twitter hesaplarına: “Ukrayna’da bahar ekim, bakım ve hasat işlerinin yapılabilmesine imkân vermek için tarım alanlarına koridor açılması ve Ukrayna çiftçisi ile mümkün olması hâlinde Türk girişimcileri, diğer ülke girişimcilerinin Ukrayna’da tarımsal faaliyet gösterebilmeleri” şeklinde mesajımı paylaştım. Dilerim ve umarım ki; ya savaş kısa zamanda sona ersin veya tarlada üretime ateşkes gelsin…
KAYNAKLAR: