Yükleniyor...
Türkiye’nin gündemi her biri kasırga şiddetinde konularla meşgul. Hem birer birer devasa meseleler hem hepsi de birbiriyle ilişkili. ABD seyahatinde olanları daha tam olarak konuşamadan, Rusya’da Putin’le yapılacak görüşme, Suriye meselesi, İdlib’de yaşananlar… Tamamı da bizim açımızdan çok zor problemler. Hani matematiği zayıf olan çocuğa sorulan trigonometri sorusu gibi… Peki, bütün bunların sebebi ne denecek olursa, cevabı geçmişte. Bugün dünün sonucu çünkü…
Cumhurbaşkanı ABD seyahatinde aradığını bulamamış olmalı ki basın toplantısında, “19 yıllık yöneticilik hayatımda (başbakanlık ve cumhurbaşkanlığı) Amerika ile münasebetlerimde geldiğimiz nokta maalesef iyi bir nokta değil. Ben oğul Bush ile iyi çalıştım, Sayın Obama ile iyi çalıştım, Sayın Trump ile iyi çalıştım ama Sayın Biden ile iyi başladık diyemem.” cümlelerini kurdu.
Bu ifadelerdeki iyi çalışanın Başbakan ve sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan olduğu doğru ama bu 19 yılın Türkiye ve Türk Milleti için hiç de iyi olmadığı da doğru. Ama bütün bunlar bir projenin uygulaması aynı zamanda. Yaşananların çıkılamaz sonuçları doğuracağını yazmaktan kalemlerin mürekkebi bitti, konuşmaktan ağızlar kurudu. Bir arpa boyu yol alamadık diyebilsek o bile iyi ama fersah fersah geriye düşmüş bir durumdayız.
Benzer üslup Amerikan CBS televizyonuna verilen röportajda da var. F-35’ler meselesinde, “Benim bu 5 tane uçağım neden verilmiyor. Bu parayı ben ödedim.” veya S 400 alımıyla ilgili olarak, “Siz bana Patriot vermeyeceksiniz ve savunma noktasında benim başka bir ülkeden alacağım herhangi bir savunma sistemine müdahale edemezsiniz.” Vermeyen “siz” almayan “ben”. Bu bir yönetim anlayışını yansıtıyor. Sonucunu da yine Cumhurbaşkanı söyledi, “(ABD ile) iki NATO ülkesi olarak şu andaki gidiş pek hayra alamet değil.”
Cumhurbaşkanı’nı iyi ama Türk Milletinin hiç de iyi olmadığı geçmişe hep bakıldı ama yeniden bakalım. Çünkü olaylar hep tekrar ediyor. Aynı suda iki defa yıkanılmaz deniyor ama israf haram olduğu için olsa gerek biz mütemadiyen aynı suyla yıkanıyoruz.
Bush dönemi (2003 – 2008):
Obama dönemi (2008 – 2016):
Aslında Obama ve 1. Biden Dönemi demek de doğru. Çünkü Bugünkü ABD Başkanı Joe Biden 8 yıl boyunca başkan yardımcısıydı.
Trump dönemi (2016 – 2020)
Türkiye’ye karşı davranışlar hız kesmeden devam ediyor.
14 Haziran’da Brüksel’deki Erdoğan Biden görüşmesinden, Kabil havaalanı işletmesinin Türkiye tarafından yapılması çıktı. Cumhurbaşkanı başta istekli görünmekle birlikte gerek uluslararası hukuk gerekse ABD’nin çekilmesinden sonra yönetime el koyan Taliban istemedi.
BM toplantısı için ABD’ye gidildi. Biden’le randevu talebinin olduğu ve reddedildiğini Cumhurbaşkanı verdiği röportajda açıkladı. 2016’da da BM toplantısı için ABD’ye gidildiğinde, programda olmayan Erdoğan Obama görüşmesi, Biden’le yapılan toplantı sonrasında gerçekleşmişti. Biden Erdoğan görüşmesi ortaya Fırat’ın doğusunda bir devlet yapılanması çıkarmıştı. Fakat bu sefer Biden’le görüşülemeden dönüldü. Sonuç girişteki cümlede: “(Daha öncesi iyiydi ama) Sayın Biden ile iyi başladık diyemem.”
İyi olunan dönemlerde Ortadoğu’da BOP (Büyük Ortadoğu Projesi) bütün hızıyla devam ediyordu. Başbakan Erdoğan projede eşbaşkan olduğunu övünerek açıklamıştı. Erdoğan’ın hedefiyle BOP’un hedefi çok farklı değildi. Uygulanan ülkelerde iç kargaşa yaşandı ve egemenlik yapıları değişti. Biz de çok büyük badireler atlattık ama Türk Milletinin ve Türkiye Cumhuriyeti’nin sağlam yapısı daha fazlasına izin vermedi. Ancak çok zor bir dönemden geçtiğimiz de bir gerçek.
Bütün yaşananların detayları, analizleri ve daha fazlası yeni çıkan Türkiye’nin Rotası kitabımda var. Gelişmeler menzil yolculuğunun devam ettiğini gösteriyor. Türkiye ABD, AB ve Rusya arasına sıkıştırılmış bir hâlde. Bu cendereden bir an önce çıkmak gerekiyor. Yönetim değişikliği, diplomasiye hareket alanı açarak, geçmişten biriken bagajlardan kurtulma kolaylığını getirecektir. Aksi takdirde gitgide ağırlaşan yükü taşımak da 20 yılın sonundaki dağılmışlığı toparlamak da çok ama çok zor olacak.
1 Yorum