Yükleniyor...
Ankara’da, Türkiye’nin her yerinden gelen birçok partiden siyasetçi, akademi çevrelerinden önemli isimler, sivil toplum yöneticileri, kanaat önderleri iftarda bir araya geldi.
Söz konusu iftarda, ortaya koyacağı fikir ve teklifler siyasî ve sosyal hayatımıza yeni bir nefes getirecek bir topluluğun, Millî Egemenlik Platformu’nun kuruluşu açıklandı.
Millî Egemenlik Platformu’nun kuruluşunun açıklandığı yemeğin hoş geldiniz konuşmasını yapan Yusuf Özkan; Namık Kemal, Yusuf Akçura, Ziya Gökalp ve Atatürk çizgisinden bahsetti.
Tarihe not düşmek amacıyla konuşmayı alıntılıyoruz:
“Ahmet Hamdi Tanpınar “Hayat Karşısında Münevver” adlı makalesinde Büyük vatan şairi Namık Kemal için şu cümleleri kurar:
Hayat, şüphesiz, bütün cemiyetindir. Fakat mesuliyetleri de bütün cemiyetindir. Yükünü kaderin ve tesadüfün ayırdığı paya göre hep beraber taşırız. Fakat tarih karşısında hesabını münevver verir. Namık Kemal ve Ziya Paşa nesli işte bu mesuliyet duygusunun şuurunu ilk defa bize getirmişlerdir … Otuz yaşındaki Namık Kemal’i devrin bir mihrakı yapan sırrı bu ocakta parlayan ateşte aramalıdır.” der.
Namık Kemal’in ortaya yeniden çıkardığı ateş esareti hürriyete, işgali istiklale döndüren Türk’ün ruhunu beslemiştir. Bu ruh da döneminde görevini en üst düzeyde yerine getirmiş, dünya tarihinde hâlâ aşılamayan Türkiye Cumhuriyeti destanını yazmıştır.
Bu destan yazılırken Türk Milletinin dâhi evladı, büyük kumandan ve devlet adamı Mustafa Kemal Paşa Arıburnu Anafartalar komutanlığına atandığında: “Mesuliyet yükü her şeyden, ölümden de ağırdır” der. Bu sözü önce sorumluluk sonra ölüm olarak anlamak gerekir.
21’inci yüzyılda yaşayan bizler de içinde bulunduğumuz şartlarda, hiç unutmadığımız sorumluluğumuzu yerine getirmek üzere harekete geçtik.
Namık Kemal’in parlattığı, Yusuf Akçura ve Ziya Gökalp’ın harladığı, Atatürk ve arkadaşlarının Türk vatanına yaydığı, ama bugün eski gücünü kaybetmeye doğru yönelen ocağa yakıt olmaya talip olduk.
O büyük vatan şairinin dizeleriyle:
“Merkez-i hâke atsalar da bizi / Küre-i arzı patlatır çıkarız.” diye düşündük.
Amasya’dan gelen “Milletin istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır. Milletin hâl ve vaziyetini göz önünde tutmak ve haklarının sesini cihana işittirmek için her türlü tesir ve denetimden uzak bir millî heyetin varlığı elzemdir” emriyle harekete geçtik,
Yola çıkarken, kişisel hedef ve arzularını milletin ihtiyaçları tamamlanana kadar erteleyecek Vatanın ihtiyat akçeleri ya da redif güçlerine Namık Kemal’in Murabba’sından seslendik.
Dedik ki:
‘Memleket bitdi, yine bitmedi hâlâ sen, ben. / Bize bu hâl ile bizden büyük olmaz düşmen
Dest-i a’dâdayız; Allah içün, ey ehl-i vatan! / Yetişir terk edelim gayri hevâ vü hevesi…’
Bu salonda bulunan ve ihtiyat güçlerinin küçük bir kısmı olan sizler sesimize ses verdiniz / çağrımıza uyarak geldiniz. Hepinize teşekkür ediyor, hoş geldiniz diyor, saygı ve muhabbetlerimizi sunuyorum.”
Türk milliyetçiliğinin mümtaz ve varlığıyla onur duyduğumuz şahsiyetlerinden, yazarımız Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun kürsüye gelerek yaptığı tarihî konuşmasında şunları söyledi:
“Cumhuriyet’in kurucularının da hemen ondan önceki Meşrutiyet Türkçülerinin de en çok etkilendiği isim, Namık Kemal’dir. Hepsi Namık Kemal’in verdiği coşkuyla yetişmiş insanlardır. Ziya Gökalpler, Ömer Seyfettinler, Mustafa Kemaller Namık Kemal’in verdiği ruhla yetişmiş insanlardır. Ve zannediyorum o ruh burada da şu anda bizim aramızda dolaşmaktadır.”
“Türk milliyetçiliği sadece siyasî bir hareket değildir. Türk milliyetçileri belki iyi teşkilatlanamadıkları, siyasette iyi temsil edilmedikleri için dağılmışlar, farklı partilere oy vermişlerdir. Hiçbir zararı yok. Türk milliyetçileri vardır ve var olmaya devam edeceklerdir. Yakın zamanda da Türkiye’nin kaderini onlar belirleyecektir.”
“Bazı kusurlarımızdan vazgeçmemiz gerekiyor. Onlardan biri, birbirimizi çekememezliktir. Üç kişi bir araya gelince dördüncü aleyhinde konuşmaya başlanır. Bu Türk milliyetçilerinin ve ülkücülerin benim en çok tenkit ettiğim durumlarından biridir. Böyle yapmayacağız arkadaşlar. Birbirimizi sevecek, sevmeye devam edeceğiz. Burada olduğu gibi birlik ruhu içinde çalışacağız. Bir kere şunu düşüneceğiz: Hiçbir insan kusursuz olamaz. Dolayısıyla üçüncü dördüncü arkadaşımızın da elbette kusurları olacaktır. İkinci olarak, belki benim düşüncem doğru değil de arkadaşımın düşüncesi benden daha doğrudur, diyeceğiz. Böyle yaparsak birbirimizin aleyhinde olmayız.”
“Türk milliyetçilerine makam ve mevki hırsı yakışmaz. Para hırsı da hiçbir ihtiras da yakışmaz.”
Ahmet Bican Ercilasun devamında platformun bildirisini okudu:
1 Yorum