Ülke, tarihine ve kurucularına hakaret ederek yönetilmez!

Türkiye Cumhuriyeti, binlerce yıllık Türk dil ve kültürüne dayanan köklü bir devlettir. Türk milletinin tarih boyunca şanlı devirleri olduğu kadar, badirelere düştüğü dönemler de olmuştur. Böyle zamanlarda milletin bağrından çıkan evlatları, hem milletimizin talihine hem de dünya tarihine yön vermişlerdir.

Kısaca hatırlatmak gerekirse Mete Han büyük Hun Devletini Asya’ya hâkim kılmış, İlteriş Kağan, milleti esaretten kurtarmış, Alparslan yeni bir yurt göstermiş, II. Kılıçarslan bu yurdu korumuştur. Fatih, Osmanlı’yı bir dünya devleti hâline getirmiş, Atatürk de 469 yıl sonra onun mirasını düşman çizmeleri altında çiğnenmekten kurtarmıştır.

Son günlerde, Ayasofya’daki statü değişikliği bahane edilerek tarihin yüce şahsiyetleri olan Türk Milletinin kahramanları Fatih Sultan Mehmet ve Mustafa Kemal Atatürk’ün, zihinlerde birbirleriyle çarpıştırılmak istendiği görülmektedir. Bu cümleden, Türk Milletinin birliğini temsil eden Sayın Cumhurbaşkanının, isim vermeden ihanet temalı sözler kullanması kamuoyunda hayretle karşılanmıştır. Sayın Cumhurbaşkanının sözlerinden güç bulan Türklük düşmanları ise bu düşmanlıklarını Türklüğe ve Atatürk’e saldırı için fırsat bilmişlerdir. Bu konuda son örnek Diyanet İşleri Başkanının daha önce açıklanmış hutbe metnine yaptığı korsan eklemedir.

Diyanet İşleri Başkanı hatırlamalıdır ki, bu sözleri sarf ettiği yer bir cami kubbesi altıdır. Diyanet İşleri Başkanının burada tekrarlamaktan imtina edeceğimiz sözleri, her şeyden önce, dinimizin ölmüşlerinizi hayırla yâd ediniz düsturuna aykırı düşmektedir. Büyük Atatürk, Türk Milletini bağımsızlık yönünde kenetlemese ve düşmanı yurttan kovmasa Ali Erbaş, şu anda değil Ayasofya’nın minberinde bulunmak, İstanbul’a dahi özgürce giremeyeceğini hatırlamalıdır.

Devlet yönetim kademesinde bulunan veya yönetmeye talip olan siyasiler ve bürokratlar kullandıkları dile dikkat etmelidirler. Hiç kimse milletimizi tarih üzerinden ayrıştırma hakkına sahip değildir.

Diyanet İşleri Başkanı’nı sözlerinden dolayı öncelikle yüce Türk Milletinden özür dilemeye çağırıyoruz. Ayrıca kendisi bu sözlerle sadece cumhuriyetimizin değil, şu anda bulunduğu makamın da kurucusu olan Atatürk’ün şahsına saygısızlık etmiştir. Dolayısıyla hakkında hakaretamiz sözler kullandığı Atatürk’ün kurduğu makamdan da şerefiyle çekilmesi ve istifa etmesi yerinde olacaktır.

MİLLÎ DÜŞÜNCE MERKEZİ