Cumhuriyet Gazetesinin İbrahim Maraş Röportajı

İbrahim Maraş Cumhuriyet gazetesine bir röportaj verdi. Bu röportaj  "Prof. Dr. İbrahim Maraş, Türkiye'deki cemaat gerçeğini ortaya koydu: Tarikatlar holdingleşti" başlığıyla yayımlandı. Maraş, röportajında önemli noktalara dikkat çekti.


Paylaşın:

İbrahim Maraş Cumhuriyet gazetesine bir röportaj verdi. Bu röportaj  “Prof. Dr. İbrahim Maraş, Türkiye’deki cemaat gerçeğini ortaya koydu: Tarikatlar holdingleşti” başlığıyla yayımlandı. Maraş, röportajında önemli noktalara dikkat çekti.

İbrahim Maraş, İlahiyat ve tarikatların bağlantısı ile ilgili olarak, “Mevcut dini yapılar, kendilerini tarikat olarak tanıtıyorlar ama söz ve eylemleri farklı. Kendilerini mezhep gibi, siyasi hareket gibi hatta ilahiyatlara rakip gibi davranıyorlar. Bir yandan açtıkları medreselerde eğitim yaptırıyorlar, diğer taraftan buralarda yetiştirdiklerini, dışarıdan aldıkları diplomalarla hoca olarak üniversitelere girmeye çalışıyorlar. Arapçayı öğretiyorlar, dışarıdan okulları bitirtiyorlar, ilahiyat diplomasını almaları da kolaylaştırılıyor. İşte bu şekilde İlahiyatları ele geçirmeye çalışıyorlar.” dedi.

Bu durumu akılsız İlahiyat projesi olarak adlandıran Maraş, şöyle açıkladı: “İlahiyatları ve toplumsal dini algıyı dönüştürme düşüncesine ben akılsız İlahiyat projesi diyorum. Felsefe, sosyoloji gibi derslerin temizlenerek yerine modern hayattan uzak, kafalarında kurdukları değişime tamamen kapalı olan geçmiş bilgilerin tekrarı olan bir eğitimi savunuyorlar. Tam bir Talibancı zihniyete doğru evrilme düşüncesi bu.”

İlahiyat Fakültelerinin İslami İlimler Fakültesi olarak değiştirilmesinin nedenini de şu sözlerle dile getirdi: “İlahiyat fakültesi idi tümünün ismi. Bunları İslami İlimlere dönüştürelim, denildi. Başta masum gibi geliyor ama yapılmak istenen şu; biz Aristo’dan beri tüm bilimlerle ilgili nesnel, tümel bir anlayış sergileyen alana ilahiyat diyoruz. İlahiyat bu anlamda metafizik demek. Burada bütün sosyal bilimlerin perspektifi verilmeye çalışılıyor. İslami ilimler denilince ise klasik anlamda, şu andaki Arap ülkelerindeki Şeriat Fakültelerinde olduğu gibi teolojik bir eğitim yapıyorsunuz. Hatta Teoloji yani Kelam ilmine bile, kısmen akılcı olduğu için yeterince yer vermiyorsunuz. Aklı dışlayarak ve sadece ayet ve hadisi literal ve zamanüstü yaparak, hatta Arap örfünü dikkate alarak okuyorsunuz. Farabileri, Maturidileri, İbn Sinaları ve Birunileri yetiştiren medrese değil bu. O eski medrese, işte bugünkü İlahiyat Fakülteleri aslında. Osmanlı’nın da kurtulmaya çalıştığı kokuşmuş bir medrese ve din algısını bize dayatıyorlar.”

Medrese tarzı eğitimin yerleşmesi ile ilgili şunları söyledi: “Bu yapılan medreseleştirmedir. Ama Türkiye’de ciddi bir ilahiyat birikimi oluştu. Bu nedenle medrese zihniyetinin bütünüyle hâkim olacağını düşünmüyorum. Ayrıca siyaset bunlara alan açmazsa hiçbir şey yapamazlar.” Ayrıca bu duruma hocaların, İlahiyatlarda yetişenlerin ve halkımızın önemli bir kısmının sağduyusunun direnç göstereceğini söyleyerek  şöyle ekledi: “İnsanlar, ‘sağlıklı bilgi nedir’i ayırt edebiliyorlar artık. Ama yine de ciddi bir kavga olacak. Osmanlı’dan daha büyük bir mektep medrese çatışması olacak.”

Laik devletin tarikatlarla ilgili yapması gerekenleri şöyle açıkladı: “Tevhid-i Tedrisat güvencesine aldığı din eğitimine bu grupların engel olmasına izin vermeyecek. Bunların halkı kene gibi sömürmesinin önüne geçecek. Devlet içinde bunlara yer açmayacak. Söz sahibi etmeyecek. Bunlar vakıfsa vakıf dernekse dernek olacaklar. Şeffaflaşacaklar.”

İmam hatipler üzerinden kamplaşmaya ilişkin şunları dile getirdi: “İmam hatiplere yönelik özel bir kayırmacılık, hatta maddi destek var. Meselâ aynı kampüs içinde iki okuldan imam hatip olanına her türlü yardım yapılıyor. Diğerine yapılmıyor. Bu yardımlar da bazen devlet adına bazen dini gruplar üzerinden yapılıyor. Bunu görenler bu okullardan soğuyor. Ayrıca, bunlar çocuklar arasında da halk arasında da kamplaşmaya yol açacak şeyler.”

İmam hatiplerde ateizm, deizm artması ile ilgili olarak, “Bilimi, neden sonuç ilişkisini göz ardı edip ‘Her şey Allah’tan’ derseniz, çocuk veya genç buna elbette inanmaz. Bu anlayış diğer dinlerde bile arkaik kaldı, bizde aktifleştirilmeye çalışılıyor. Günümüzde Türkiye’ye selefi gruplardan özel bir ilgi var. Eğer biz bu gençlerimize sahip çıkamazsak çocukların iki yolları var. Ya deizm ve ateizme kayacaklar, dine karşı tarafsız kalacaklar, ya da IŞID, el-Kaide gibi radikal dini gruplara veya bunların Türkiye versiyonlarına katılacaklar.” dedi.

Tarikatların radikalleşmesi konusunda ise şunları belirtti: “Türkiye’de, biraz önce bahsettiğimiz, İlahiyatların İslami ilimlere çevrilmesi, Türkiye’den Arap ülkelerine öğrenci gönderilmesi, göçmenler, sığınmacılar vb. sebeplerle önümüzdeki yıllarda karşımıza Taliban tipli anlayışlar ortaya çıkacak. Meselâ kadınların eğitimi konusunda Taliban’ın gerekçelerinin benzerleri son zamanlarda ülkemizde çok sık zikredilir oldu: Karma eğitime karşı çıkılması, kadınların her fakültede okumamaları gerektiği, fakülte müfredatlarının şeriat dışı olması vb. Akılsız İlahiyat projesi dediğim tam da bu işte. Bazı İlahiyatlarda kız erkek sınıfları ayrıldı ve hatta kantinlerin bile ayrılması konuşuldu. Türkiye’de korunması gereken makul bir din anlayışı var. Bunun için de önce İlahiyatları güçlendirmemiz gerek. Şu an basında ilahiyatçıların konuşabileceği bir ortam yok. Televizyonlarda dini tartışma programlarına yönelik gizli bir yasak var. Ama tarikatların her şeyi var ve harıl harıl propaganda yapılıyor.”

Röportajın tamamını okumak için tıklayınız.

Prof. Dr. İbrahim Maraş, Millî Düşünce Merkezi 561. Bilgi Şöleni’nde “Türkiye’de Tasavvuf ve Tarikatlar” başlıklı canlı yayınımızın konuğu olacaktır. M. Esad Kıraç’ın moderatörlüğündeki program, 19 Ocak Çarşamba günü saat 20.00’de Millî Düşünce Merkezi’nin Facebook sayfası ve YouTube kanalından canlı olarak yayımlanacaktır.

 

 

Yazar

MDM

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar