Yükleniyor...
Seçim yakın veya uzak, insanlar değişen eğilimleri merak ediyor. Bu merakı tatmin için en lezzetli soru, “Gelecek Pazar seçim olsa…” diye başlayanı. Geçen yazımda üç ayrı kamuoyu araştırma kurumunun- iki şirket ve bir enstitü- sonuçlarını verdim. Sonuçlardaki ortak noktalardan biri, CHP’nin tekrar ikinci sıraya düşmesiydi.
Elimdeki en ayrıntılı sonuçlar, genç dostlarımın, Toplum Çalışmaları Enstitüsü anketiydi. Video tercih ederseniz o da burada. Partilerin alacakları oyların dökümü şöyleydi:
İlk sütun ham yüzdeleri, ikincisi “kararsızlar dağıtıldıktan sonra” diye meşhur edilen sonucu gösteriyor.
Bu kararsızlar acaba nasıl dağıtılıyor diye hiç merak ettiniz mi? Gerçekte hiçbir şey dağıtılmıyor. İkinci sütunu hesaplarken “oy kullanmayacağım”, “sandığa gitmeyeceğim”, “kararsızım” gibi cevap verenleri yok sayıp geri kalanların yüzdesini hesaplıyorsunuz. Daha doğrusu birinci sütunda ara toplam diye görünen %90,8 var ya; bunun matematikçesi 0,908. Birinci sütundaki bütün sayıları 0,908’e bölüyorsunuz. Yeni yüzdelerin toplamı, mecbur, 100 çıkıyor.
Bu ankette hata payı %2,5 imiş. Dolayısıyla birinci- ikinci bulgusu da kesin değil. Ama şunu söyleyebiliriz; CHP’nin artık birinci parti olduğu iddiası da artık şüpheli, hem de çok şüpheli. Nitekim Metropoll ve Gezici şirketlerinin yakın tarihlerdeki anketleri de aynı sonuca işaret ediyor.
Herkesin şapkasını önüne koyup derin derin düşünme vaktidir.
Ben yine Toplum Çalışmaları’nın anketine döneceğim. Onun bazı soruları diğerlerinde yok. İlginç bir soru, “Kesinlikle oy vermem dediğiniz bir parti var mı?” Bu soruya %73,4 “Evet, var.” cevabını vermiş. Benim, yarı şaka, seçim kanunu teklifime geliyor iş. Teklifim şöyle: “Her seçmenin bir oyu vardır. Seçmen bu oyunu isterse bir parti lehine, isterse bir parti aleyhine kullanabilir.” Beklediğim sonuç da şöyle: Seçimi X partisi eksi %12 ile kazanır. Diğerlerinin eksi puanı daha fazladır. Veya adı sanı duyulmamış bir partiye eksi vermek kimsenin aklına gelmediği için o parti birkaç oyla iktidara gelir.
Biraz ciddi olup gerçeğe dönelim. Kesinlikle oy verilmeyecek partiler şöyle sıralanıyor: DEM (%43,3), AKP (%31,5), CHP (%23,8), MHP (%9,3) … Bu soruda DEM, açık ara birinci! DEM’e kesinlikle oy vermeyecekler, DEM’e oy vereceklerin 8 katı gibi. AKP, CHP ve MHP için oy verenlerle, kesinlikle vermeyecekler birbirine yakın. Acaba bazı partilerle iş birliği yapmak ek oy getirmek yerine oy kaybettirir mi? Bazen iki artı iki, bir buçuk çıkabiliyor. Alo… Sesim geliyor mu?
Ankette Cumhurbaşkanlığı için 4 adaylı ve iki adaylı seçenekler sorulmuş. Dört adaylısı birinci turu, iki adaylısı ikinci turu ifade ediyor diyebiliriz. İki istisna hariç hepsinde Recep Tayyip Erdoğan bir tık ilerde çıkıyor. İstisnalardan biri, iki adaylı Erdoğan- İmamoğlu karşılaşması. İkisi de %43,3 alıyor. Diğer ve daha kuvvetli görünen istisna, Erdoğan’a karşı Mansur Yavaş’ın adaylığı. Bu takdirde dörtlülerde de ikililerde de Yavaş, epey önde çıkıyor. Mesela Yavaş- Erdoğan karşılaştırmasında yüzdeler 49,0 ve 38,8. “Kararsızlar dağıtıldıktan sonra” bu, %55,8 ve %44,2 demek… Mansur Yavaş cumhurbaşkanı oluyor.
Bu gerçekleşir mi? Pek sanmıyorum. Bir kere CHP, Kılıçdaroğlu stratejisini içselleştirmiş görünüyor. 2023’ü tekrarlama ihtimali, Yavaş’ı aday göstermesinden daha güçlü. İkincisi, AKP’nin seçmendeki DEM hissiyatını, CHP ve MHP üzerine yönlendirmekte elinden geleni yapması beklenebilir. Bu partiler de bu yönlenmeyi teşvik edici davranışlarına devam ederler. Bu durumda bilin bakalım kimlerin oyları biraz daha geriler, kimlerinki biraz daha yükselir?
Bu son soruya tahmini cevap olacak verileri de sağ olsunlar, bana yolladılar. Pazar yazımda şu analizleri vereceğim: Partilerin seçmenlerinin dünya görüşüne göre iç dağılımları nasıl? Yani AKP’de, CHP’de, MHP ve diğerlerinde, kendini Milliyetçi, Atatürkçü, Ülkücü, Demokrat, Sosyalist ve benzeri şekilde tarif edenlerin yüzdeleri ne? Bu kırılım galiba başka anketlerde çıkmıyor.