Yükleniyor...
Bildiğiniz gibi 1. Dünya Harbinde İngiliz, Fransız, Rus, İtalyan ve Yunan işgaline maruz kalan Osmanlı Devletinin yönetim kadrosunda bulunanlardan bir bölümü harpten sonra işgal güçleri tarafından Almanya ile işbirliğinde bulundukları gerekçesiyle suçlanmış ve bunlardan Talat Paşa Almanya’dan sığınma talebinde bulunmuş ve Berlin’de yaşamını sürdürmeye başlamıştı. Talat Paşayı takibe alan Ermeni Terör Örgütü Nemesis; Soghomon Teilerian adlı teröristi Talat Paşa’yı katletmekle görevlendirmiş ve Teilerian 15 Mart 1921’de Berlin’de sokak ortasında Talat Paşa’yı başından vurarak katletmiş ve yoldan geçen Almanlar tarafından yakalanarak Alman polisine teslim edilmişti.
Berlin mahkemesinde yürütülen sözde yargılamada katil Teilerian; ailesinin zorunlu göçe maruz kaldığını ve anne ve babasının göç sırasında ateşli silahla öldürüldüğünü, kız kardeşinin ırzına geçildiğini, annesinin geceleri rüyasına girerek ailesinin intikamını Talat Paşa’dan almasını kendisinden istediğini ve Talat Paşayı bu nedenle öldürdüğünü söylemiştir.
Mahkemede olayla hiçbir ilgisi olmayan birçok kişiye ve hatta Manchester’dan getirilen papazlara bile katil lehine tanıklık yaptırılırken Talat Paşa’nın eşine ve Türk ordusunda komutanlık yaptığı için göç sürecini çok iyi bilen General Bronsart von Schellendorf’a tanık listesinde oldukları halde tanıklık yaptırılmamış ve katil Teilerian Alman mahkemesi tarafından beraat ettirilmiştir.
Cinayeti müteakip Teilerian’ın serbest bırakılması, işlenen cinayetlerin karşılıksız kaldığını gören Ermenileri cesaretlendirmiş ve diğer Osmanlı yöneticilerinin de peş peşe katledilmelerine zemin hazırlamıştır. 6 Aralık 1921’de eski sadrazam Sait Halim Paşa Roma’da, 17 Nisan 1922’de siyaset adamı Prof. Bahattin Şakir ve eski Trabzon valisi Cemal Azmi benzer şekilde Berlin’de sokak ortasında vurulmuşlardır. Bu cinayetleri 25 Temmuz 1922’de Cemal Paşanın Tiflis’te katledilmesi izlemiş ve zorunlu göç sırasında Osmanlı yönetiminde görev yapan devlet adamlarının neredeyse tamamı bir yıl içinde ortadan kaldırılmıştır.
Katil Teilerian başta olmak üzere Ermeni teröristlerin cinayetlerinin cezasız kalması ileriki yıllarda Türk diplomatlarına karşı girişilen suikastlar için de esin kaynağı olmuş ve 1973’ten günümüze kadar 31 Türk diplomatı Ermeni teröristler tarafından katledilmiştir. Ermeniler masum insanları alçakça katletmekle de yetinmemiş ve katillerin heykellerini de dikmeye başlamıştır. Bu kapsamda Soghomon Teilerian başta olmak üzere birçok Ermeni teröristin Ermenistan’da ve çeşitli ülkelerde heykelleri dikilmiş ve son olarak Ermenistan’da Talat Paşa’nın kesik başını katil Teilerian’ın ayakları altında gösteren heykeli yapılmıştır.
Diğer yandan Talat Paşa cinayetinden 95 yıl sonra San Francisco’da Almanya’nın Süddeutsche Zeitung gazetesine açıklama yapan Soghomon Teilerian’ın oğlu babasının bir katil ve yalancı olduğunu, babasının mahkemede verdiği ifadesinin gerçekleri yansıtmadığını, babasının hiç kız kardeşi olmadığını, zorunlu göçe de tabi tutulmadığını, daha savaş çıkmadan önce para kazanmak için Sırbistan’a, oradan da Rusya’ya gittiğini, dolayısıyla Soghomon Teilerian’ın annesinin ve babasının zorunlu göç sırasında katledildiğine ilişkin ifadenin de yalan olduğunu açıklamıştır.
Ermenistan Devleti’nin ve Ermeni Diasporasının kendisine zarar vermesinden korktuğu için kimliğinin gizli tutulmasını isteyen oğul Teilerian bir katil ve yalancı olan babasının Ermenistan tarafından kahraman olarak kabul edilmesini anlayamadığını belirtmiştir.
Yukarıda özet olarak verilen Talat Paşa cinayetinin ve katilin kutsanmasının 100. yıldönümünde Kıbrıs İlim Üniversitesi koordinatörlüğünde Talat Paşa Davası konusunda Prof. Dr. Ata Atun’un, Dr. Maxime Gauin’in ve E. Kur. Alb. Doç. Dr. Ömer Lütfi Taşcıoğlu’nun katılımıyla bir panel düzenlenmiştir.
” Remembering Talat Pasha and the beginning of the terror murders” adıyla Youtube’a yüklenen söz konusu panelin video linkini aşağıya ekliyoruz.
Videonun Berlin’deki Mahkeme salonunu Talat Paşa’nın katili yerine cinayetin mağduru olan Talat Paşa’nın ve temsil ettiği Türk Devleti’nin yargılandığı bir tiyatro sahnesine çeviren Almanya’nın o dönemde işlediği hukuk cinayetinin ve günümüzde katili kutsamaya devam eden Ermenistan Devleti ile Ermeni Diasporasının ve onları destekleyen ülkelerin seslerini biraz olsun kısmalarına vesile olacağını ümit etmek istiyoruz. Tabii biraz olsun utanma duyguları kalmışsa.
Videonun, özellikle yurt dışında yaşayan Türklerin kendilerine ve asil Türk milletine karşı haksız suçlamalar yöneltenlere karşı konumlarını güçlendireceğine de inanıyoruz.
Bu kapsamda videonun Türkiye’de ve yabancı ülkelerde mümkün olduğu kadar geniş alanda yayılmasının ve videoyu izleyenler tarafından videonun altına İngilizce yorum yazılmasının da önemli olduğunu hatırlatmak isteriz. Bu konuda Türkiye’deki ve yurt dışındaki Türklere büyük görev düşüyor. Zira Ermeni Diasporasının ve destekçilerinin bu videoda ortaya konulan gerçekleri kamuoyundan saklamak ve videonun izlenmesini önlemek için menfi yorum yazmak dahil her yola başvuracakları aşikârdır.
Diğer yandan yukarıdaki tanıtım metninin diğer dillere de çevrilerek o dillerin konuşulduğu ülkelerde yayılmasında, ayrıca videoya Fransızca, Almanca ve diğer dillerde de altyazı hazırlanmasında yarar görüyoruz. Bunun için bu dillerin konuşulduğu ülkelerdeki arkadaşların ellerini taşın altına sokmaları gerekiyor.
2 Yorum