Eğitimde Usulsüzlükler (1)

“Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Vizyon Hedefleri, ‘Bütçe Yetersizliği’ gerekçesiyle askıya alındı. Sayıştay MEB Denetim Raporu’na göre bakanlığın 32 milyar 48 milyon lira borcu var.”


Paylaşın:

Milletimizin ve devletimizin geleceği eğitime bağlıdır: Hep “Gelecek eğitimle gelecek” diyoruz ya!.. Geleceğimiz eğitimle ve dolayısıyla çocuklarımızla şekillenecektir.

11 Ekim’de medyada; “Öğretmenlerin, yıl sonuna kadar çıkmasını beklediği 3600 ek gösterge ile öğretmen maaşlarına bin TL’lık Doğu-Güneydoğu farkı gibi reformları da içeren Öğretmenlik Meslek Kanunu, bütçe yetersizliğinden meclis gündemine alınmayacak. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk da bütçe yetersizliğini doğruladı. Oysa, MEB hazırlıklarını çok önceden yapıp Hazine ve Maliye Bakanlığı’na göndermişti. ‘Para yok’ tablosu, gözleri Sayıştay Denetim Raporu’na çevirdi.” …

Haberde; “Mülkiyet hakkı keyfi sınırlandırılıyor, diye davalar açıp kazanıyorlar. 1400 dava yeniden açılabilir. Zarar 1,5 milyar TL. Davalar, devlete ciddi yük getiriyor. Bu davalar için son 4 yılda 969 milyon 740 bin TL ödenmiş. Mahkeme masraflarıyla rakam 1 Milyar TL’yı aşıyor. Okul yapımı için bedelsiz kamulaştırma yapılabilecekken, yüklü miktarda kamulaştırma bedeli ödeniyor. Okul için ayrılan 7 bin 435 arsa ve 64.4 milyon m2 alan var. Tahmini kamulaştırılma bedeli 11.5 milyar TL. 40 yıldır okul yeri diye bekletilen yerler var.

2023 planlarında yatılılığı, ülke geneline yaymayı hedefliyorsunuz. Okul pansiyonları boş, yine de öncelik taşımalı eğitime veriliyor. Servis-kitap-yemek için Sosyal Yardımlaşma Fonu 1.5 milyar TL aktarmış, MEB 2,5 milyar TL harcamış.” ifadeleri de yer alıyor.

Bir başka haber başlığı da şöyle: “Milli Eğitim Bakanlığı 2023 Vizyon Hedefleri, ‘Bütçe Yetersizliği’ gerekçesiyle askıya alındı. Sayıştay MEB Denetim Raporu’na göre bakanlığın 32 milyar 48 milyon lira borcu var.”

Maalesef! medyadaki bu haber; “Barış Pınarı Harekâtı” sebebiyle çabucak gündemden düştü. Çünkü herkesin “gözü ve kulağı” harekâta çevrilmişti. “Barış Pınarı Harekâtı” ülkemiz açısından çok önemlidir ve hatta geç kalmış bir harekâttır; ama eğitim de çok önemlidir. Milletimizin ve devletimizin geleceği eğitime bağlıdır: Hep “Gelecek eğitimle gelecek” diyoruz ya!.. Geleceğimiz eğitimle ve dolayısıyla çocuklarımızla şekillenecektir. Bu rapor, sanki MEB’nın mali yönden de iflasını açıklıyor gibi… Oysa, bu haberin çok konuşulması ve çok tartışılması gerekirdi.

Söz konusu “Milli Eğitim Bakanlığı 2018 Yılı Sayıştay Denetim Raporu”nu okudum. Raporda açıklanan tüm konuları buraya almam mümkün değil. Sadece bazı bilgileri ve özellikle sonuç paragraflarını -köşemin imkân verdiği ölçüde- aktarmaya çalışacağım. Rapordaki ayrıntıları görmek ve bilmek isteyenler, internete girerek öğrenebilirler.

Rapora göre; “2018 yılında Bütçe Kanunu ile MEB’na 92.528.652.000,00 TL ödenek tahsis edilmiştir; bu tutar, genel bütçeli idarelerin bütçelerinin %12,32’sine tekabül etmektedir. Yıl sonu bütçe gerçekleşme rakamlarına bakıldığında toplam ödenek 70.441.869.017,35 TL olup, bu ödeneğin 2.994.449.375,66 TL’si yıl sonunda iptal edilmiştir. Yıl içinde eklenen ve düşülen ödeneklerle birlikte yıl sonu ödenek tutarı 67.399.569.214,51 TL olarak gerçekleşmiştir. Bütçe uygulama sonuçlarına göre 99.448.055.070,51 TL harcama yapılmış olup, bunun (31.357.844.266,00 TL Personel Giderleri, 601.095.661,50 TL Sos.Güv.Kur. Prim Giderleri, 89.355.920,07 TL Mal ve Hizmet Alımları, 190.008,43 TL Sermaye Giderleri olmak üzere) 32.048.485.856,00 TL ödenek üstü harcamadır.

2018 yılında Bütçe Kanunu (E) Cetveline konan hüküm ile Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu kaynaklı harcama tutarı olan 1.702.211.899,86 TL, MEB bütçesi ile ilişkilendirilmeksizin açılan özel hesaplarda takip edilmektedir.

Bakanlık bünyesinde yer alan 947 adet döner sermaye işletmesinin cirosu 1.403.385.003,99 TL ve 548 adet Öğretmenevi ve Akşam Sanat Okulunun cirosu ise 507.180.873 TL olarak gerçekleşmiştir. Ancak, bunlarla ilgili mali iş ve işlemler bütçe dışında yürütülmekte ve tablolarda yer almamaktadır. Ayrıca Bakanlık bütçesi ile ilişkilendirilmeksizin bankalarda açılan özel hesaplarda yönetilen, çeşitli kaynaklardan elde edilen gelirler ile bu gelirlerden yapılan harcamalar bulunmaktadır. Bu hesapların sayısı, türleri ve büyüklüklerine ilişkin veri bulunmamaktadır.

Bakanlık bünyesinde 657 sayılı DMK’na tabi olarak istihdam edilen kadrolu, sözleşmeli ve geçici personel ile döner sermayeli kuruluşlarda 4857 sayılı İş Kanunu’na tabi olarak istihdam edilen işçi statüsünde (eğitim-öğretim hizmetleri sınıfında 920.524, genel idare hizmetleri sınıfında 40.595, yardımcı hizmetler sınıfında 33.619, teknik hizmetler sınıfında 4.593, sağlık hizmetleri sınıfında 545, avukatlık hizmetleri sınıfında 214 olmak üzere) toplam 1.000.090 personel istihdam edilmektedir.”

 Raporun başında “B.Denetim Görüşünü Etkilemeyen Tespit ve Değerlendirmeler” başlığı altında “alt başlıklar” bulunmaktadır. Aşağıya aldığım bu alt başlıklar bile Bakanlığın nasıl yönetildiğini anlamaya yeterlidir sanıyorum. Yine de fazla ayrıntıya girmeden ve sadece raporun sonuç kısımlarını buraya almaya çalıştım.

1- Bakanlık Bütçesine Dahil Edilmesi Gereken Bazı Gelir ve Giderlerin Herhangi Bir Yasal Dayanağı Olmadığı Halde Açılan Banka Hesaplarında Yönetilmesi:

Sonuç olarak… Uygulamada Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonundan tahsis edilen kaynaklar doğrudan Bakanlık tarafından açılan banka hesabına aktarılmakta, Bakanlık tarafından da il ve ilçe müdürlükleri adına açılan hesaplara aktarma yapılarak, harcamalar bu banka hesapları aracılığıyla gerçekleştirilmekte, bu tutarların bütçe ve muhasebe sistemi ile ilişkisi kurulmamaktadır. …Halk Eğitim Merkezleri’nin açtığı hesaplar… Yetiştirme kurslarına ilişkin açılan banka hesapları; özel yabancı dil, meslek ve teknik kursları bitirme sınavları vb. ilişkin olarak açılan banka hesapları, …Özel hesap şeklinde yönetilmesi gereken harcamaların ve bunlara ilişkin işlemlerin ilgili mevzuatta belirtilen ilke ve kurallara uygun olarak gerçekleştirilmesi ve Bakanlığın muhasebe sistemi içinde yer almasının sağlanması; yasal temelden yoksun diğer uygulamaların ise tümüyle sonlandırılması uygun olacaktır.

2- İlk ve Ortaöğretim Kurumlarının Yapımı İçin Bakanlığın İhtiyaç Duyduğu Alanların Bedelsiz Tahsis Edilmesi Gerekirken, İmar Uygulamalarındaki Aksaklıklar Nedeniyle Yüklü Kamulaştırma Bedellerinin Ödenmesi:

Sonuç olarak…Yasal düzenlemeler yoluyla bu alandaki sorunların kalıcı olarak çözüme kavuşturulması önemli olmakla birlikte, Bakanlığa bağlı ilk ve ortaöğretim kurumları için ihtiyaç duyulan arsaların düzenleme ortaklık payı kapsamında bedelsiz olarak tahsis edilmesi için gerekli takibin ve ilgili kurumlarla etkin bir işbirliğinin sağlanması, hukuki sorunların ve yersiz maliyetlerin önemli ölçüde azalmasını sağlayacaktır.

3- Okul Pansiyonlarının Doluluk Düzeyinin Düşük Olmasına Rağmen Önceliğin Taşımalı Eğitime Verilmesi:

Sonuç olarak… Pansiyonların doluluk oranlarının artırılması, eğitimde ve eğitime tahsisli kamu kaynaklarının kullanımında verimlilik ve etkinliğin artırılması adına önem arz etmekte olup, tüm pansiyonlar içerisindeki oranı %10’ a tekabül eden Temel Eğitim Genel Müdürlüğünün başlattığı çalışmaların diğer Genel Müdürlükler tarafından da başlatılması ve pansiyonların doluluk oranlarının yükseltilerek taşımalı eğitime duyulan ihtiyacın azalmasını sağlayacak önlemlerin alınması gerekmektedir.

4- İç Kontrol Sisteminin Yeterli ve Etkili Düzeyde Kurulamamış Olması:

Sonuç olarak… idarenin amaçlarına, belirlenmiş politikalara ve mevzuata uygun olarak faaliyetlerini yürütebilmesi için yasal bir zorunluluk olan iç kontrol sisteminin etkin bir şekilde kurulması ve işletilmesi gerekmektedir.

 

Haftaya devam…

Yazar

Yaşar Yeniçerioğlu

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar