Yükleniyor...
Bu yazı, Eylül 2018 tarihli ve 105 sayılı Bursa Barosu dergisinde yayımlanmıştır. (Cilt 42, Editör: İhsan Bölük, sayfa 90)
Fahrettin Paşa (Altay), 1968’de Afyon Kocatepe’de.
Tarih, 30 Ağustos 1968’di.
Afyon Lisesi’nden bir grup öğretmen, Kocatepe’de yapılacak olan zafer kutlamalarına gittik. Konuşmaların yapılacağı kürsünün yakınında yerimizi aldık. Saygı duruşu ve İstiklal Marşı’ndan sonra konuşmalara geçildi. Gazilere öncelik verildi. İlk konuşmacı, Kurtuluş Savaşımızın süvari kolordu komutanı Fahrettin Altay Paşa’ydı. Bir albay, paşanın koluna girdi. Kürsüye çıkmasına yardımcı oldu. Konuşma süresince de elinde bir şemsiye ile onu güneşten korudu.
Fahrettin Altay Paşa konuşmasına şöyle başladı:
“Bana Mustafa Kemal’i anlatır mısınız? dediler. Ben de memnuniyetle kabul ettim ve geldim. Ancak anlatımım kısa olacak. Size 26 Ağustos 1922 sabahı taarruz anındaki bir olayı aktaracağım. Bu şekilde Mustafa Kemal’i anlatmış olacağım.” dedi.
Devam etti:
“Planlandığı şekilde 26 Ağustos 1922 sabahı saat 05.00’te başta Mustafa Kemal olmak üzere, İsmet Paşa, Fevzi Çakmak, Nurettin Paşa, ben ve diğer komutanlar, ordu karargâhı olarak Afyon Kocatepe’deydik. Plan gereği taarruz, önce top atışlarıyla başladı. Bu bir baskındı. Yirmi dakika sürdü. Ardından ‘tahrip’ atışları yapıldı. Bu da on dakika devam etti. Yunan mevzilerindeki makineli tüfek yuvaları, Yunan topları, tel örgüleri hedef alındı. Komutanlar olarak bizler de top atışlarının sonucunu görmeye çalışıyor, alt kademelere iletmek üzere Mustafa Kemal’in emrini bekliyorduk. Sonuçta Yunan mevzilerinde alevlerin yükseldiğini, hedeflerin vurulduğunu, düşmanın mevzilerini terk ederek geri çekilmekte olduğunu gördük. Mustafa Kemal’e yöneldik. Onun taarruz ve takip emrini bekliyorduk. Ne ki o, gözlerini Yunan mevzilerinden ayırmıyor ve geri çekilen Yunan ordusunu izliyordu.
Fevzi Çakmak, sessizliği bozdu:
‘Haydi Kemal, düşman kaçıyor, taarruz emrini ver.’ dedi. Mustafa Kemal: ‘Dur abi’ diye cevap verdi.
Bir süre sonra Fevzi Çakmak, ‘Kemal, tarihi bir fırsatı kaçırıyorsun, düşman yeni mevzilerine yerleşecek, emrini ver artık.’ diye ısrarda bulundu. Mustafa Kemal, yine ‘Dur abi’ dedi. Bir süre daha geçti. Fevzi Çakmak, bu kez ‘Allah aşkına Kemal ver şu emri, komutanlar seni bekliyor, yeter artık.’ diye sesini yükseltti. Mustafa Kemal yine, ‘Dur abi’ dediği sırada beklenmedik bir olay meydana geldi. Yunan ordusunun terk ettiği mevzilerde cehennemî patlamalar başladı. Mustafa Kemal’in taarruz ve takip emrini geciktirme sebebi anlaşıldı. Yunan ordusu, geri çekilirken cephe boyunca mevzilere saatli bombalarını yerleştirmiş, askerlerimize tuzak hazırlamışlardı. Mustafa Kemal’in öngörüsü, büyük bir felaketi önlemişti. Taarruzda ısrar eden Fevzi Çakmak, Mustafa Kemal’e sarıldı. ‘Seni bize Allah mı gönderdi Kemal’ dedi.
Müteakiben, süngü hücumu ve ileri top atışları emrini aldık. Alt kademelere ilettik. Sonucu biliyorsunuz.
Bana Mustafa Kemal’i anlat dediler. İşte Mustafa Kemal budur.” dedi ve paşa yine albayın yardımıyla kürsüden indi.
Fahrettin Altay Paşa’dan dinlediğim bu olayı ve anıyı, 30 Ağustos Zafer Bayramını kutladığımız bu günlerde siz meslektaşlarımla paylaşmak istedim.
Av. Sabri Tanrıkut