Ah Rumeli!

Ah Rumeli ah! Seni bizden aldılar ama biz seni asla unutamadık. Şarkılarınla türkülerinle asırlar boyunca yaşanmış acı tatlı günlerle seni gönlümüzde yaşatıyoruz.


Paylaşın:

Balkan Savaşı’nda annemin babası İsmail Efendi askere alınmış, Balkan Savaşı bitince de Kırcaali’ye dönememiş, askerliği devam etmiştir. Birinci Cihan Savaşı’na katılmış, Suriye Cephesi’nde savaşmıştı. Savaş sonunda İngilizlere esir düşmüş, İngilizlerle anlaşma yapılıncaya kadar oldukça uzun bir zaman esaret hayatı yaşamıştı. Balkan Savaşı’ndan sonra Kırcaali artık Türklerin değildi, Kırcaali Bulgaristan’ın olmuştu. Dedem de yoktu. 4 küçük çocuğuyla yalnız kalan nenem Huriye Hanım, çocukları ile birlikte babası Hasan Ağa’nın oturduğu Yenimahalle’ye gider. Yenimahalle Kırcaali’ye bağlı bir köydür. Hasan Ağa varlıklıdır, tam bir Osmanlıdır. Tanınmış bir kişidir, misafirler için özel hazırlattığı bir evi vardır. Bu ev, her an misafir gelecekmiş gibi temiz tutulurmuş. Bu evde zamanında Yenimahalle’den geçen Osmanlı paşaları ve çok sayıda üst düzey bürokratlar misafir edilmişlerdir.

Balkan Savaşları’ndan önce de Kırcaali’de Yenimahalle’de Bulgar varmış, fakat Türklerle Bulgarlar arasında düşmanlık yokmuş. Ancak Balkan Savaşları sonunda Kırcaali Bulgaristan’a bırakıldığında Bulgarların Türklere karşı tavrı değişmiş. Annemden dinledim; Bulgarın birine Hasan Ağa’yı öldürme görevi verilir, fakat, Bulgar Hasan Ağa’yı öldüremez. Öldürmek için tüfeğini Hasan Ağa’ya her doğrulttuğunda Hasan Ağa’yı çift görür, bir türlü ateş edemez. Sonunda Hasan Ağa ile konuşur. “Hasan Ağa sende ne var? Öldürmek için tüfeği her doğrulttuğumda iki Hasan Ağa görüyorum bu sebeple ateş edemedim.” diye sorar. Annemden dinlediklerimi anlatıyorum. Hasan Ağa, inancı kuvvetli bir müslümandır, evinden çıkarken mutlaka Ayetel Kürsi’yi okur, öyle çıkarmış. Annem Hasan Ağa’nın okuduğu Ayetel Kürsi sebebiyle Bulgar’ın Hasan Ağa’yı öldüremediğini söylerdi.

Ancak Bulgarlar Hasan Ağa’yı öldürmekten vazgeçmiş değillerdir, Hasan Ağa’yı takip ederler. Bir gün Hasan Ağa evine dönerken birkaç Bulgar tarafından kaçırılır, tenha bir yere götürülür. Bulgarların gaddarlığı, acımasızlığı meşhurdur, ellerindeki sopalarla Hasan Ağa’yı döverler ve olay yerinden uzaklaşırlar. Hasan Ağa hemen ölmez, ancak çok fena dövülmüştür. Belki iç organları da zarar görmüştür. Çok yaşamaz, kısa zaman sonra ölür ve şehit olur.

Ah Rumeli ah! Seni bizden aldılar ama biz seni asla unutamadık. Şarkılarınla türkülerinle asırlar boyunca yaşanmış acı tatlı günlerle seni gönlümüzde yaşatıyoruz.

Yazar

Talat Şalk

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar