Bilim, Din ve Bardakoğlu Hoca

Maalesef bugün, Yeni Türkiye'nin üniversitelerinde Yeni Türkiye'nin profesörleri her yıl Kreasyonizm  Sempozyumları yapıyor. Hâli hazır Diyanet Başkanımızın himayelerinde. Ve bütün okullarımız "Rüzgârın Mirası" filminin seti gibi.


Paylaşın:

17 Temmuz 2021 tarihli Dünya Gazetesi’nde eski Diyanet İşleri Başkanı ve hâlen Kur’an Araştırmaları Merkezi (KUAMER) Başkanı Prof. Dr. Ali Bardakoğlu’nun bir röportajı yayımlandı. Hakan Güldağ, Vahap Munyar ve Şeref Oğuz’un, ‘Kanaat Önderleriyle Gündem Özel’ başlığı altında yaptıkları dizi röportajlardan biri.

Bardakoğlu Hoca, tıpkı Yüzleşme kitabındaki gibi, din ile din dışını dikkatle birbirinden ayıran ve dinbazlığı on ikiden vuran düşünceleriyle fikir dünyamızı bir kere daha gerçeklere odakladı. Bu yüzden röportaja düzinelerle köşe yazısında ve haberde atıf yapıldı, geniş çaplı tartışıldı. Google’da ayırt edici bir arama yaptım. İki gün içinde röportajdan bahseden site sayısı elli civarındaydı. (Google’dan, sadece 17 Temmuzdan sonra Bardakoğlu’dan bahsedilen sayfaları istedim…)

Bilimden din, dinden bilim çıkarmak

Popüler konuları bu köşede pek ele almıyorum. Sebep, popüler konuların değersizliği veya önemsizliği değil; onları bana kıyasla çok daha yakından izleyen ve daha hâkim gazeteci arkadaşlarımın varlığı. Gerçi Bardakoğlu’nun röportajı da popüler sınıflamasına girdi fakat onun söyledikleri benim on yıllardır üstünde düşündüğüm, araştırdığım konular: Din ile bilimin, din ile devlet yönetimin ilişkisi; daha doğrusu ilişkisizliği, üzerinde de veciz fakat son derece berrak tespitler içeriyordu:

“Din ile bilimin ilişkisi: karşıtlık veya birbirini tamamlama değil, birbirinden bağımsızlıktır. Dünyada olup biteni kavrarken din-bilim dengesini veya bağımsızlığını, her birinin kendine ait bir alan ve işlevinin olduğunu, birini önemsemek için diğerinden vazgeçmemizin gerekmediğini söylemeliyiz. Elbette dinin ve bilimin karşılaşma noktaları olabilir. Ne bilim dinin ne de din bilimin alternatifidir. Din ve bilim insanoğluna farklı kulvarlarda yarar sağlamak için vardır. Dinin kendini bilim yerine koyan işlevlere soyunması, bilimin de dinin görevlerini üstlenmeye kalkması her ikisini de doğalarının dışına çıkarır ve her ikisine de zarar verir. Din ile bilimin birbirinden bağımsız olması dini zayıflatmadığı gibi bilimi de değersizleştirmez.                    

“İslam dünyası olarak yıllardır din ile bilimi evlendirmeye çabaladık ve bu çabanın bize kazandırdığını zannettik. Ama bilim artık öyle bir evreye girdi ki, bundan sonra dini bilime ne kadar yamamaya çalışırsak, bilime karşı dinden ne kadar argüman üreterek direnç gösterirsek din o kadar zarar görür ve kaybeder. Din kendisine bilimin yamağı olma vazifesini değil, bilimin gidişatına ahlaki normlar kazandırma rolünü vermelidir.”

Kısa ve tam gerekeni söyleyen ifadeler.

Müfredatların ayrılığı

Aynı düşünceleri bir bilim adamından, biyolog Stephen Jay Gould ileri sürmüş ve düşüncesine kısaca NOMA demişti. NOMA, İngilizce Non-Overlapping Magisteria ibaresinin kısaltılmışı. Türkçeye Örtüşmeyen Müfredatlar diye çevrilebilir. NOMA’yı Bilim, Din ve Türkçülük kitabımda (sayfa 25, 37 ve devamı.) anlatmıştım. Kendimden alıntılayım:

Din ve bilimin alanları, bir biriyle örtüşmez. Metotları da maksatları da tamamen ayrıdır. Bilime dayanarak din hakkında yorum yapmak da dine dayanarak bilim hakkında hüküm vermek de yanlıştır”

“[Din ile bilim arasında] Kavga çı­kacaksa, yine Gould’un anlatımıyla,kişisel ateizmlerini sa­vunmak için karikatürize ettikleri bir dinin karşısına her derde deva bir bilim çıkaranlarla”, “kreasyonistler gibi, bilimin bazı bulgularından rahatsız olanlararasında çıkmaktadır. Dinle bilim arasından değil; problemli ideolojiler arasında.

Okullarda “Rüzgârın Mirası”

Maalesef bugün, Yeni Türkiye’nin üniversitelerinde Yeni Türkiye’nin profesörleri her yıl Kreasyonizm  Sempozyumları yapıyor. Hâli hazır Diyanet Başkanımızın himayelerinde. Ve bütün okullarımız “Rüzgârın Mirası” filminin seti gibi.

Tabi, din bilim değilse, bilim de din değilse, toplum yapısının, yani toplum bilimlerinin söz sahibi olduğu alanlarda da dine değil bilime ve cemiyete bakılır. Şöyle diyor Bardakoğlu, “Din ekonomi, siyaset, uluslararası ilişkiler, gündelik hayat, aile, kamusal hayat gibi alanlarda bilgi vermekle ilgilenmez ve bunu hedeflemez.” Peki, neyi hedefler? Onu da bizzat Müslümanlık söylemiştir: Güzel ahlakı tamamlamayı. Ve tabiî, aşkın alanları aydınlatmayı.

Bu ifadelerle sıkıntısı olanlar lütfen röportajın aslına (https://www.dunya.com/gundem/prof-ali-bardakoglu-din-anahtar-teslim-bir-kurtulusu-garanti-etmez-haberi-628336) ve hocanın Yüzleşme kitabına başvursun.

 

Yazar

İskender Öksüz

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar