Yükleniyor...
Yakın tarihin en büyük gaflarından biri “Çözüm Süreci” idi. Bir mekânda, bir AKP milletvekili dostumla sohbet ediyorduk. Telefonuna bir mesaj geldi. Baktı ve “Buyurun”, dedi, “Trakya’da %7’ye düşmüşüz.“ Bu sonucun o günlerde basında paylaşıldığını hatırlamıyorum. Belki anket yapmak bugünkü kadar kolay ve hızlı değildi.
O günlerde anket sonuçları kamuoyuna bugünkü kadar hızlı ve sık yansımazdı. Siyasiler anketin öneminin farkındaydı ve sıkça yaptırırlardı.
Geçen asırda Viyana ve Chicago ekolleri, ekonomiyi milyonların tercihlerini bilemeyeceğimiz üzerine oturttular. O bilgi sadece piyasada vardı ve piyasanın ne yapıp ettiği, ancak iş işten geçtikten sonra belli oluyordu. Bir dostum anlatmıştı, “Büyük şirketler bir malı piyasaya sürmeden önce, her şeyi ama her şeyi hesaplar. Hangi parçaların nereden kaça temin edileceğini, toplam maliyeti, nasıl dağıtılacağını… Her şeyi. Tek bilemedikleri o mala talebin miktarıdır.” Talep yüksekse vezir, düşükse rezil olursunuz. Talebi piyasa belirler ve piyasa bilinmez… Bilinmez mi?
Siyaset de bir bakıma piyasaya mal sürmektir. Siyasi partinin söylemlerini, eylemlerini seçmen nasıl karşılayacaktır? Siyasette de bu bilinmeyeni doğru tahmin ederseniz vezir hatta padişah; yanlış tahmin ederseniz rezil olma ihtimaliniz vardır. Fakat seçmenin yapıp ettiğinize, söylediğinize ve söylemediğinize nasıl tepki vereceği bilinmez… Bilinmez mi?
Bu iki hâlde, ekonomide ve siyasette, “Bilinmez mi?” sorusu aslında bir gecikmeyi sorguluyor. Milyonların kanaatlerinin teşekkül ettiği anla, o kanaatin öğrenildiği an arasındaki gecikme, ekonomi için de siyaset için de önemlidir. En önemlidir. Kanaatleri ne kadar hızlı ve doğru öğrenebilirsek adımlarımızı o kadar hızlı atabiliriz; yanlış adımdan o kadar hızlı döneriz. Talep edilmeyen mala sermayemizi yatırıp iş hayatında iflas etmeyiz. Seçmenimizin onaylamadığı politikalarda inat ederek siyasette iflas etmeyiz.
Ekonomi ve pazarlamayı bir yana bırakalım. Seçmenin kanaatini seçim yapmadan nasıl öğrenebiliriz? Bilinmezi, nasıl bilinen yaparız ve bunu nasıl hemen yaparız? Kanaatin oluşması ile öğrenmemiz arasındaki gecikmeyi nasıl sıfırlarız?
İddiaya göre Atina’da, insanları bir meydana toplayarak siyaseti yürütebilirlermiş. Daha yakın zamanlarda Kuzey İtalya’daki şehir devletlerinde de siyasi kanaatlerin derhâl bilinmesi mümkünmüş. Bugün demokrasi, asillerle sınırlı birkaç bin kişi veya bir şehirle sınırlı belediye oylamasıyla yürümüyor. İşin içinde on milyonlar var. Bu, çağımıza ait bir zorluk. Fakat çağımız kolaylık da getirdi: İletişimin ucuzluğu ve hızı. Bugün, elektronik iletişim araçlarını kullanarak, şehir meydanı demokrasisini ülke çapında gerçekleştirmek mümkün. Her ay, her hafta, hatta her gün, kamuoyunun tercihlerini öğrenebiliriz. Elektronik meydan demokrasisi!
Henüz bu sıklıkta ve bu çapta yapılmıyor- eminim on yıllar içinde bu yapılır hâle gelecektir- başka bir yol yok mu? Başka bir yol var: Anketler. Doğru soruları sorarsanız ve anketi namuslu ve usulüne uygun yaparsanız doğru bilgiyi elde edersiniz. Usulüne uygun ne demek? İki şart var:
1) İnsanların gerçek kanaatlerini söyleyebilecekleri güven ve gizlilik ortamını yaratacaksınız.
2) Soru soracağınız kişileri gerçekten rastgele seçeceksiniz. Bu ikisini yaparsanız aldığınız bilginin doğruluğunun tek sınırı, istatistik biliminin size verdiği hata miktarı. Bu ikisini yaparsanız birkaç bin kişiye sorarak halkın tamamının kanaatini, %2 civarında bir hata payıyla öğrenebilirsiniz. Biraz daha gayret ve maliyetle bu sayıyı %1’e düşürebilirsiniz.
Bu yazıyı bana geçen ay yapılan bir anket ilham etti. Toplum Çalışmaları Enstitüsü, bir grup genç akademisyenin kurduğu bir sivil toplum kuruluşu (STK). Öcalan’ın tecridinin kaldırılarak TBMM’de konuşturulması ve el yükselterek devlet vaat edilmesini, toplumun nasıl karşıladığı ölçüldü. Bu hızla yapıldı, bu söylemlerin üzerinden bir hafta geçmemişken yapıldı. İşte bu, çağımızın iletişim araçlarının hızıdır. Nasıl yapmışlar? Kendileri anlatıyor :
Bahçeli ve Özel’in ankete konu konuşmaları 22 Ekim tarihli. Anket iki gün sonra yapılıyor ve kamuoyuna açıklanıyor. Bilgisayar destekli telefon yöntemi ile! Güven ve hata payı da bildirildiği gibi. Böyle bir çalışmayı, yirmi yıl hatta on yıl önce yapamazdınız. Bilgisayar ve herkesin telefonu olmadan mümkün değildi. Şimdi mümkün ve hızlı. Bu imkânı anlamayanın, öğrenmeyenin işi zor. Elektronik meydan demokrasisi bu kadar etkili ve hızlı.