Yükleniyor...
Çocuklar geleceğimizin teminatı ve yarınlarımızdır. Bir milletin müreffeh bir şekilde bu dünyada hak ettiği yeri alması ve bu konumunu geleceğe taşıması çocuklarına gösterdiği özenle mümkündür. Bu özen sadece onların varlığını korumayı değil, onlara iyi bir eğitim vermeyi ve onlara mutlu bir çocukluk yaşatmayı da içermektedir. Fakat kamuoyunda son günlerde gündeme gelen gelişmeler, çocuklarımızın en temel haklarının korunamadığını gösteriyor.
Türk devletinin oturmuş kurumlarında ve özellikle adalet mekanizmasında son yıllarda yapılan tahripkâr girişimler, sadece siyasetin ve hukukun bir konusu olmalıyken, artık toplum huzurunu tehdit eder hâle gelmiştir. Yargı kurumlarının iktidar baskısı altında özgürlüklerini kaybetmeleri, hukuk önünde vatandaşların eşitliği ilkesinin bozulmasına yol açmıştır. Yargı üzerinden kamuoyuna mâl olan vakalar, adalet mekanizmasının işlemediğini gösteriyor ve haklı olarak büyük infiale sebep oluyor.
Bu yönde son günlerde kamuoyunda öfke patlamasına sebep olan vaka Elmalı davasıdır. İstismara uğradıkları şüpheye yer bırakmayacak şekilde sabit olan ve devletimizin koruma altına aldığı çocuklarımız için Elmalı davasında adalet, ne yazık ki henüz tecelli etmemiştir. Mağdur çocuklarımızın faili anne ve üvey babanın, tutuklandıktan 80 gün sonra, 5 Ocak 2021’de tahliye edilmesi vicdanları yaralamıştır.
Tahliyenin gerçekleştiği tarihten neredeyse 6 ay sonra olayın kamuoyunda yankılanması, millet vicdanın son günlerde gündeme gelen yargı paketiyle ilgili olduğu düşüncesine sebebiyet vermektedir. Yargı paketinde “demokratikleşme” gibi sunulan bazı hükümlerin çocuk istismarı ve benzeri suçları işleyen faillerin yararına kullanılacağı endişesi kamuoyundaki bu tepkiyi doğurmuştur.
Son yıllarda yargı kararları kamu vicdanını tatmin etmekten çok uzakta bulunuyor ve neredeyse her ay kamuoyunda bir kararla ilgili infial oluşuyor. Art arda gelen bu olumsuzluklar halkın giderek adalete güven duygusunu yitirmesine sebep oluyor. Yargıya güvenin kaybolması toplumsal barışın bozulması tehlikesini de beraberinde getirir.
Çocuklarımıza yönelik işlenen suçlar, Türk milletinin insani, millî, dinî ve sosyal olmak üzere tarihinden getirdiği her türlü değerin temeline dinamit koymaktadır. Devlet kurumları geleceğimiz dediğimiz çocuklarımızın bedenen ve ruhen sağlıklı ve mutlu gelişimlerini temin etmek zorundadır. Çocuklara yönelik her türlü saldırı hukukta hak ettiği cezayı bulmadığı sürece toplumun birliğini korumak, barışı sağlamak mümkün değildir.
Bütün bunları dikkate alarak hukukun tam uygulanması, kanunlardaki boşlukların düzeltilmesi, caydırıcı olmadığı tespit edilmiş cezaların güncellenmesi gerekmektedir.
Kamuoyuna saygıyla duyurulur.
Millî Düşünce Merkezi- MİSAK