Milletin Azim ve Kararı

Millî Egemenlik Platformu’nun düzenlediği ''Milletin Azim ve Kararı'' konulu toplantı için 22 Haziran 2024 Cumartesi günü Millî Egemenlik Platformu yönetici ve üyeleri Amasya'da biraraya geldi.


Paylaşın:

Millî Egemenlik Platformu’nun düzenlediği ”Milletin Azim ve Kararı” konulu toplantı için 22 Haziran 2024 Cumartesi günü Millî Egemenlik Platformu yönetici ve üyeleri Amasya’da biraraya geldi. Yurdun her köşesinden gelen Türk Milliyetçileri Aks Royal Otel’inde gece geç saatlere kadar konuştu, dertleşti. Konu elbette VATAN idi.

Topluluk pazar sabahı önce, Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşlarının Amasya’ya gelmelerinden sonra, 20 Haziran günü Cuma vaazında:

“Milletin şerefi, haysiyeti, hürriyeti, istiklali hakikaten tehlikeye düşmüştür. Bu felaketten kurtulmak, icap ederse vatanın son ferdine kadar ölmeyi göze almak lazımdır. Padişah olsun, halife olsun, isim ve unvanı ne olursa olsun, hiçbir şahıs ve makamın mevcudiyetinin hikmeti kalmamıştır. Tek kurtuluş çaresi, halkın doğrudan doğruya hâkimiyeti ele alması ve iradesini kullanmasıdır.” diyerek Millî Mücadele’ye ilk ve kuvvetli desteğini açıklayan Sultan Bayazıt Camisi vaizi Abdurrahman Kâmil Efendi’nin (Yetkin) mezarını ziyaret edip dua ettiler…

Oradan Saraydüzü Kışla Binası’na geçilerek ”milletin azim ve kararı” konulu panelde yeniden Millî Mücadele ruhu tazelendi.

Panel açılışında Millî Egemenlik Platformu kurucularından Ali Uzunırmak konuşmasında şöyle dedi:

“Bugün 23 Haziran 2024, Millî Egemenlik Platformu’nun davetlileri olarak Türk Milleti’nin makus talihine dur diyen kararların alınışının 105. yıl dönümünde söz konusu kararların alındığı bu tarihî şehirde ve tarihî mekânda buluştuk.

Sevr Antlaşması’yla milletin ordusu dağıtılmış, vatan topraklarının büyük bir kısmı işgal edilmişti. 105 yıl önce bugün büyük Atatürk ve bir avuç vatan müdafi arkadaşları, bu salondan, aldıkları kararları bütün dünyaya ve tarihe ilan ettiler. İşgalden kurtuluşun, çağdaş Türk devletinin kuruluşunun temellerini attılar. Bugün burada toplanan heyet olarak da, tek tek ve hep birlikte, o günün ruhunu, endişesini, azmini ve kararlılığını taşıyoruz.

Millî Egemenlik Platformu olarak muhterem heyeti saygı ile selamlıyor, herkese hoş geldiniz diyor katılımlarınızdan dolayı teşekkür ediyoruz.”

Ali Uzunırmak konuşmanın devamında; Millî Egemenlik Platformu’nun hangi ihtiyaçtan ve neden doğduğunu, neyi amaçladığına değindi:

“Türk milliyetçiliğini yeri geldiğinde şahsi iktidar vasıtası veya taraftar ikna etmeye yönelik bir söylem olmaktan öteye, milletimizin medeniyet tasavvurunu amaçlayan vazgeçilmez bir dünya görüşü olarak özümsüyoruz.”

“Günübirlik siyasetin demagoji, polemik, iftira ve hakaret içerikli söylem ve davranışlarına dur diyen, milletimizin meselelerini doğru, yeteri kadar ve medenice tartışabilen iklimde bir Türkiye’nin mimarları olmak azmindeyiz. Türk Milleti’nin azamî müştereklerinin aşındırılması ve kaybettirilmesi endişesini taşıyan, bunun yanında Türk milletinin gelecek tasavvurunun ideal ve ümitlerini bünyesinde barındıran kişi, kurum ve kuruluşları kardeş olarak tanımlıyoruz. Bu amaçla platformumuzda siyasî parti tercih sınırlaması olmadan bütünleşme, iş birliği, faaliyet ortaklaşması yapabilecek kişi, kurum ve kuruluşlarla beraber olmak istiyoruz. Ülkemizin bugünkü şartlarında ne yazık ki milletimizin genel algı ve temayüllerinden olan ‘o varsa ben yokum’’ veya ‘benim olduğum yerde o olmasın’’ anlayışının yeri ve zamanı olmadığına inanıyoruz.

Millî Egemenlik Platformu olarak bütün mücadelemiz demokrasiyi, meşruiyeti ve hukukun üstünlüğünü esas alarak, insan haklarına saygı çerçevesinde, içte ve dışta barış esaslı olacaktır.” diye devam eden Uzunırmak, “Platformumuz aynı endişe ve idealleri taşıyan Anadolu’daki vatanseverlerin yaktığı çoban ateşlerini kurtuluşumuzun müdafileri, kuruluşumuzun mimarları olan Kuvay-i Milliye Müdafa-i Hukuk Cemiyetleri’nin birleştiği gibi birleştirerek volkana dönüştürecektir.” sözleriyle konuşmasını bitirdi.

”Milletin azim ve kararı” başlıklı panel iki oturumda gerçekleşti.

Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun ve Prof. Dr. Şahin Akıncı yönetimindeki oturumlarda:

Prof. Dr. İsmail Özçelik

Av. Ayfer Uzunırmak

Prof. Dr. Konuralp Ercilasun

Prof. Dr. Hale Şıvgın ve

Prof. Dr. Vahit Türk tarafından tebliğler sunuldu.

Tamamen dolu olan solonda kadın dinleyicilerin erkek dinleyicilerden fazla olduğu dikkati çekti.

İkinci oturumun sonunda Prof. Dr. Ahmet Bican Ercilasun toplantının sonuç açıklamasını okudu.

Toplantının sonuç açıklaması tam metni aşağıdadır.

105. YILINDA YENİDEN AMASYA GENELGESİ

Bundan 105 yıl önce Amasya’dan Türk Milletine seslenen Büyük Atatürk ve arkadaşları gibi, Millî Egemenlik Platformu ve aşağıda imzası olan bizler, Yüce Türk Milleti’ne sesleniyoruz.

  1. Vatanın bütünlüğü, milletin istiklâli tehlikededir!
  2. Gazi Meclis’te, kürsüden vatan topraklarının bir kısmı ırkçı bölücü unsurların temsilcileri tarafından farklı isimlendirilmektedir. Ayrıca, bölücü unsurlar egemenliğimiz üzerinde talepte buluunma cüretini göstermektedir. Bölücülük konusunda gerektiği kadar duyarlı davranmayan siyasî iktidar ve bir kısım muhalefet partileri, emperyalistlerle iş birliği yapan bu bölücülere göz yummakta, sesini çıkarmamaktadır.
  3. Vatanımız demografik bir istila projesiyle karşı karşıyadır. İktidar, “Açık kapı politikası” ve AB ile imzaladığı “Geri Kabul Anlaşması” ile vatanımızı, dünyanın dört bir yanından gelenlerle kaçak yabancı deposu hâline getirmiştir. Başta güzel İstanbul’umuz ve birçok Türk beldesi artık tanınamaz hâldedir.
  4. Tarihte ülkelerin işgali ve devletlerin yok oluş sebeplerinden birisi de göçlerdir. Özellikle ideolojik hedeflerle ülkemize doldurulan Geçici Koruma Altındaki Suriyeli sığınmacılar, getirilen Afganlılar ve ülkemize gelen kaçak Afrikalılar millî devlet yapımızı, millî kimliğimizi, kültürümüzü ve ekonomimizi tehdit etmektedir.  Millî eğitimimiz ve sağlık sistemimizde yabancılara göre düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeler devletin diğer idarî yapısına doğru da genişlemektedir. Sığınmacı ve kaçaklara Türk vatandaşlarına göre imtiyazlı davranılmaktadır.
  5. Ekonomi politikalarında yapılan, tarihimizde eşine rastlanılmayan yanlışlar, akıl dışılık ve özellikle ideolojik hedefe yönelik uygulamalarla hem kamu kaynakları israf edilmiş hem de haksız kaynak transferleri gerçekleşmiştir. Bunların sonucunda Türk Milleti’nin büyük bir kesimi derin kitlesel bir yoksullaştırılmaya ve mülkiyetsizleştirilmeye doğru sürüklenmiştir. Türk çocukları aç yatarken, var olan millî kaynaklarımızın önemli bir kısmı kaçak yabancılara harcanmaktadır.
  6. Yargıda ve idaredeki uygulamalarla ayrıcalıklı kişiler ve sınıflar yaratılmıştır. Liyakatin yerini torpil ve partizanlık almıştır. Bu da toplumdaki adalet ve eşitlik duygusunu ortadan kaldırmaktadır.
  7. Yıllardan beridir Türk kimliğini önemsizleştirmeye çalışan siyasî iktidar, millet yapımıza büyük zarar vermiştir. Yönetim anayasanın, hukukun denetiminden ve şeffaflıktan uzaklaşmış, şahsileştirilmiş, kurumların kültürü ve etkisi kaybettirilmiştir. Demokrasinin vazgeçilmez unsuru kuvvetler ayrılığı ilkesi neredeyse yok edilmiş, devlet bir parti devletine dönüşmeye başlamıştır. Oysa devlet, kurumları ve kurallarıyla vardır, var olagelmiştir ve sürecektir.
  8. İktidar bütün bunları düzeltmek için anayasanın kendisine verdiği görevi yerine getirmektense, “Yeni anayasa” yapıp yeniden oluşturulan “fiilî durumu hukukî hâle” getirmeye gayret etmektedir. Bu şekilde hem iktidarlarını sürdürme yollarını aramakta hem de yeni vatandaşlık tanımına kapı aralamaya çalışmaktadır.

Bugün yaratılmaya çalışılan durum, Türk milletine kurulmuş başka bir tuzaktır ve büyük bir karanlığın kapısını aralamaktır.

Bütün bunlara rağmen milletin yaratılışındaki cevher-i aslîsi, tehditleri karşılayacak, tehlikeleri ortadan kaldıracak kudrettedir.

Milletin tehdit altındaki istiklalini yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır.

Yazar

MDM

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar