Müzik Coşkusu: Türk Kanı

Türk kanı kaynıyordu. Yırcı, dombırasını çertiyor ve “Hey İdil’in oğulları, Turan balaları, kaldırın başınızı” diyordu; “ata Turan sudan yaratılmıştır, ateşten yaratılmıştır, kara gecenin kanadından zamanı elbette kurtaracaktır.”


Paylaşın:

“Müzik Coşkusu” ana başlıklı yazı dizimin birincisi Millî Düşünce Merkezi sitesinde yayımlandıktan birkaç gün sonra Ankara müthiş bir müzik şölenine sahne oldu. You Tube’dan sürekli olarak dinlediğim Turan müzik topluluğu Astana’dan Ankara’ya geldi; Türk dünyasının iki asitanesinin, iki başkentinin ruhlarını birleştirdi.

Kazakistan ve Türkiye Türklerinin ruhları “Türk Kanı”nda erimişti, şölenin adı “Türk Kanı” idi. Dünyadaki bütün Türklerin ruhları, Türk kanında erimişti, şölenin adı, Türk Kanı idi. Geçmişteki ataların, yaşayan bavırların (kardeşlerin), gelecekteki balaların ruhları Türk kanında erimişti, şölenin adı, Türk Kanı idi. 

Köktürk giysili yırcı, birigingder, birigingder (birleşiniz, birleşiniz) diyordu gırtlağından. Birleşen ruhlar oradaydı. Türk Dünyası Müzik ve Dans Topluluğu oradaydı, Cem Gürdal oradaydı, Çiğdem Gürdal, Feryal Başel Tüzün oradaydı. 

“Er Turan” parçası yüreklerimizi alıp götürmüştü. Motun Yabgu’nun, Köl Tigin’in, Bayan Çor’un, Selçuk Beğ’in, Abılay Han’ın at koşturduğu topraklara alıp götürmüştü. Yırcı, gırtlağından, hayır yüreğinden gelen bir sesle yüce günlerin geri döneceğini söylüyordu. Kaynarsa eğer Türk kanı, karanlıklar kalmaz diyordu. Kaynarsa deli Türk kanı, altın güneş ışık saçar, bütün dünya silkelenir diyordu. 

O gece, 4 Ekim 2023 gecesi, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası salonunda kanımın kaynadığını hissettim. Mübeccel Somuncuoğlu’nun da, Tümen’in de, Anar’ın da, Günbey’in de kanı kaynıyordu. Güljanat’ın, Altay’ın, Konuralp’ın, Bilge’nin de kanları kaynıyordu. Kuşaklar, nesiller birleşmişti; atalar, eceler, balalar, urpaklar (torunlar) birleşmişti. Yırcı, birigingder diyordu, birleşmişti ruhlar. Yasemin Taşer Yahnici’nin de, Şevket’in de kanı kaynamaktaydı. Nuray’ın, Dilek’in, Sevgi’nin de kanları kaynamış, bozkırın ata ruhlarına karışmıştı. Uzunırmak ailesi, kuşadası kıyılarından ufuklara bakıyordu, onların kanları bir başka kaynıyordu. 

Akdeniz Erbaş, Karadeniz kıyılarından Kırım’a doğru süzülüyordu. Kıpçak atalarının ruhlarına karışmış, bozkıra doğru at sürüyordu. Türk kanı kaynıyordu. Yırcı, dombırasını çertiyor ve “Hey İdil’in oğulları, Turan balaları, kaldırın başınızı” diyordu; “ata Turan sudan yaratılmıştır, ateşten yaratılmıştır, kara gecenin kanadından zamanı elbette kurtaracaktır.” diyordu. Kıl kopuz inliyordu, davullar vuruyor, kernay haykırıyordu. Er Turan ekranda zincirlerini kırıyordu. 

Turan, Kazakistan’da bir müzik topluluğudur. Turan, bozkırlarda Oğuz Kağan’ın ülküsüdür. Gök kurıkan (çadır), güneş tuğdur, Turan atlıları, kurıkan altında, güneşin saçaklarına tutunarak mengiliğe (sonsuzluğa) doğru dört nal yügürmekte, koşmaktadır. 

İşte şimdi Ulu Turan parçasını çalıyorlar. Ulu Turan mengiliktir, ebedîdir. Sakalardan, Hunlardan, Türk kağanlığından miras kalmıştır. Janıbek’ten, Esim ve Kasım hanlardan, Abılay’dan miras kalmıştır, ulu Turan mengiliktir. Ekranda mengiliğe koşan bozkır atları kişnemektedir. 

Orteke, bir başka sarıyor ruhları. Çünkü bu parçada kuray var. Bozkırın yanık sesini veren kuray. Birbirine kavuşamayan anaların, balaların yasını, kaygısını seslendiren kuray. Orteke, tekenin irisidir, dağlarda gezer, kayalıklarda ufku süzer. Or, Kazakçada boz anlamına da gelir, Orteke, boz tekedir, dağ tekesidir. Orteke, İlteriş’in, Bilge’nin kağanlık damgasıdır, bengü taşlar üzerine oyulmuştur.  

Turan müzik topluluğu, Türkiye Cumhuriyeti’nin 100. yılını kutlamak için Astana’yı Ankara’ya bağlamıştır. Astana’dan Bişkek’e, Taşkent’e, Aşkabat’a, Bakü’ye uğramış, Ankara’ya ulaşmıştır. Turan dombırasının, kopuzunun, kurayının sesi Girne’den, Bucak’a, Bahçesaray’a, oralardan Ufa’ya, Çeboksarı’ya, Kazan’a, Kızıl’a, Yakutsk’a ulaşacaktır. Turan yırcısı, “görünmezse halk dehası, düşmana yem olursun” diyor. Turan topluluğu bir etno-folk müzik topluluğudur, halkın dehasını sese, müziğe, çalgıya yansıtan bir topluluktur. Türk halkının ruhu, dehası o kopuzlarda, dombıralarda, sazlarda, tarlarda, dutarlarda, kuraylardadır. Müzik bir coşkudur, ruhlar şölenidir. 

Turan topluluğu, Türksoy’un 30. yılını kutlamak için de gelmiştir. Türksoy, Türk kanının soyudur, otuz yıldan beri ruhları, yırları, bezekleri, biyleri (dansları, oyunları) birleştirmektedir; Türk’ü, Türk’ün ruhunu birleştirmekte, Türk kanını kaynatmaktadır. 

Türk Dünyası Müzik Topluluğumuz da 23 yaşına basmış. Ali Özaydın’ın ruhu aramızdaydı şüphesiz. İşte orada ağaç gövdesinden bir kopuz oyuyordu. İrfan Bişkek’te müziğin sesini zenginleştirmeye devam ediyordu. Turan topluluğu ile Türk Dünyası Müzik Topluluğu birleşti; Türkiye Kazakistan bir oldu, Türkiye Azerbaycan bir oldu; Aşkabat’ta kuşlar havalandı; Taşkent’te bahar havası esti; Bişkek’te Feryal’in sesinden Kurmanbek haykırdı. “Biz” diye bitirdi Çiğdem Gürdal. Ruhunun derinliklerinden gelen o gür sesiyle “Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım.” diye haykırdı. 

4 Ekim 2023 gecesi Ankara’da ruhlar birleşti; damarlarda akan kan birleşti; türkü birleşti, destan birleşti; Türk dünyası birleşti, Turan birleşti. 

Turan

 

Turan/Mangilik

 

Turan/Orteke

Yazar

Ahmet Bican Ercilasun

1 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar