Malazgirt’in dokuz yüz elli dördüncü, Dumlupınar’ın yüz üçüncü yılındayız. 1922’nin 30 Ağustos’unu görmeyen bir şuursuzluk haline müsaade edersek, nankörlüğün getireceği kayıpları önleyemeyiz. Üzerine körükle gittiğimiz, tarihi de yalancı şahit tuttuğumuz ayrışma konuları bizi çürütür.
Devamını Oku