Ana dilde eğitim Türkçedir!

Ben bu yaşanılanlara “İhanetin açık arttırması" diyorum, hani antika eşyaların satılması için mezatlar yapılır ya bu mezatta da ihaneti pazarlayan pazarlayana.


Paylaşın:

Yalın ve net bir başlık atmak istedim. Çünkü bu konuyu net bir şekilde anlatıp hafızamızda taze tutmakta fayda var.

Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin Anayasası’nın 42. Maddesinde ana dilde eğitim konusuna dair ilgili madde açık bir şekilde şunu yazar: “Türkçeden başka hiçbir dil, eğitim ve öğretim kurumlarında Türk vatandaşlarına ana dilleri olarak okutulamaz ve öğretilemez. Eğitim ve öğretim kurumlarında okutulacak yabancı diller ile yabancı dille eğitim ve öğretim yapan okulların tâbi olacağı esaslar kanunla düzenlenir. Milletlerarası antlaşma hükümleri saklıdır.”

“Terörsüz Türkiye” süreci çerçevesinde biliyorsunuz Meclis’te bir komisyon kuruldu. STK’ler, barolar, avukatlar, gazeteciler ve daha nicesi. Birçok kesimin görüşleri her komisyon görüşmesinde alınıyor. Geçtiğimiz günlerde komisyonun 13. toplantısı yapıldı.

Mevzu PKK terör örgütünün silah bırakması iken ne hikmetse Millî Dayanışma, Kardeşlik ve Demokrasi Komisyonu’nun bu 13’üncü toplantısında ana dilinde eğitim hakkı ve terörist başı, bebek katili Abdullah Öcalan’ın, umut hakkı konusuna dair görüşler gündeme alındı.

Komisyonda konuşan Özgürlükçü Hukukçular Derneği, Anayasa’nın 42‘nci maddesinin “Eğitim ve öğretim kurumlarında Türkçe’nin yanı sıra yaşayan diller ve lehçelerde ana dilinde eğitim yapılabilir.” şeklinde revize edilebileceği görüşünü gündeme getirdi. Ben bu yaşanılanlara “İhanetin açık arttırması” diyorum. Hani antika eşyaların satılması için mezatlar yapılır ya bu mezatta da ihaneti pazarlayan pazarlayana. Kime satacaksınız kardeşim bu ihaneti kime?

Kimler bu ihanete ne değerler biçti söylesenize? Neyse, devam edelim.

İnanın çok doluyum bu yazıyı yazarken, klavyeme birkaç gözyaşım damladı, saat 01.58…

Geçtiğimiz eylül ayında İstanbul’da büyük bir yürüyüş düzenlendi. Kürt Araştırmaları Derneği, Mezopotamya Kültür Merkezi (MKM) ve Ma Müzik öncülüğünde yapılan bu yürüyüşün konusu; Kürtçe’nin resmî statü kazanması ve ana dilinde eğitim hakkının tanınmasına dair talepleri. Yürüyüşe bebek katili Öcalan’ın yeğeni DEM Parti Urfa Milletvekili Ömer Öcalan da katıldı.

“Kürtçe’nin resmî dil ve eğitim dili olması için, her alanda gece gündüz çalışmamız gerekiyor. Abdullah Öcalan da dile değer veriyor, görüşmelerinde sürekli Kürtçe’nin öneminden bahsediyor.” şeklinde bir açıklama yaptı.

Hani alkışlıyordunuz ya “PKK silah bıraktı!” diye, neden bu açıklamalara bir tepki göstermiyorsunuz? Biriniz de çıkıp demiyorsunuz ki “Ya bu konunun silahları bırakmakla ne alâkası var? Resmen devletin üniter ve ulus yapısını hedef alıyorsunuz sizin derdiniz ne?”

İşte sizin soramadığınız soruları bizler köşe yazılarımızda soruyoruz, ne yapalım? “Kader böyle imiş ey garip anam!” diyorum İzmir Marşı’nın melodisi eşliğinde yazımı yazarken…

Türkiye’ye ana dilinde eğitim konusunda baskı yapan Almanya, Fransa ve İsveç’teki resmî dil ve eğitim dili uygulamasına bakıldığında, eğitim ve resmî dilinin tıpkı bizdeki gibi, ana dilde olduğunu görüyoruz. En demokratik ülkelerde bile ana dili öğrenilir ama eğitim dili ana dildedir. Yani resmî dildir. Peki kendilerinde olmayan uygulamayı neden bizde özellikle Kürtler üzerinden uygulamaya çalışıyorlar?

Bu oyunu 80 milyonun görmesi lazım, artık yeter!

Bir de şu konuya bir açıklık getirelim:

“Ana dil eğitimi ve ana dilinde eğitim”

Ana dili eğitimi; bir insanın, ailesinde çocuk yaşta kültür çerçevesinden öğrendiği dilidir. Bu Rusça olabilir, İngilizce olabilir, Fransızca olabilir. Çok basit bir mantıkla örnek veriyorum bakın; Alman bir anne ve Türk bir babanın çocuğunun, annesiyle iletişim kurması için Almanca öğrenmesi en doğal hakkıdır ki bunu annesi zaten çocuğa öğretir. Aynı şekilde babasıyla da iletişim kurması için Türkçe öğrenmesi gerekir. Peki bu aile Fransa’da yaşadığında ne olacak? Fransa’nın eğitim bakanlığına şu şekilde yazı mı yazacaklar Çocuğumuzun eğitim dili yani “Ana dili olarak çocuğumuz Almanca eğitim almalı.” Vallahi Fransa’nın eğitim bakanlığı dilekçeyi yırtar atar, “Devlet için ana dil yani eğitim dili Fransızca, beğenmiyorsanız başka ülkeye gidin.” der.

Türkiye’de ise Anayasası’nın 42. Maddesinde bu husus açık bir şekilde belirtilmiştir. 42. Madde, ilk dört madde gibi, değiştirilemez hükümlere sahip değil diye değiştirebiliriz havasına girenler, devletin ulus yapısını nasıl tehlikeye attıklarının hâlâ farkında değiller.

Ana dil eğitimi sosyal bir kültürdür, ana dilinde eğitim ise hukuki bir doktrindir. Ana dil ve ana dili ise aynı kavram gibi gözükse de kavram olarak birbirinden ayrı farklı iki kavramdır.

Ana dilde eğitim dediğinizde o, Türkiye’deki 85 milyon için yalnızca Türkçedir. Ana dilinde eğitim ise isteyen herkesin şahsî çabasıyla öğrenebileceği ve önünde yasal engel olmayan bir durumdur. Ana dil Türkiye için Türkçe, Almanya için Almanca, Fransa için Fransızcadır. Ana dilini, ana dil eğitimi olarak yani resmî dil olarak talep edenlere küçük bir bilgi: Türkiye’de ana dil olarak Türkçe ile hiçbir sorunu olmayan 17 farklı ana dili konuşucusu var. Resmî hâle getirilmiş 17 farklı ana dili konuşucuna bir sonraki aşamada da 17 farklı ana dilinde yani 17 farklı resmî dilde kamu hizmeti vermeniz gerekir. Bu da hem mümkün değil hem de bir ülkenin olmazsa olmaz iki unsuru; dil ve millet birliğinin, bilincinin ortadan kalkması ve o ülkenin parçalanması demektir.

HezKurd Kürd Dili Hareketi Derneği’nin avukatı Suphi Özgen’in yaptığı başvurular neticesinde İstanbul Esenyurt’taki Sultan Alparslan Ortaokulu’nda Kürtçe ders sınıfları oluşturulmuş. Bu konuyu önümüzdeki hafta okulu arayarak teyit edeceğim fakat avukatın X’deki paylaşımlarına bakarsak haber doğru gibi gözüküyor.
Malumunuz bir anayasa değişikliği gündemde. DEM Parti ve taraftarları özellikle bu konu üzerinden önümüzdeki günlerde epey bir dayatma yapacaklar.
Korkum şu ki “Hadi Anayasa’ya bölgesel diller Türkiye’nin ortak mirasının parçasıdır.” cümlesini ekleyelim demeleri.
İşte sonrasını düşünemiyorum.
Ana dilin öğrenimi, dilin gramer yapısı ve diğer özelliklerinin öğrenimi için ders verilmesi anlamı iken; ana dilinde eğitim, eğitim sürecinin bütün etnik grupların kendi dillerinde olmasını içerir. Ana dilinin öğrenilmesi için binlerce kurs veren özel eğitim kurumları var oralardan faydalanabilirsiniz, fakat Türkiye’nin eğitim müfredatında Anayasa’nın 42. Maddesini yok sayarak ikinci bir eğitim dili yani ikinci, üçüncü resmî dil olarak ana dilinde eğitim hakkı isteyemezsiniz.
Bu talep açık bir şekilde Türkiye’nin ulus devletini hiçe saymak demektir.
Allah Türk devletine ve isimsiz gariban vatan evlatlarına zeval vermesin.

 

Yazar

Ayşenaz Çimen

1 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar