Yükleniyor...
Sağındım yurtumnı, vetana bardım,
Evimizni tapalmadım.
Evler yıkılgan, çeşmeler kurugan,
İçmege suv tapalmadım.
Sanki dersiŋ, yıldırım urgan,
Bağ bağçalar kurugan.
Tatarlarnıŋ torpagına
Cavırlar kelip sokulgan.
Ne istediŋiz mezarlıktan,
Bozup bağça kurduŋuz.
Tatarlarnıŋ yüreğine
Kanlı pıçak urduŋuz.
Ant etkenmen, söz bergenmen
Millet içun ölmege.
Bilip körüp milletimniŋ
Köz yaşını silmege.
Yukarıdaki Kırım ağıtı, 17. Uluslararası Dünya Dili Türkçe sempozyumunun açılışında okundu. Bu yıl sempozyum Bartın üniversitesinde yapıldı. Yirmi yıl kadar önce Prof. Dr. Abdurrahman Güzel’in başlattığı Dünya Dili Türkçe sempozyumu artık oturdu. Her yıl bir üniversitede yapılıyor, 17’ncisi de 23-25 Ekim 2025’te Bartın’da yapıldı. Türk dili ve edebiyatı, Türkçenin öğretimi alanlarında yüzlerce bildiri sunuldu. Bartın Üniversitesi rektörü Prof. Dr. Ahmet Akkaya da Türkçenin öğretimi alanından olduğu için üniversitenin sempozyuma ilgisi çok sıcak ve samimi idi.
Türkçe demek Türk Dünyası demektir. Bu sebeple açılışta Kırım oyunlarının ve türkülerinin sergilenmiş olması tabiidir. Kırım’dan gelen gençler yüreklerimizi oynattılar.
Sağınmak, birçok Türk lehçesinde “özlemek” demektir. Tapalmadım, “bulamadım” anlamına gelir. Nice Kırımlı, sürgün edildiği vatanını bulamamıştır. Bulsa da hayal kırıklığına uğramıştır. Evler yıkılmış, çeşmeler kurumuştur. Çünkü Tatarların toprağına gâvurlar gelip sokulmuştur.
Kırım, Doğu Türkistan, Kerkük bütün Türk Dünyası’nın kalbinde yaradır. Amasra kıyılarından bakarken gözlerim ufukta Kırım’ı görür gibi oldu.
Bartın’a hareket etmeden önce Sarı Kam’ı andık. Aziz dostum, kam arkadaşım Dursun Yıldırım’ı. Hacettepe Üniversitesi Halk Bilimi Bölümü, kurucu başkanlarını, halk biliminin, Türk destanlarının bu kamca araştırıcısını unutmamıştı.
Koca Türk Dünyası! Kırımı, kırgını da var, coşkusu bayramı da var. Bakü’de yetişmiş Kemal Abdulla gibi büyük bir bilgini ve sanatçısı da var. Türk Kültürünü Araştırma Enstitüsünde 27 Ekim 2025 Pazartesi günü onlarca bildiri ile Kemal Abdulla’nın eserlerini konuştuk. O, en büyük Dede Korkut uzmanlarından biridir. Dolayısıyla Dede Korkut’u da konuştuk.
29 Ekim’de Cumhuriyet Bayramı’nı Hacıeminoğlu ailesiyle birlikte idrak ettik. Hocamızı da andık. Sonra da hep birlikte Atsız Kafe’nin açılışına gittik. Ankara’daki Türk Aydınları Vakfı böyle bir otağ açmış. Nice Türkçü, ülkücü oradaydı. “Bu dağınıklıktan ne zaman kurtulacağız?” sorusu hepsinin gözlerine oturmuştu. Bir de “kurucu önder” söylemlerine tepki oturmuştu yüreklerine.
Birileri tersine gitsin varsın. Türklük ve Türk Dünyası yürümeye devam ediyor.