PKK ile MİT arasında senelerce süren ve Başbakanlık Müsteşar yardımcısının katılımı ile istihbarat görüşmesi olmaktan çıkıp iktidar partisi AKP’nin siyasi içerikli görüşmelerine dönüşen Oslo Süreci’ne ABD’den gelen destek bilinen bir husustur.
Hatta, Kürt Açılımı sürecinin teorik çerçevesine Washington’daki sivil görünümlü devlet düşünce kuruluşlarının nasıl katkı verdikleri, PKK ile görüşmelerin çerçevesini belirleyecek programlar hazırladıkları da bilinmektedir. Burada bir nokta koyalım ve Türkiye-Irak sınırından, Oslo’dan bir başka coğrafyaya sıçrayalım.
Pakistan Hükümeti bir süreden bu yana Pakistan Taliban’ı (Tehrik-e-Taliban Pakistan) ile barış görüşmeleri yürütmektedir. Görüşmeler ile ilgili açıklama yapan Pakistan Taliban’ı lideri Malvi Fakir Muhammed Pakistan Hükümetinin sorunu silah ile çözemeyeceğini anladığını, kendilerinin de ülkelerini tahrip etmek ve kendi orduları ile savaşmak istemediklerini açıklayarak, Pakistan Hükümeti ile sürmekte olan görüşmeler hakkında bilgi verdi. Son dört buçuk yılda 35 bin Pakistanlının öldüğü çatışmaları sona erdirmek amacı ile görüşmeler yapıldığını Pakistan Başbakanı Yusuf Rıza Gilani’de doğruladı.
Şimdi 10 Aralık 2011 tarihli ABD’nin en önemli gazetesi olan New York Times’daki konu ile ilgili değerlendirmeyi Türkçeye tercüme edelim: “Taliban lideri Malvi Fakir Muhammed’in zamanlaması ABD ile Pakistan Ordusu arasındaki tansiyonu istismar etmeyi amaçlayan açıklaması, muhtemelen Washington’da Pakistan’ın aşırılara karşı savaşta uzun soluklu ortaklığı konusundaki güvenilirliğine darbe vuracaktır.” İlginç değil mi, AKP Hükümetini PKK ile görüşmeye teşvik eden ABD, Pakistan Hükümetinin Pakistan Taliban’ı ile görüşmesini, bu ülkenin “güvenilirliğini” sorgulayacak bir durum olarak görmektedir.
Ancak konu ilerleyen satırlarda daha da ilginç hale gelmektedir. New York Times şöyle demektedir: “Afganistan’daki isyanı sona erdirmek için (Afganistan Taliban’ı ile) barış görüşmeleri için çaba sarf eden Washington Pakistan’da bir anlaşma yapmak için sarf edilen çabaları desteklemesi muhtemel değildir.” Bu noktada aynı konuda Reuters 10 Aralık 2011’de ne diyor ona bakalım: “Pakistan Ordusu ve ekonomisi için milyarca doların kaynağı olan ABD’nin terörist bir grup olarak nitelendirdiği Tehrik-e-Taliban Pakistan ile yapılan barış görüşmelerine olumlu bakması mümkün değildir.”
İlginç değil mi? Pakistan Taliban’ının Afganistan’daki müttefiki olan Taliban ile kendisi barış görüşmeleri için çaba sarf eden ABD, Pakistan’ın aynı çabayı kendi yurttaşlarının kurduğu Pakistan Taliban’ı için sarf etmesine karşı çıkıyor. Aynı ABD, AKP Hükümetini PKK ile görüşmeler yapmaya teşvik ediyor. Demek ki ilkeler değil, sadece menfaatler söz konusu.
Bu arada geçen hafta Amerikan uçakları Afganistan/Pakistan sınırındaki bir Pakistan karakoluna hava saldırısı yaparak 24 Pakistanlı askeri öldürdüler. Pakistan buna sert tepki göstererek, hem Afganistan’a Pakistan üzerinden lojistik desteği durdurdu hem de bazı Amerikan üslerini kapattı.
Bu arada 11 Aralık 2011 tarihli gazetelerde yer alan bir habere göre MİT, PKK ile görüşmelerden çekildi. PKK ile görüşmeleri bundan sonra başına eski Bağdat Büyükelçisi Murat Özçelik’in geldiği Kamu Güvenliği Müsteşarlığı yürütecekmiş.
Oysa içinden geçtiğimiz dönemde AKP Hükümeti kendi içinde tutarlı olmak için ve uzun vadede Türkiye’nin çıkarları açısından PKK ile “görüşme-müzakere” gibi ifadeleri ağzına dahi almamalıdır. Bir terör örgütü ile müzakere sürecinin başarılı olabilmesinin tek şansı, terör örgütünün ağır darbeler altında ezilmesi, dengesinin bozulması, stratejisinin çıkmaza girdiğini düşünmesi ve saflarında yenilgi duygusunun yayılmasıdır. PKK bugün bu noktadan çok uzaktadır. PKK ağır darbeler altında ezildi söylemleri gerçekten uzaktır. Daha hükümeti alması gereken çok yol vardır.