DURUM VAHİMDİR

Anlamayanlar için açık açık ve maddeleştirerek yazalım. 1. Mesele hak istemek meselesi değildir; mesele ülke topraklarını bölmek ve Türkiye’den ikinci bir devlet çıkarmak meselesidir. Bölücüler artık bunu saklamıyorlar. Bugünlere PKK’nın silahlı mücadelesi sayesinde geldiklerini; süreç durduğu takdirde tekrar silaha sarılacaklarını alenen ifade ediyorlar.  2. Çözüm süreci, demokratikleşme paketi denilen şeyler bölücülerle yapılan anlaşmaların sonucudur. İmralı’nın […]


Paylaşın:

Anlamayanlar için açık açık ve maddeleştirerek yazalım.

1. Mesele hak istemek meselesi değildir; mesele ülke topraklarını bölmek ve Türkiye’den ikinci bir devlet çıkarmak meselesidir. Bölücüler artık bunu saklamıyorlar. Bugünlere PKK’nın silahlı mücadelesi sayesinde geldiklerini; süreç durduğu takdirde tekrar silaha sarılacaklarını alenen ifade ediyorlar. 

2. Çözüm süreci, demokratikleşme paketi denilen şeyler bölücülerle yapılan anlaşmaların sonucudur. İmralı’nın mektupları Kandil’e, Kandil’in mektupları İmralı’ya götürülmektedir. İmralı’da ağırlaştırılmış müebbede mahkûm bölücübaşı ile bürokratların görüşmelerini de, BDP’lilerin görüşmelerini de hükümet düzenlemektedir; İmralı’ya kimin gidip gidemeyeceğine ancak hükümetin karar verebileceğini bizzat başbakan açıklamıştır.

3. Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin bir Türk devleti ve bu devletin sahibinin Türkler olduğu ülkemizi yönetenlerin ağızlarıyla inkâr edilmektedir. Anayasanın hâlen yürürlükte olan 66. maddesinde ifade edilen “Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür.” hükmü bizzat başbakan ve bakanları tarafından inkâr edilmekte; ağızlar her açıldığında “Türk, Kürt, Çerkez, Arap…” denilerek anayasanın bu maddesi çiğnenmektedir. “Türküm” diye başlayan andımızın kaldırılması da bu anlayışın sonucudur. 

4. Mahkeme, yargı… Şu veya bu gerekçe… Hepsi görünüşten ibarettir. Türk subaylarına karşı yürütülen operasyon, Türklüğü ortadan kaldırmaya ve bölücülüğü meşrulaştırmaya karşı durabilecek güçleri tasfiye etme hareketidir. Nitekim şu anda bölücülerle silahlı mücadele etmesi yasaklanmış bir ordu vardır. 

5. On binlerce insanın kanına girmiş PKK’lılar meşru bir güç gibi kabul edilmekte ve Türk askerini, öğretmenini, esnafını, mühendisini, korucusunu öldüren caniler şehit sayılmakta; onlar için “şehitlikler”  yapılmasına izin verilmektedir.

6. Türkiye’nin sınırları, Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde görülmemiş şekilde hallaç pamuğuna döndürülmüştür. Atlı ve silahlı kaçakçı birlikleri sınırlarımızdan girmeye yeltenmekte; sınıra çekilen duvar, bu ülkenin milletvekillerinin başında bulunduğu gruplar tarafından önlenmeye çalışılmakta ve bu konuda sınırın öte tarafındaki PYD’liler ile bu tarafındaki PKK’lılar iş birliği yapmaktadırlar.

7. Eline silah tutuşturulan üç beş çapulcu, sınırımızın hemen öte tarafında devlet kurduğunu ilan etmekte; PYD adlı çapulcu örgüt, Türkiye hükümetinin görüşmeler yaptığı PKK tarafından beslenmekte ve desteklenmektedir. Üstelik Türkiye’nin yetkili makamları bu örgütün başını Türkiye’ye çağırıp görüşmektedir. Daha önce Irak’ta da aynı oyun oynanmış ve orada bir Kürdistan kurulmasına müsaade edilmiştir. Buna karşılık, Orta Doğu’da oyun kurucu olduğu iddiasındaki hükümet, Irak ve Suriye’de bulunan Türkler için hiçbir şey yapamamıştır; daha doğrusu yapmamıştır.  

8. Durum açıktır, ortadadır ve şakaya gelir yanı yoktur. Hâlâ “hakkaniyet, eşitlik” gibi safdilce lügatler paralamanın da zamanı değildir. Hiçbir ülkede, o ülkeyi bölmek niyetinde olanlara karşı “hakkaniyet, eşitlik” gibi sözlerle destek verilmez. Siz de ya ülkeyi bölenlerden, onlara taviz verenlerden yana olacaksınız, ya da ülke bütünlüğünden yana.

Yazar

Ahmet Bican Ercilasun

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar