Yükleniyor...
Tayyip Erdoğan, neden Atatürk döneminin hesabını, bugünkü CHP Genel Başkanı’ndan sorarak gündem değiştiriyor. Kendi döneminin hesabını vereceği günler yakın olduğu için mi yoksa böyle bir dönem hiç olmasın diye mi?
Açıkça görülüyor ki Dersim hesaplaşması ile Atatürk’ün şahsında hedef alınan Türkiye Cumhuriyeti’nin temelleri ve Türk kimliğidir.
***
Tayyip Erdoğan, kendisini bekleyen akıbetten ancak rejimi değiştirebilirse kurtulabileceğini zannediyor da olabilir.
Yeni bir Anayasa demek, yeni bir rejim, hatta yeni bir devlet demektir! Yeni devletin kurucuları da kendi rejimlerini yerleştirebilmek için eski rejimi kötüler. Erdoğan, “Kendi tarihiyle yüzleşemeyenler, o cesareti gösteremeyenler bir gelecek inşa edemez. Prangalarından, ağırlıklarından kurtulmayanlar gelecek adına proje üretemezler. Kendisini eleştirmeyenler, kendi tarihini sorgulamayanlar başkalarını eleştiremezler” diyerek işte onu yapıyor.
Fakat, milli futbol takımı dahil bütün kamu alanlarına hükmetmeye başladıkları halde halk arasında Cumhuriyet bilinci hâlâ ayaktadır. En azından, herkes mevcut Anayasa’ya uymak zorundadır. Anayasal rejimi ortadan kaldırmak isteyenler, ağır cezalık suç işlemiş olur.
Yani Tayyip Erdoğan, Dersim raporlarını açıklayıp Atatürk dönemini kötülerken, kendisinin de bıçak sırtında olduğunun bilincindedir.
Kaldı ki açıkladığı raporlarda bilinmeyen bir husus yoktur. Erdoğan, “Dersim’de 13 bin 806 kişinin öldürüldüğü resmi belgede ifade ediliyor. Aralık 1938; Tunceli’den 11 bin 683 kişinin sürüldüğünü belirten, iki bin kişinin daha sürülmesini karara bağlayan bakanlar kurulu kararı.. Burda da Başbakan kim biliyor musunuz? İsmet İnönü.. Pardon Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, Başbakan Celal Bayar” diyor..
İyi de Celal Bayar; kendisinin siyasi öncülü değil mi? Seçimlerde Adnan Menderes, Turgut Özal, Tayyip Erdoğan üçlüsünün resimleri bir arada kullanılmadı mı?
Bu durumda sadece CHP değil, CHP’den türeyen DP’liler de sorumluluğa ortak değil mi?
Bunlar bir tarafa, dokuz yıllık Tayyip Erdoğan döneminde terörle mücadelede kaç vatandaş öldürülmüştür, kaç vatandaş tutuklanmıştır, kaç vatandaş cezaevinde tedavi edilmediği için veya kötü şartlar yüzünden hayatını kaybetmiştir?
Nasıl kendisi bugün Dersim’in hesabını soruyorsa, yarın bir başka Başbakan da Tayyip Erdoğan döneminin hesabını sormaz mı? Tabii o zamana kadar kim öle kim kala diye düşünülebilir ama içinde bulunduğumuz dönemde 100 yılda bir gerçekleşebilecek olaylar bir yıl içinde birkaç defa yaşanıyor. Yani tarih çok hızlı akıyor..
***
Amerika’nın Büyük Orta Doğu Projesi’nin gereği olarak, Türkiye’nin Orta Doğu’da bir federasyona dönüştürülebilmesi için Türk kimliğine dayalı ulus devletin ortadan kaldırılması ve bunun için de gönüllerdeki Atatürk sevgisinin yıkılmasını gerekli görüyorlar. Kimse böyle bir işe cesaret edemeyeceği için devletin bütün kurum ve kuruluşlarını hizaya getiren Tayyip Erdoğan, Atatürk dönemi ile hesaplaşmaya soyunuyor; psikolojik harekât yapıyor..
Devlet kuruluş rayından çıkarılırsa, başına neler geleceğini bilen insanlar, hiç direnmez mi zannediliyor? Bir kişi bile dirense hesap bozulur! Tayyip Erdoğan, aslında bu kadar zayıf bir konumdadır!
Amerika’ya güvenerek, kendi devletinizin kurucuları ile hesaplaşmaya girerseniz, her türlü riski göze almışsınız demektir. Peki değer mi?
Burada insanın aklına Cüneyt Zapsu’nun Amerikalılara söylediği sözler geliyor. Zapsu, “Bu adamı deliğe süpürmeyin, kullanın” diyordu.
İşte, Tunus, Mısır, Libya ve Suriye’de Tayyip Erdoğan üzerinden Türkiye’yi kullandılar, kullanıyorlar.
***
Mehmet Bedri Gültekin’in yazdığı gibi bugün Türkiye’de kritik konumlardaki yetkililer, siyasiler, Amerika’nın emriyle “dört ayak üzerinde” yürüyor ama halkı daha fazla kandırmak mümkün değildir.
Yüksek Mühendis Burhan Savaş diyor ki, “Artık asıl amaçlarını gizleyemez durumdadırlar. Kozinoğlu’nun esaretteki şehadeti milâttır. Erdoğan , bedelli askerlik, şike, kanal İstanbul gibi hareketlerle kitleleri oyalayıp zaman kazanmaya çalışıyor.
Gerçek ise Türk’e kefen biçilmesi olayıdır!
Gerçek gündem budur.”