Yükleniyor...
Türk Milletinin Atatürk’ü Anma ve Gençlik Spor bayramını yürekten kutlarız.
Kâşgarlı Mahmut Dîvânu Lûgati’t-Türk adlı eserinde Türkler için:
“Gördüm ki Yüce Tanrı:
Türk burçlarında doğdurdu devlet güneşini;
Onların ülkeleri etrafında döndürdü göklerin çemberini;
Ve onlara ad verdi Türk diye;
Ülkelerin idaresini verdi mülk diye; zamanın hakanları yaptı onları;
Ellerine verildi günümüzdeki insanların yuları;
Onları görevlendirdi halk üzre;
Onları kuvvetlendirdi hak üzre;
Aziz kıldı onlara (Türkler) yanaşanları ve idaresi altında çalışanları…”
Demektedir.
Türk Milleti adalet duygusu çok yüksek olan bir millettir. Tarih boyunca idaresi altında yaşayanları birbirinden ayırmadan eşit ve adil davranmıştır. Ondan dolayıdır ki 450 yıl boyunca Avrupa’nın ortalarına kadar uzanan toprakları adaletle idare etmiş; Akdeniz’de, ondan izinsiz kuş kanadı çırpmamıştır. Bu zaman zarfında insanlar mutlu ve huzurlu bir şekilde yaşamıştır.
Ancak ne zaman ki bilim ve akıl kullanılmaz olmuş, o zaman gerileme başlamıştır. Bu gerileme I. Dünya Savaşına kadar sürmüş, nihayet savaşta yenik düşünce düşmanlar yurdumuzu işgal eder. Bunun üzerine bir avuç Türk, Mustafa Kemal Paşanın önderliğinde milli mücadeleyi başlatır.
Bu mücadele 19 Mayıs (1919) sabahı Samsun’dan yola çıkar.
Mustafa Kemal Paşa ve heyeti önce Havza, sonra da Amasya’ya geçer. Türk Yurdunun dört bir yanına çekilen telgraflarla ülkenin durumu, mücadelenin amacı ve şeklini açıklayan tamimle (genelge) bildirilir.
İlteriş Kağan’ın sesini işitince, şehirdekinin dağa çıktığı, dağdakinin inip toplandığı gibi Türk Milleti bu çağrıya kulak verdi.
Millî Mücadelenin teşkilatlanması için Erzurum’da bir kongre toplanır. Artık ilk ateş yakılmıştır. Bu ateş yavaş yavaş yurda yayılacaktır.
Sonra Sivas’ta ikinci bir kongre toplanır. Bu kongrenin etkisi çok büyük olur. Sıra, Meclisin Ankara’da toplanmasına gelmiştir. Yine illere gönderilen tamimle her ilin temsilcilerinin seçilip Ankara’ya gelmesi istenir.
23 Nisan 1920’de Büyük Millet Meclisi açılır. Bu İstiklâl Harbinin ilk merhalesidir.
Sonra yokluklar içinde büyük bir savaş başlar. İşgalcilerin sayı ve silah üstünlüğüne rağmen, milli mücadele önderleri ve onlara inanan, esareti asla kabul etmemiş Türk Milleti, 9 Eylül (1922) günü zafere ulaşır. Yunan ordusu darmadağın edilerek İzmir’de denize dökülmüştür. Böylece Milli Mücadelenin askeri bölümü tamamlanır. Türk ordusunun bu zaferi karşısında düşmanlar, İstanbul başta olmak üzere da işgali altında tuttukları bölgeleri terk etmek zorunda kalırlar.
Ve artık barış şartlarını belirleme zamanıdır. Lozan’da, bir tarafta İsmet İnönü başkanlığındaki İstiklâl Harbinin galibi Türkiye Büyük Millet Meclisi temsilcileri, karşısında 1. Dünya savaşının galipleri Birleşik Krallık, Fransa, İtalya, Japonya, Yunanistan, Romanya, Bulgaristan, Portekiz, Belçika ve Yugoslavya temsilcileri oturur. Uzun ve çetin müzakerelerden sonra 24 Temmuz 1923 tarihinde anlaşma sağlanır ve imzalanır.
Artık bütün dünya yeni, hür ve bağımsız Türk devletini tanımıştır.
Üçüncü ve son aşamada ise Türk tarihinin tartışmasız en büyüklerinden olan Gazi Mustafa Kemal Paşa ve arkadaşları, 29 Ekim 1923 günü yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin kurulduğunu bütün dünyaya duyurur.
Artık Gazi Mustafa Kemal Paşa, Atatürk olmuştur.
19 Mayıs’ta Samsun’a çıkış işte böyle bir yolculuğun başlangıcıdır.
Hürriyeti ve istiklâline âşık Türk milletinin dünyaya haykırdığı gündür.
NE MUTLU TÜRK’ÜM DİYENE!..
MİLLÎ DÜŞÜNCE MERKEZİ