Erdoğan kısa bir süre önce “muhafazakâr-demokrat” dindar bir gençlik yetiştirmenin AKP Hükümetinin amacı olduğunu ilan etti. Bu, Türk gençliğini AKP gençlik kolları haline getirme arzusunun ifadesinden başka bir şey değildir. Bir diğer ifade ile Irak’ın bombalanmasına gözlerini kapatan, Libya’nın bombalanmasında koordinatör ülke konumunu alan, Suriye’yi batının istekleri doğrultusunda bir iç savaşa sürükleyecek bir askeri müdahalenin öncü gücü olan “ılımlı İslam” adı verilen yorumun eğitim aracılığı ile kitleselleştirilmesinden bahsediyoruz. Başbakanın bu açıklaması bizi şaşırtmamalı. Yarı hegemonik bir siyasal sistem ile otoriter bir rejim oluşturma doğrultusunda hızlı adımlar ile ilerleyen AKP’nin, gençliği AKP gençlik kolları haline getirme arzusu şaşırtıcı değildir.
Her ne kadar son günlerde AKP aleyhine yaptığı açıklamalar ile gündeme oturan Prof. Dr. Mehmet Altan, “Ben AKP’yi yanlış tanımışım” dese de Türk milliyetçilerinin bu tür bir yanlış tanıma ve yanlış teşhis sorunu hiçbir zaman olmadı… Türk milliyetçileri AKP’nin otoriter rejim heveslisi olmasının yanında, milli kimliğimizi, Türk kimliğini zayıflatan, Türk milletini bir etnik grup statüsüne indirmeyi hedefleyen bir yaklaşımın siyasal temsilcisi olduğunu ilk günden itibaren ifade etmişlerdir.
Türk milleti AKP’nin iktidara gelmesinden sonra müslüman olmadı. AKP iktidardan gittikten sonra da Müslümanlığına en ufak bir halel gelmeyecektir. Türk milletinin İslam adına AKP’den öğreneceği hiçbir şey yoktur… Türk milleti yüz yıllardan bu yana büyük bir ekseriyeti dindar olan bir millet olmuştur. Şimdi gelelim Erdoğan’ın açıklamasının hukuk devleti ve demokrasi açısından sorunlu tarafına.
Her demokratik ülkede devletin görevi, çocuklarını ve gençlerini içinde yaşadıkları toplum ve mensubu oldukları devlet ile ilgili milli bir kimlik vermektir. Bu milli kimlik ortak hakim kültüre dayanır. Ve ortak hakim kültürün kapsadığı bütün dini, örfi kültürel değerleri de kapsar. Ancak devletler bunun ötesine geçip öğrencileri belirli bir politik yorumun ürünü olan yaklaşım ile yetiştirmeye başladığında bu politik yorum ne olur ise olsun rejimin adı artık demokrasi değildir. Bu açık bir anti demokratik toplum mühendisliğidir. Devlet gençliğe milli kimliğini verir, gerisine ise yurttaş olan genç kendisi karar verir.
Özetle hem bu milletin dindar olmak için AKP’nin eğitimine ihtiyacı yoktur; hem de ılımlı İslami yaklaşımın sonuçları İslam Dünyası için tahripkârdır ve daha da tahripkâr olacaktır… Üstelik önerilen sözde dindar muhafazakâr-demokratlığın, milli kimliğimizin de ne kadar kopuk olduğu son 10 yılda çok net bir şekilde görülmüştür. Allah korusun, muhafazakâr-demokrat bir gençlik ile Türk milletinin 1000 seneden beri yaşamış olduğu Anadolu üzerinde 50 sene tutunma şansı olmaz. Belki AKP liderleri bile bunun farkında değil ancak milli kimlik ve vatan değerlerine indirilen darbeler o kadar ağır sonuçlar doğurmaya başladı ki.
Bu arada bir başka husus AKP’nin böyle bir gençlik yetiştirip yetiştiremeyeceğidir. Humeyni’nin İran’da gerçekleştirdiği devrim sonrasında kurulan rejim İran toplumunu herhalde AKP’nin yapabileceğinden daha etkili yöntemler ile dindarlığın kendi yorumu zemininde yetiştirmeye çalışmıştır ve çalışmaktadır. İran’da Humeyni rejimi bu konuda başarılı olmuş mudur?
İran’ın bugün dünyanın en yaygın uyuşturucu kullanılan toplumu olduğu iddiaları hiç de hafife alınacak iddialar değildir. Yabancı büyükelçiliklerde yapılan resepsiyonlardan sonra onlarca İranlının sabaha kadar diğer bir ifade ile sarhoşlukları geçene kadar büyükelçiliklerde kalmalarına izin verilmektedir. Çünkü İranlılar “fil gibi” içmektedir. Humeyni rejiminin ne kadar başarılı olduğunu görmek için Tahran-İstanbul uçağına binmeniz veya Tahran’da ana caddelerden birisinde yürümeniz yeter. Sonuç olarak iç rahatlığı ile şunu söyleyebilirim ki, Atatürk Türkiyesinin insanları, Humeyni İran’ının insanlarından daha dindardır.
1978 İran toplumundan çok daha çoğulcu bir yapıya sahip olan Türkiye’de AKP’nin istediği sonucu alması çok zor görünmektedir. Bu durum AKP’yi bazı adımlar atmaktan geri bırakmayacaktır. Türk milleti ne yazık ki çok zaman kaybedecek. Ve zarar görecek. AKP artık devleti ve toplumu yeniden kurmak için değil, Türkiye Cumhuriyetini yönetmek için seçildiğini anlamalı. Bölgesel barışın bu kadar ağır tehdit altında olduğu bir süreçte, milletin bu kadar ağır şekilde derin yarıklar ile kamplara bölünmesi bir iktidar partisi için dehşet verici olmalıdır. % 50 destek, bir iktidar partisi için çok güzel bir destektir. Geriye kalan % 50’nin düşman olmaması şartı ile…