Yükleniyor...
Onlarla karşılaştığımızda hemşehri muhabbeti yapardık. Biri öğretmen diğeri sağlık görevlisiydiler. Emekli olduklarında Antalya’ya yerleşme kararı aldılar. Orası dünya cennetiydi. Burdur’a da yakındı. Dostlarını görmek istediklerinde çıkıp gelebilirlerdi. Ev bakmaya gittiler. Düşündükleri gibi olmadı. İki ay sonra dönüp geldiler
“Ev bulamadık. Antalyalı da olamadık.Orası güzel ama bize göre değil. Burdur’dan ayrılamayacağımızı anladık. Buradan ev bakıyoruz artık. Bir nedenimiz de oğlumuzun mezarı…”
Böyle demişlerdi biri Ergani, diğeri Diyarbakır’ın merkezden karı koca hemşehrilerim.
Ayrı devlet kurma hayaliyle otuz yıldır bu milletin evlerine ateş düşürenler. Eşleri dul, çocukları yetim bırakanlar. Hendek muhasarası, sur muharebesi hortlatanlar. Vatandaşın evini yurdunu terk etmesine sebep olanlar. Bunu bir düşünsünler. Ders çıkartsınlar bu iki hemşehrimin tercihlerinden. Kaçının bir bağı yok bu ülkenin herhangi bir yeri ile? Öğrenciydiler, askerdiler, işiydiler memurdular. Anıları oldu, acıları oldu.Hangi parçası onların değil? Bugün Diyarbakır’ın kalbi Sur ilçesinden,Cizre’den,Silvan’dan, civardan göçe mecbur bırakılanlar. Ülke dışına mı çıkıyorlar, yoksa ülkenin dört yanına dağılmış yakınlarının yanına mı? “Surda gedik açmak” rüyasından uyansınlar. Denenmişi yeniden denemeye gerek yok.
Anadolu her iyiliğin, her güzelliğin anası. Dünyanın merkezi ve en stratejik noktası. Tarih boyunca başının beladan kurtulamadığı da o yüzden. Bizim gibi daha birkaç nüfusu besler bu topraklar. Herkese yeter. Bu toprağın insanını bu toprağın milletine karşı isyana hazırlayanlar bunu bir düşünsünler. Bunda herkesin menfaati var. Bir daha tekerrür etmesin tarih.
Birkaç aydır Düzce’deyim. Burası 81. sıradan listeye dâhil olmuş bir il. Birisi diyor ki ovası için;
“Hollanda’ya teslim etsen bir ülkeyi besler”. Öylesine bereketli. Söz açılmışken bir özelliği de birinci sınıf deprem kuşağında oluşu. Bina yapılmasın diye Allah “fay” hattına oturtmuş ama “payı” varken kim dinler “fayı”. Kaç ovası var böyle bu ülkenin… Bedeli ödenmiştir hepsinin. O bedeli Türk Milleti ödemiştir. O millet kimdir? Hepimiziz. Bu ülkeye vatandaşlık bağıyla bağlı olan herkestir. Bin yıldan, daha da ötesinden beridir buradayız. Kabında eritmiştir bizi Anadolu. Ayrılma şansımız yoktur. Burası son durağımızdır. Ana vatanımızdır. Ata vatanımızdır. Daha güzelini bulamayacağımızı da biliyoruz.
Hemşehrilerim Burdur’a yerleşme kararı aldılar. Mutlu olsunlar orada. Onu dileriz. Burdurlu da Diyarbakır’a yerleşebilir. Orası da benzersiz bir şehir, bir güzide vatan parçasıdır. Ülkenin her yeri herkesin. Öyle de olmaya devam edecek. Birileri diyorsa ki; “Diyarbakır bizim, İstanbul Bursa Muğla ikimizin” O hiç olmayacak. O ham hayal. O tam hayal.
Kimse de heveslenmesin.
Varsa da çıkartsın aklından. Ülke hepimizin. Her yeri herkesin.
Arifleri çok olmuştur bu toprakların. Onlardan birisinin dizeleriyle noktalayalım.O duygularımıza tercüman olsun.
Gök mavi, başak sarışın..
Tadı ne güzel barışın!
Fakat senin on savaşa
Değer, ey yurt, bir karışın!
Böyle de mâkul mazeretimiz var işte. Arif sözünü yabana atmamak lazım.