Yükleniyor...
18 Mart Çanakkale (*)
Dur yolcu, bilmeden gelip bastığın,
Bu toprak bir devrin battığı yerdir.
Eğil de kulak ver, bu sessiz yığın
Bir vatan kalbinin attığı yerdir.
N. Halil ONAN
***
Biz Çanakkale’de Türklerin tomurcuklarını tükettik.
Bir İNGİLİZ TARİHÇİ
***
Bizde geline kına yakılır, kocasına çocuklarına kurban olsun diye, Koça kına yakılır, Allaha kurban olsun diye, Askere kına yakılır, vatanına kurban olsun diye.
(Kınalı Ali’nin anasının mektubu)
***
Çanakkale yüzünden İstanbul’da Anadolu’da bir dönem mezun veremeyen liselerimiz mevcuttur. Tümden yok olan bir genç kuşak. İngiliz tarihçinin dediği gibi taptaze tomurcuk bir nesil tam da.
Bir Alman general “bu kadar genç bir kuşak böylesi bir iman ve kararlılıkla nasıl oluyor savaşabiliyor” sorusuna şu cevabı veriyor“Temiz geçirilen ilk gençlik yılları…”
***
Osmanlı, alan değil, veren bir imparatorluktu. Kamu vicdanında temiz oluşu da bu yüzdendi. Oyunu kuralına göre oynamadığı için dağıldı. Çöküşünün sessiz oluşu da yine bu yüzden oldu. İmparatorluk, yatırımı hep İstanbul’a yaptı. İstanbul işgal edildi. Biz kendi malımızın hırsızı durumunda olduk. İslam ülkelerinden destek gelmeyişi, parçalanma sürecine onların da katılması, hilafetin fiilen iflas ettiğinin de göstergesidir.
***
“Dua müminin silahıdır” Dualarına muhtaç olduklarımız vardır elbet. Çanakkale’de moral gücün, maneviyatın etkili olduğu muhakkak. Ancak sadece duayla muharebe kazanılacak olsa Balkan hezimetini yaşamazdık. Nedensiz yaprak bile kımıldamaz. Çalışmadan olmaz.
Çanakkale kendi destanını, masalını, şirini, menkıbesini, kendi edebiyatını da yaratmıştır. Bu doğaldır. Ancak meydan sadece masallara, menkıbelere bırakılırsa zamanla gerçeğin yerini alırlar. Gerçeğe saygıda buluşursak sorunları aşmamız kolaylaşır.
***
Yenilen taraf olmalarına rağmen İngilizlerin, Fransızların, Azak’ların Çanakkale üzerine araştırmaları, eserleri bizden daha fazladır. Gelibolu’yu Anzak filmlerinden mi öğrenmeliydik?
***
Mehmetçik cepheye sadece vatan için ölmeye gitmiyor. Şahadet mertebesine erişeceğine olan inancı, bu kahramanlıkta çok önemli bir faktördür.
Savaş çığlığı “Allah, Allah” olan bir ordumuz var. Ordusuna peygamberinin adını veren tek milletiz. Mehmetçik mareşalden daha üstün rütbeyle aguşunu açmış onu bekleyen peygamberin yanına, gideceğine olan inançla hücum ediyor. Bu ruh, ordumuzda dün vardı, bugün de var, yarında olacak. Cumhuriyet bu ruha dokunmadı. Bilakis bilinçle daha da zenginleştirdi.
***
Müstevlilerin ortak amacı Türksüz bir Anadolu yaratmaktı. Anadolu’da Türklük, Türkçülük şuuru etrafında kader birliği eden topluluk dünya durdukça unutulmayacak bir destan yaratarak bu bahtsız dönemi atlatmayı başardılar.
***
Çanakkale’nin şişeye benzeyen dar yerinden sekiz ay boyunca her gün ortalama iki bin asker giriş yapmaktaydı. Sekizle çarp eder beş yüz bin eder. Yarısı şehit, kalanı gazi.
İşte bilanço…
***
Çanakkale’de kullanabildiğimiz sadece üç uçağımız vardı. Karşı taraf ise uçak gemilerine sahiptiler. Suriye’de çarpışan askerlerimizin sırtlarında kışlık, Sarıkamış’ta çarpışanlarımızın sırtlarında ise yazlık elbiseleri vardı. Öylesine hazırlıksız girmiştik bu savaşa.
***
Çanakkale, Türk-İslam âleminin Batıya karşı iki yüz yıl aradan sonra kazandığı ilk büyük zafer olması bakımından çok önemlidir. Büyük zaferdir, ama yenilgimizi önlemeye yetmemiştir. Sakarya zaferi sadece Polatlı’da, İnönü zaferi sadece Bozhöyük’te Çanakkale zaferi ise tüm Türkiye’de kutlanılır. Bunu doğru yorumlamak lazım.
***
Milli benliği olmayan topluluklar kuru kalabalıklardır. Ülkesini başkalarının idare ettiği bir devletin, devlet olma niteliği bitmiştir.
***
Karadeniz iç denizdir. Kapısı da boğazlardır. Kilidiyse Türk’ün elindedir. Bugünkü mücadele bu kilidi elimizden almak gayretidir.
***
Milli tarih doğru anlatılmıyor. Kasıtlı, bilinçli biçimde sahte tarihler yaratılıyor. Gerçekler saptırılıyor veya abartılıyor. Parlak görkemli sayfalar ise ya karartılıyor ya cılız gösteriliyor. Ya da hiç alınmıyor, anılmıyor. Bu şekilde sahte belgelerle yanıltılıyorlar sonraki kuşaklar.
***
Yakın tarihimizi okuyanlar emperyalizmin tuzağına düşmezler. Bugün yaşanan hadiselerin aynısı yakın tarihimiz içinde fazlasıyla var.
***
Bu zaferde küçük rütbeli subayların rolleri büyük olmuştur. “18 Mart” Cumhuriyetten önce Osmanlıda da kutlanmaktadır. Denilebilir ki Çanakkale Zaferi Osmanlıdan miras kesintisiz kutlanmaya devam edilen ender bir tarihtir bizim için.
***
İngiliz, İsrail, Anzak, Yeni Zelanda, Pakistan millet olduklarını Çanakkale’de öğrendiler. Zira, biz de öyle. “Büyük dağın dumanı büyük olur”. Birçok kahramanımız var. Gaflet ya da delalet sebebiyle bir o kadar hainimizin olması da normal. Rıza Tevfik; “Ben ne yaptım ki, Sevr’i imzalamaktan başka…” dememiş miydi?
***
Mondros Sevr’in, Çanakkale Kurtuluş Savaşının önsözüdür. “Osmanlı Balkan Harbi yenilgisinden sonra Çanakkale’de savaşmayı öğrendi” diye yazar, bazı tarihçiler. Kurtuluş Savaşını Çanakkale Zaferine borçluyuz. Bu zaferin bize Kurtuluş Savaşı yapma gücünü verdiğini, bu zaferle iki yüz yıllık yenilgi kompleksini üzerimizden attığımızı söyleyebiliriz.
Yakup Kadri; “Gençliğimizde bir kurtarıcıya hasrettik. Çanakkale Mustafa Kemali çıkardı. Millet, “bu adam başımızdaysa biz başarırız” kanaatine vardı.
***
Almanların bu zaferdi bir katkıları olmamıştır. Suriye’de komuta kendilerinde olmalarına rağmen yenildiler ama Türk’ün yenilgisi diye gösterdiler. Çanakkale’de kazanan bizdik, ama Almanlar kendi başarılarıymış gibi gösterdiler. Dahası, oturup Ruslarla İstanbul’u size verelim pazarlıkları yaptılar.
***
Özetlesek; Bugün saldırılar dünden daha az ve daha önemsiz değil.
Her daim Kurtuluş Savaşı, Çanakkale zaferi anlatarak ebed-müddet bu cennet vatanı elde tutamayız.
Atatürk sonrası 15 yılda kalkınma hızımız yüzde 9, borç ise sıfırdır. Üstüne üstlük Osmanlının borçlarını ödemiş Kayseri’de uçak fabrikası başlatmışız bir de. Bugün 500 milyon dolara yaklaşan borç batağındayız.
Dünün kahramanları birer güneştiler, dünü ışıttılar. Dünün güneşinin bugüne faydası yok. Dünden ders ve feyiz alarak bugünü ışıtmak görevi ise bizim.
***
Çanakkale üzerine sözü burada noktalayıp meydanı destan şairimize, N.Y. GENÇOSMANOĞLU’na bırakalım birazda dilerseniz.
***
Şu yeryüzü er meydanı
Gönül sevmez her meydanı
Yüreksize yorgan döşek
Koç yiğide ver meydanı
Geldiği gün kutlu çağrı
Bas titresin yerin bağrı
Doğudan batıya doğru
Bir yay gibi ger meydanı
Gaytan bıyık bura bura
Gakkoş dadaş sıra sıra
Elaziz’de çayda çıra
Erzurum’da bar meydanı
Bak neler var dünlerinde
Acı tatlı günlerinde
Dumlupınar önlerinde
Mehmetçikten sor meydanı
Git ceddine bir sor hele
Hatırına neler gele
Darboğazda Çanakkale
Tarihin en zor meydanı
100 yıldönümünde Çanakkale Şehitleriyle beraber bu cennet vatanı bize armağan eden tüm şehitlerimizi rahmet ve minnetle anıyoruz.
(*)Konuşma özetleri:
Prof, Dr Ahmet MUMCU,
İsmet GÖRGÜLÜ,
Turgut ÖZAKMAN,
Prof. Dr. Mustafa TURAN