Yükleniyor...
8 Ekim 2015
Sevgili okuyucum; devlet yöneticilerinde vatan bütünlüğüne yönelik sağlam bir ‘irade’ olmaz ise, o vatan ‘işgalsiz’ de bölünebilir! Vatanın bölünmemesi için; çelik bir irade, işlek bir hukuk, her an hazır olmalıdır… Devlet yöneticilerinde çelik ‘irade’ vatanın bütünlüğünü sağlamada pek çok önemlidir. Nitekim 1990’ın başlarında, ABD’nin Teksas Eyaleti’nde, küçük bir kasaba gazetesinin sahibi -şaka olarak- “Teksas Eyaleti ABD’den ayrılmalı” diye, yazınca; ne oldu biliyor musunuz? Savcı, adamın tam 200 yıl hapsini istedi!
Vatanın esenliği vatandaşın duyarlılığına emanettir. Bölünme ‘tehditleri’ karşısında vatandaşı uyarmak, elbette bir millî namus meselesidir. Günümüzde, bu ‘namus meselesini’ yerine getirmek için çırpınan kuşkusuz pek çok saygın kişi ve kurumlar var. Onların hepsini şükran duygularımla selamlıyorum.
Kişi olarak bir örnek verirsek; 1958’den beri; her gününü Türk vatanının dirliği, Türk milletinin yücelmesi uğruna harcayan, eski Bakanlarımızdan bilge ‘Devlet Adamı’ Sayın Sadi Somuncuoğlu, bu konuda gerçekten öncü bir görev yapıyor. Ankara’da kurduğu Millî Düşünce Merkezi ile Türk milletinin, Türk vatanının ‘harem-i ismetine’ sinsice saldıranları; uyuyan devlet adamlarını ve halkımızı; yayınlarla, konferanslarla, bilgilendirmeye çalışıyor…
Millî Düşünce Merkezi, başkentimiz Ankara’da.
Yaz dönemi dolayısıyla konferanslarına ara veren Merkez; 30 Eylül 2015 Çarşamba günü, Sonbahar’ın ilk etkinliğini Genel Başkan Sayın Sadi Somuncuoğlu ile gerçekleştirdi. Sayın Somuncuoğlu “Bugünlere niçin gelindi?” başlıklı bir geniş konuyu, iki saate yakın bir sürede özet olarak anlattı. Salon -Öcalan canisini sorgulayan emekli Başsavcı Sayın Talat Şalk gibi- seçkin konuklarla doluydu.
Şimdi siz sevgili okuyucularıma Sayın Somuncuoğlu’nun konuşmalarından not aldığım çok kısa cümlelerini sunuyorum:
“Bu iktidar, iktidara geldiği günden beri ülkemiz sıkıntılı günler geçiriyor,
2002 yılına kadar İran’la, Irak’la, Suriye ile ilişkilerimiz fevkalâdeydi. 1998 Adana Mutabakatı ile Abdullah Öcalan katilini bize teslim ettiler. Ekonomik ilişkilerimiz de çok güzeldi. Bu iktidarla bölgemizin hangi durumda olduğunu üzüntüyle görüyoruz,
Yunanistan bugünlerde egemenlik alanını sınırlarımıza dayandırmaya çalışıyor,
İsrail ile ilişkilerimiz iyi idi. Şimdi ne durumda biliyorsunuz. Bizi kuşatmak için, Yunanistan ve Ermenistan ile anlaştı,
Bu iktidar Akdamar Kilisesi’nin tamiri yapılırken çan takılmayacak, ayin yapılmayacak demişti. Sonra ayin de yapıldı, her şey yapıldı,
“1984’te başlayan PKK terörü 1993’te zirve yaptı. Ama Tansu Çiller adlı bir hanım Başbakan oldu. Ordu’nun en üst görevlilerini çağırdı. Bu terörü önleyeceğiz; önleyeceksiniz. Benden ne isterseniz vereceğim dedi ve istihbarat havuzu kuruldu. EMASYA adlı bir protokol yapıldı. Bu protokol ile devlet görevlileriyle iş birliği sağlandı. O dönemde terör temsilcileri Meclis’e giremedi. Terör örgütüne hayat hakkı tanınmadı. 1997’de terör örgütünün beli kırıldı. Ama bu hükümet gelince EMASYA darbeye yol açar diye kaldırıldı,
Her millette etnik grup vardır ama onlar milletin bir parçasıdır,
Tarihin en eski milleti olan Türk milleti bu iktidar döneminde etnik guruplardan birisi olarak ifade edildi,
Bu hükümet 2004’ten itibaren terör örgütüyle görüşmelere başladı,
Milletten gizli terörle mücadele olmaz,
Hiçbir özerk yönetimin, federal yönetimin ordusu olmaz. Ama Öcalan en az 5 bin öz savunma gücü istiyor,
Terör örgütünün Meclis’te siyasi karargâhı var,
Demokrasi insan haklarıyla ilgilidir. Küme haklarıyla ilgilenmez,
Devlet, terörü kınama mitingi yaptı. Devlet kınama yapmaz, gereğini yapar,
Şimdiki Genelkurmay Başkanımız, çözüm sürecinin ne olduğunu bilmiyorum dedi,
Kırmızı kitapta PKK tehdit değildir denildi…”
Sevgili okuyucum, Sayın Somuncuoğlu’nun konferansının tamamını, yakında internet’ten Millî Düşünce Merkezi’nin videosundan izleyebilirsiniz.
Esen kalın efendim.