Yükleniyor...
VEFATININ 78. YILINDA
GAZİ MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK’ÜMÜZÜ
RAHMET, MİNNET, SAYGI VE HASRETLE ANIYORUZ
Çanakkale’de haçlıların, sömürgeci ve işgalcilerin yenilmez denilen donanma ve kara güçlerini gücünü yenerek “Çanakkale Geçilmez” demiştir.
Mazlum milletlere, dünya tarihinde ilk defa ümit ve cesaret vermiştir.
30 Ekim 1918’de Mondros Mütarekesinden sonra aziz ve güzel vatanımız düşmanlar tarafından işgal edildiği; Osmanlı Devletinin elinden silahlarının alındığı o kara günlerde Mustafa Kemal, Yüce Allah’ın Türk Milletine bir lütfudur. Kararlı, ileri görüşlü eşsiz bir komutandır.
16 Mayıs 1919’da, işgal altındaki İstanbul’dan vatanımızı kurtarmak için Samsun’a giderken, düşman donanmasına “Geldikleri gibi giderler” diyendir.
Komutanlığını yaptığı, 23 Ağustos-13Eylül 1921, 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesinde kaburgaları kırıldığı halde savaşı kazanmıştır. 19 Eylül 1921’de TBMM tarafından Mustafa Kemal Paşamıza “Mareşal” rütbesi ile “Gazi” lik unvanı verilmiştir.
26 Ağustos-9 Eylül 1922
BAŞKUMANDANLIK MEYDAN SAVAŞI –KESİN ZAFER-
“Hattı müdafaa yoktur, sathı müdafaa vardır. O satıh bütün vatandır.” Demiştir. Kocatepe’de, Dumlupınar’da Yunan’ı perişan etmiştir.
“Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir İleri” emri ile Yunan’ı denize dökmüştür.
Viyana bozgunundan itibaren (240 sene) geri çekilerek toprak kaybeden Türk Milletini ve ordusunu zafere ulaştırıp tarihin akışını durdurmuştur.
Nutuk’unda anlattığı gibi perişan bir ülkenin küllerinden tam bağımsız, milli, laik, çağdaş ve ileri yeni TÜRKİYE CUMHURİYETİ DEVLETİNİ kurmuştur.
Eşsiz bir hatiptir. Kurduğu Cumhuriyeti, “TÜRK GENÇLİĞİNE” emanet etmiştir. Gençliğe hitabesinde;
“Ey Türk Gençliği!
Birinci vazifen, Türk İstiklâlini, Türk Cumhuriyetini ilelebet muhafaza ve müdafaa etmektir…
Ey Türk İstikbalinin Evlâdı!
İşte bu ahval ve şerait içinde dahi vazifen Türk İstiklâl ve Cumhuriyetini kurtarmaktır. Muhtaç olduğun kudret damarlarındaki asil kanda mevcuttur.”
Zaferden sonra dış politikamız, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” olmuştur. Lozan’da elde edemediklerini daha sonra görüşmelerle elde etmiştir. Boğazlar ve Hatay gibi.
Komşu ülkelerle Balkan ve Sadabat Paktı gibi paktlarla iyileştirmiş ve ülkemizizn güvenliğini teminat altına almıştır.
Yazdığı eserler, daha ziyade mesleği gereği askeridir. Ama “Nutuk” hem tarihi, hem edebi, hem de hitabet örneğidir. Türkçe, kendi bulduğu terimlerle yazdığı “Geometri” gibi kitapları da vardır. (Açı, üçgen, beşgen gibi…)
FİKİR ADAMI ATATÜRK
Atatürk’ün dünya görüşünün özünü şu sözleri çok iyi bir şekilde göstermektedir:
“Biz doğrudan doğruya millet severiz ve Türk milliyetçisiyiz. Cumhuriyetimizin dayanağı Türk topluluğudur.” (Nutuk, 15-20 Ekim 1927)
“Bilelim ki millî benliğini bilmeyen milletler başka milletlere yem olurlar.” (Nutuk, 15-20 Ekim 1927)
“Biz milliyet fikirlerini tatbikte çok gecikmiş ve çok ilgisizlik göstermiş bir milletiz. Bunun zararlarını çok çalışarak telafi etmeliyiz. Çünkü tarih, hadiseler ve müşahedeler insanlar ve milletler arasında, hep milliyetin hakim olduğunu göstermiştir.”
“Biz Türkler, bütün tarihimiz boyunca hürriyet ve istiklâle timsal olmuş bir milletiz.”
“Beni görmek demek, mutlaka yüzümü görmek değildir. Benim fikirlerimi, benim duygularımı anlıyorsanız ve hissediyorsanız bu yeterlidir.” (Ayın Tarihi, sayı:65, 1929)
“Büyük ölülere matem gerekmez, fikirlerine bağlılık gerekir.” (Münir Hayri Egeli, Atatürk’ten Bilinmeyen Hatıralar s.120)
“……… Benim manevi mirasım, bilim ve akıldır. …….. beni benimsemek isteyenler…akıl ve bilimin rehberliğini kabul ederlerse, manevi mirasçım olurlar.
(Hamdullah Suphi Tanrıöver’den naklen, Cemal Kutay, M. Kemal.. ile sohbet s.2-3)
Gazi Mustafa Kemal, en çok okuyan devlet adamı olarak. (3997 kitap) zengin bir kültür ve bilgi sahibi olmuştur. Bu bakımdan ”Hayatta en hakiki mürşid (yol gösterici, kılavuz) ilimdir diyerek çağdaş fikir ve düşünce önderimiz olmuştur.
Her konuda olduğu gibi çok ileri görüşlü bir devlet adamıdır. 29 Ekim 1933 tarihinde yaptığı konuşmasında 58 yıl sonrasını, 1991 tarihinde SSCB’nin dağılacağını görmüştür.
“Bugün Sovyet Rusya dostumuzdur, komşumuzdur… tıpkı Osmanlı gibi, Avusturya-Macaristan İmparatorluğu gibi parçalanabilir ….. o zaman Türkiye ne yapacağını bilmelidir. SSCB idaresindeki dili bir, inancı bir öz kardeşlerimiz vardır. Onlara sahip çıkmaya hazır olmalıyız… Milletler buna nasıl hazırlanır? Manevi köprüleri sağlam tutarak; dil bir köprüdür, inanç bir köprüdür. Tarih bir köprüdür…. onların (dış Türklerin) bize yaklaşmasını bekleyemeyiz. Bizim onlara yaklaşmamız gerekli.
Atatürk’ümüz, politika ve düşüncesinin gereği dış Türklerle, Gagavuzlar ve diğerleri ili ilgilenmiş Türkiye’de pek çok genci parasız yatılı okutmuştur.
Türk Tarih Kurumu ve Türk Dil Kurumunu kurmuştur. Kurultay çalışmaları ile ilgilenmiş. Türkçemizi yabancı dil kurallarının boyunduruğundan kurtarmış (Arapça, Farsça). Türk Milletine millî şuurunu hatırlatmıştır.
Türk İnkılâplarının planlayıcısı ve uygulayıcısıdır.
1 Kasım 1928’de Harf İnkılabı yapılmış, 1934 kadınlara seçme ve seçilme hakkı, Soyadı kanunu çıkarılmıştır. Ülkemizin kalkınması için Fabrikalar kurulmuştur. ( Şeker, demir-çelik ve uçak fabrikaları vb.) Demiryolları, deniz yolları, ulaşım, haberleşme yabancılardan alınarak millileştirilmiştir..
GAZİ MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK’ÜMÜZ VE DİNİMİZ
Dindar bir anne ve babanın çocuğu olarak ilk dini bilgileri mahalle mektebinde öğrenmiş, Manastır Askeri Mektebinde de dini bilgiler almış. Askerlik görevinde Arap ülkelerinde Arapçayı öğrenmiştir. Dini konularda pek çok kitap okumuştur.
DİNİMİZ HAKKINDAKİ FİKİR VE SÖZLERİ
2 Temmuz 1932’de Atatürk Orman Çiftliğinde bir öğretmen soruyor: “Paşam din lüzumlu bir şey midir?” Atatürk’ümüzün cevabı:
“Evet din lüzumlu bir müessesedir. Dinsiz milletin devamına imkan yoktur. Yalnız şurası vardır ki din, Allah ile kul arasında kutsal bir bağlılıktır. Mutaassıp İslamcıların din komisyonculuğuna izin verilmemelidir. Dinden maddi çıkar sağlayanlar alçak kişilerdir. İşte biz buna karşıyız ve izin vermiyoruz. Bu gibi din ticareti yapan kimseler saf ve masum halkımızı aldatmışlardır. Bizim ve sizin mücadele edeceğimiz bu kimselerdir.”
“Ey millet Allah birdir, şanı büyüktür. (Cenk Koray, Atatürk ve Din. Altın Kitaplar 1997 s.33-34)
“De ki: O Allah birdir.” İhlas 14/1. Hz. Peygamberimiz (s.a.v) hakkında:
O, Allah’ın en sevgili kuludur. Onun izinde bugün milyonlarca insan yürüyor. Benim, senin adın silinir, fakat sonsuza kadar o, ölümsüzdür.
Gazi Mustafa Kemâl ATATÜRK, Hz. Peygamberimizin askerî dehâsına hayrandır. “…..O’nun Peygamber olduğundan şüphe edenler, şu haritaya baksınlar ve Bedir Destanını okusunlar. Hz. Muhammed’in bir avuç imanlı Müslümanla, mahşer gibi kalabalık, zengin Kureyş ordusuna karşı Bedir Savaşında kazandığı zafer O’nun Peygamberliğinin en kuvvetli delili işte bu savaştır.”
Lütfen, Balıkesir’de 02.02.1923’de Zağnos Paşa Camiindeki hutbesini okur musunuz?
Diyanet İşleri Başkanlığı kurulmuş ve yayımlar, araştırmalar başlamış. Hutbeler Türkçe ile okunmaya başlamış. İlk defa radyoda, Çanakkale Şehitlerine Kur’an okutulmuş. Hadis-i Şerifler incelenmiş.
Zamanın en modern, şık ve zarif giyinen devlet adamıdır.
GAZİ MUSTAFA KEMÂL ATATÜRK’ümüzü anlatmak kitaplara sığmaz. Biz okyanustan bir damla sunduk.
ATATÜRK’ümüze ve silah arkadaşlarına, şehitlerimize ve gazilerimize Yüce Allah’dan rahmet diliyoruz, nur içinde yatsınlar.
10 Kasım 2016
Milli Düşünce Genel Merkezi – ANKARA
LÜTFEN ÖNCELİKLE ŞU KİTAPLARI OKUR MUSUNUZ?
Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları
Bugünkü dille yayına hazırlayan: Prof. Dr. Zeynep KORKMAZ
Atatürk Araştırma Merkezi Yayınları
Prof. Dr. Utkan KOCATÜRK
Sedat ŞENERMEN- Togan Yayınları 2013
Sadi SOMUNCUOĞLU
Milli Düşünce Merkezi Yayınları
Prof. Dr. Turan YAZGAN
Millî Düşünce Merkezi Yayınları