Yabancı Güdümlü Olmayan Hareket: MHP

08.06.2011   Ne The Economist’in desteği, ne BOP eşbaşkanlığı, ne de papazların ve CİA ajanlarının referansları. MHP için bunların hiçbiri söz konusu değil. MHP yerli ve millîdir. Önce Millet Partisi ve Türkiye Köylü Partisi olarak, daha sonra CKMP olarak kurulduğu günden beri, nihayet Milliyetçi Hareket Partisi adıyla siyaset sahnesinde yerini aldığı günden beri MHP yerli ve […]


Paylaşın:

08.06.2011 
 
Ne The Economist’in desteği, ne BOP eşbaşkanlığı, ne de papazların ve CİA ajanlarının referansları. MHP için bunların hiçbiri söz konusu değil. MHP yerli ve millîdir. Önce Millet Partisi ve Türkiye Köylü Partisi olarak, daha sonra CKMP olarak kurulduğu günden beri, nihayet Milliyetçi Hareket Partisi adıyla siyaset sahnesinde yerini aldığı günden beri MHP yerli ve millîdir; hiçbir yabancı güçle iş birliği yapmamış, hiçbir yabancı güçten destek almamıştır. MHP için birçok eleştiri yapılabilir, birtakım hatalar yaptığı ileri sürülebilir; fakat onun yerli oluşu ve millîliği konusunda hiç kimse bir şey söyleyemez.

Alparslan Türkeş’in Dokuz Işık doktrini ile MHP tamamen yerli ve millî bir görüş ortaya koymuştur. Bir yandan toplumculuk, halkçılık ve köycülük ilkeleri ile halka, köylüye, yoksula uzanan; onları insanca yaşama şartlarına kavuşturmayı hedefleyen Dokuz Işık; öte yandan ilimcilik, gelişmecilik, endüstricilik ve teknikçilik ilkeleriyle sürekli kalkınmayı ve Türk milletini çağdaş medeniyet seviyesinin üstüne çıkarmayı amaçlamıştır. Bütün bu hedeflerin temeline de milliyetçilik, ülkücülük ve ahlâkçılığı yerleştirerek kalkınma ve ilerlemenin inançlı, ülkücü, ahlâklı insanlar eliyle sağlanması gerektiğini ortaya koymuştur. Tarım kentleri ve millet sektörü gibi, kalkınmayı memleket sathına yayan ve millet fertleri arasında sosyal adalet gözeten kalkınma formülleri bugün için de geçerlidir. Vatandaşları birbirinden ayırmayıp Türk kimliği altında birleştiren ve Türklüğü ülke dışında yaşayan soydaş ve dildaşlarımızla bir bütün olarak ele alan MHP fikriyatı bütünleştirici ve kaynaştırıcı bir milliyetçiliği temsil eder.
Parçalanmak değil bütünleşmek, bölünmek değil kaynaşmak esastır. Bu sebeple MHP, ülkenin bölünmesine yol açabilecek bütün görüş ve girişimlere şiddetle karşıdır ve bölüp parçalama eylemlerine gerekirse bedeniyle engel olmaya azimli ve kararlıdır. Geçmişteki destani duruşuyla da bunu ispatlamıştır.  

1980 öncesinde Türkiye, kuzey komşumuzun emperyal tehdidi altında bulunuyordu. Kuzey komşumuz SSCB; Marksizm, sosyalizm, emekçilik gibi doktrin ve kavramları kullanarak siyasi emellerini gerçekleştirmeye çalışıyordu. Sovyetler Birliği küresel ölçekte yürüttüğü mücadeleyi kaybetti ve parçalandı. 1990’lardan bu yana Türkiye ve genel olarak Orta Doğu, ABD’nin emperyal planlarına sahne olmaktadır. Bu defa kullanılan kavramlar globalizm, demokrasi, insan hakları gibi kavramlardır.

Dünya değişmiş, düşman ve kullanılan kavramlar farklılaşmıştır. Geçmişteki düşmana karşı kahramanca mücadele veren milliyetçi ve muhafazakâr insanlarımızın bir kısmı henüz bu değişikliğin farkına varmamışlardır. Oysa düşman, yerli iş birlikçiler de bulmuş ve memleketi hızla bölünmeye doğru sürüklemeye başlamıştır. Bölücüler gerek silahlı, gerek siyasi eylemleriyle ortadadır. Onların taleplerine hak verip isteklerini bir bir yerine getirenler, mesela resmî televizyon kanallarından birini Kürtçeye tahsis edenler de ortadadır. Açılım politikalarıyla bölücüleri azdıranlar ve Habur rezaletini yaşatanlar da ortadadır. Nihayet, bölücübaşıyla görüşme yaptıklarını itiraf edenler ve yeni anayasa vaatleriyle bölücübaşını 15 Haziran beklentisi içine sokanlar da ortadadır.

12 Eylül 1980 darbesinden sonra çok acı günler yaşanmıştır. Bu acıları hiçbirimizin unutması mümkün değildir. Ancak zalimler ile müesseseyi birbirine karıştırmamak lazımdır. Türk Silahlı Kuvvetleri millî bir ordudur ve Türkiye’nin bağımsızlık ve bütünlüğünün en son teminatıdır. Milletin bağımsızlığını, ülkenin bölünmez bütünlüğünü ülkü olarak yüreklerinde saklayanlar çektikleri acı ne olursa olsun bu ülkülerinden vazgeçemezler.  Esasen hiçbir şey millî birlik ve bütünlüğün üstünde olamaz. İçlerinde sakladıkları birtakım gizli emelleri gerçekleştirmek uğruna dünün Marksist bugünün liberalist dönmeleriyle iş birliği yapanları; Brüksel ve Vaşington’a sığınanları iyi tanımak gerekir. 12 Haziran son sınavdır. Ya bölücülere taviz veren yabancı güdümlülere oy vererek siz de ülkenin bölünmesinde meş’um bir rol oynayacaksınız; ya da bölünmeye doğru giden sürece oylarınızla dur diyeceksiniz.
 
 

Yazar

Ahmet Bican Ercilasun

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar