Yükleniyor...
YATE, Charles Edward, Afgan Türkistan’ında Rus-İngiliz Rekabeti Afgan Sınır Komisyonu’ndan Mektuplar, Selenge Yayınları, Çeviren: Resul Şahsi, İstanbul, 2021. 375 sayfa
Yazılı eserler içerisinde kişisel hayatı konu alan metin türleri geçmişin aydınlatılmasında önemli bir yere sahiptir. Bu metin türleri içerisinde anı, seyahatname, biyografi, otobiyografi, günlük ve mektup bulunmaktadır. Bireylerin kaleme aldığı bu türler, kişinin yaşadığı dönemi bireysel düşüncesi ile aktarması bakımından önemli bir yer teşkil etmektedir. Tarih biliminin de geçmişi saptaması için kaynaklara ihtiyacı vardır ve bu metin türleri tarihin ham maddesi olan kaynak niteliği taşımaktadır. Bireysel düşüncenin aktarılması, yazıların içerik olarak öznel bilgiler ve kişisel çıkarımlar taşımasına sebep olmaktadır. Bu sebepten de adı geçen metin türlerinin objektif bilgiler ve çıkarımlar taşıyıp taşımadığına dikkat edilmelidir. Dünya genelinde okuma-yazma oranlarının artması ile birlikte farklı dillerde ortaya koyulan eser sayılarında artış görülmüştür. Farklı dillerde yazılan eserlerin artması sevindirici olsa da yabancı dilde yazılan metinlerin anlaşılamamasının toplumumuzda bir dil bariyeri oluşturduğu gözden kaçmamalıdır. Karşılaşılan bu sorun, eserlerin geniş kitlelere yayılmasını engellemektedir ve bu sorunun üstesinden çeviri eserler ile gelinmeye çalışılmaktadır. Bu çalışmada konu edinilen Charles Edward Yate’nin yazdığı Afgan Türkistanı’ında Rus-İngiliz Rekabeti Afgan Sınır Komisyonu’undan Mektuplar adını taşıyan eser dilimize çeviri yoluyla kazandırılmıştır. Kitap hakkında bilgi vermeden önce eserin yazarı ve eseri çeviren kişi hakkında bilgi vermek yerinde olacaktır.
Charles Edward Yate 1849 yılında İngiltere’de dünyaya gelmiştir. Shrewsbury School ve Rossall School’da eğitim görmüştür. İngiliz Hindistanı’nda subay olarak görev almış ve İngiliz Hindistanı Dışişleri Bakanlığında görev yapmıştır. Yüzbaşı rütbesine yükselmiş ve II. Afgan-İngiliz Savaşı’nda yer almıştır. Kandahar’da siyasi subaylık yaptıktan sonra Afgan Sınır Komisyonu’nda görev alarak sonrasında siyasi ve bürokratik çeşitli hizmetlerde bulunmuştur. Yate 1940 yılında vefat etmiştir. Kitap içinde okuyucuyla buluşan mektuplar ise Pencdeh Krizi veya Kuşku Savaşı (Mart 1885) olarak adlandırılan çatışma sonrasında, Temmuz 1885 tarihinde yazılmaya başlamıştır. Charles Edward Yate’nin mektuplarının toplandığı eser ilk olarak Northern Afghanistan, or Letters from the Afghan Boundary Commission adıyla William Blackwood and Sons Edinburg and London adlı yayınevi tarafından İngilizce olarak 1888 yılında yayımlanmıştır. Adı geçen eser dilimize Afgan Türkistanı’ında Rus-İngiliz Rekabeti Afgan Sınır Komisyonu’ndan Mektuplar adıyla Dr. Resul Şahsi tarafından çevrilerek dipnotlandırılmıştır. Dr. Resul Şahsi’nin tarih bilimine katkısı olarak Türkmenler Üzerine Makaleler, Türkistan’ın Kalbine Örülen Ağlar St. Petersburg’dan Semerkant’a Trenle Seyahat Notları ve Merv Vahası Merv Tekeleri Arasında Seyahat ve Maceralar (II.Cilt) adlı çeviri eserleri ve makaleleri de bulunmaktadır.
Yate’nin mektuplarından oluşan, ele aldığımız Afgan Türkistanı’nda Rus-İngiliz Rekabeti Afgan Sınır Komisyonu’ndan Mektuplar adlı eser 2021 yılında Selenge Yayınevi tarafından toplamda 375 sayfa olarak yayımlanmıştır. Eser, içerik hakkında bilgi vermeye yazarın biyografisi ile başlamaktadır ve daha sonra içindekiler kısmı aktarılmaktadır. İçindekiler kısmından sonra çevirmenin ön sözü ve yazarın ön sözü bulunur. Ön sözler aktarıldıktan sonra ise Kuzey Afganistan genel başlığı ile 17-353 sayfalar arasında mektuplara yer verilmektedir. Aktarılan mektup sayısı 28 olmakla birlikte her bir mektup farklı başlıklarla adlandırılmıştır. Mektuplar hakkında bilgi verildikten sonraki bölümlerde ise yer adları koordinat indexi, terimler sözlüğü ve çeviride yararlanılan kaynaklar kısmı yer almaktadır.
Kitabın özeti ise şu şekildedir: Yazar bilgi vermeye Keruh Vadisi’ne doğru yola çıktıklarını ve geçtikleri güzergâhları sıralamakla başlamaktadır. Yazlık bir yerleşim yeri bulmak amacıyla Albay Ridgeway ile seyahat yapılmıştır fakat Cevz-i Kili adlı bölgeye kadar yapılan keşif gezisinde konaklamaya uygun bir yer bulunamamış ve Tevgav Ribat’ında bulunan karargâha geri dönülmüştür daha sonra ise Zer Mest Geçidi’nin yazlık karargâh olmasına karar verilmiştir. Afganların yardım istemeleri sonucunda yazarın da içinde olduğu bir grup Herat’ın tahkimatı hakkında bilgi vermek amacıyla buraya gitmiştir. Yazar, bu bilgileri aktardıktan sonra barış ilan edildiğini ve komisyonların iki ay içinde buluşacağını söylemektedir ve komisyonların buluşmasından önce muhafız sayıları Kûhsan Üssü’nde azaltılmıştır. Daha sonra ise komisyonların buluşması amacıyla Zülfikar’a gidilmiş ve Sir West Ridgewey Albay Kuhlberg’i ziyarette bulunmuştur. 12 Kasım 1885 tarihli yazıda Yate Afgan sınır kazıklarının ilk taşının yerleştirildiğini söylemektedir ve Zülfikar’dan Havuz-i Han’a kadar olan sınır tespiti tamamlanarak Mevrcuk bölgesinde çalışmalara devam edilmiştir. Yazar, Pençdeh sınırının çizilmesinde yaşanan zorluklar hakkında da bilgi vermekle birlikte bir sonraki üs bölgesinin Çehâr Şenbe olacağını bildirmektedir. Havaların ısınması ile birlikte Çehâr Şenbe’deki üs bölgesi boşaltılıp Mevrcuk’a gitmek için harekete geçilmiştir. Kitabın Herat Sınırı adını taşıyan bölümünde Zülfikar’dan Mevrcuk’a kadar olan sınır ve sınır taksimatında yaşanan zorluklar üzerinde durularak taksim edilen coğrafyaların niteliklerinden de bahsedilir. Görüşmelerin Albay Kuhlberg tarafından askıya alınması sonrasında Sir West Ridgewey, üssü Mevrcuk’dan Karavulhana taşıma kararı almıştır. Daha sonra iki komisyon da tekrar Çehâr Şenbe’ye doğru hareket etmiştir. Buradan sonraki varış noktası ise Andhoy olacaktır ve buradan Dukçi’ye kadar olan sınır tamamlanmıştır. Sınırın Ceyhun’a ulaşacağı noktanın belirlenmesi meselesi Hoca Salih Meselesi olarak nitelendirilmektedir. Komisyon, daha sonraki üssü olan Şedîyân’a gitmek için yola çıkmıştır ve güzergâh üzerinde Kelif ile Belh’e uğramıştır. Yazar, komisyon Şedîyân Üssü’nde iken sınırın Dukçi ve Ceyhun arasında bulunan 30 millik kısmının iki ülkenin bakanlar kurulu tarafından belirleneceği yönünde duyum aldıklarını söylemekte ve Şedîyân Üssü’nün taşınması kararını bildirmektedir. Komisyon Şedîyân’dan Aybek bölgesine doğru yola çıkmıştır. Aybek Üssü’nde bulunulan sırada ortak komisyonun geri çekilmesi yönünde bir karar alındığı yazılmaktadır. Daha sonra da saha inceleme operasyonları sona erdirilerek Kabil bölgesine giriş yapılmıştır. Kabil’de konaklandıktan sonra ise Hindistan’a doğru yola çıkılmıştır. Dönüş yolundaki komisyonun karşılanması da yazar tarafından aktarılmaktadır.
Kitabın özeti hakkında bilgi verdikten sonra mektuplar içinde aktarılan dikkat çekici yerlere değinmekte fayda vardır. Yate’nin mektuplarında en dikkat çekici yerlerin başında görev süresi boyunca gittiği yerlerin fauna ve florası hakkında bilgiler vermesi gelmektedir. Özellikle yazar bölgede bulunan ve avlanmaya elverişli kuş türlerinin nerelerde bulunduklarını aktararak avlama usullerini anlatmaktadır. Komisyonun balık, kuş ve domuz gibi yabani hayvanları avladıkları da görülmektedir. Bölgeler hakkında bilgi verirken özellikle su kaynakları ile sulama kanallarının, bulunduğu bölgelerdeki arazilerle ilişkisi hakkında bilgiler verilmesi de önemlidir. Bu bilgileri aktarırken bölgede yaşayan nüfus sayısının tarım alanlarını değerlendirip değerlendiremeyeceğinden bahsetmekte ve güzergahlarda karşılaşılan nüfusun özellikleri hakkında da bilgiler aktarmaktadır.
Aktarılan mektuplarda dikkat çekici başka bir özellik ise yazarın gördüğü veya bilgi edindiği yerleşim yerlerinin imarı ve tarihleri hakkında bilgiler vermesidir. Burada üzerinde durulması gereken konu yazarın İbn Havkal’ın aktardığı bilgilere, Tarih-i Nadiri’ye ve sosyal çıkarımda bulunabileceği Kuran’ın içeriğine hâkim olmasıdır. Örneğin yazar, Herat bölgesinde bulunan yapılar hakkında bilgiler aktarmakta olup okunabilir durumda olan kitabelerin ve mezar taşlarının içeriği hakkında bilgiler sunmaktadır. Herat’ın yanı sıra Belh, Mezar-ı Şerif gibi şehirleri de anlatmaktadır. Yazar gezdiği bölgelerin yapıları hakkında bilgiler aktarmakta kalmayıp bazı değerli gördüğü yapılardan örnekler alarak bunları ülkesine göndermiştir. Bölgeden edindiği çiniler öncelikle Quetta Museum’da sergilenecek daha sonra ise British Museum’a aktarılacaktır.
Yazarın aktardığı dikkat çekici bilgilerden bir diğeri ise geçilen bölgelerde karşılaşılan iklim özellikleridir. Bölgenin hava durumu hakkında veriler paylaşması okuyucuyu bilgilendirmesi açısından önemlidir. Kötü hava koşullarında korunmak için ve üslerin kurulmasında gerekli olan çadırların farkları üzerinde durulmakta ve konaklanan çadırların nasıl ısıtıldığı hakkında da bilgiler verilmektedir. İklim şartlarından askerleri korumak için gerekli olan diğer bir araç ise giyim şekilleridir. Yazar, mektuplar içerisinde karşılaşılan farklı askerî birliklerin giyimleri hakkında bilgiler aktarmakta ve mensubu olduğu ordu ile diğer ordular arasında karşılarştırmalı bir anlatım gerçekleştirmektedir. Özellikle, karşılaşılan zorlukların üstesinden nasıl gelinebileceği hakkında bilgiler vermektedir. Bu bilgilerin çoğunu kitabın XXI. bölümü olan Kozak ve Sepoy başlığı altında irdelemektedir.
Bir başka dikkat çekici bilgi ise yazarın bölgede bulunan kişiler ile yaptığı sohbetleri ve halk arasında yaygın olan inanışları paylaşarak bunlar hakkında yorumlarda bulunmasıdır. Örneğin yazarın gördüğü yaşlı bir Cemşidi ile yaptığı sohbette yaşlı adamın Edward Yate’ye Türk dilli ulusların kökenlerinin bir soya mensup olduğunu söylemesi ve Rusların Batı değil Doğu kökenli olduğunu bildirmesi ardından Kozaklarla Rusların aynı soydan geldiğini savunması ile birlikte düşüncelerini Charles Adwerd Yate’ye kabul ettirmeye çalışması yazara komik gelmiştir. Yazar, Yedi Uyurlar efsanesinden de bahsetmektedir hatta olayın yaşandığına inanılan bölgeyi de ziyaret etme imkânı bulmuştur. Bu efsaneyi anlattıktan sonra bölgede bulunan Seyyidlerin efsaneye eklemelerde bulunduğunu söylemekle birlikte Seyyidlerin Kuran ile çelişen anlatılarını saptamaktadır.
Charles Edward Yate’nin yazmış olduğu Afgan Türkistanı’nda Rus-İngiliz Rekabeti Afgan Sınır Komisyonu’ndan Mektuplar adlı eser bölgedeki Rus-İngiliz-Afgan rekabeti hakkında okuyucuyu bilgilendirmesi ve yazarının olaylara şahit olması sebebiyle önemli bir kaynak eser niteliği taşımaktadır. Yazar, anlatılarında olayların öznelerinden biri olan İngiliz tarafında görevli bir kişi olduğu için olayları analiz biçimi genellikle kendi hissiyatına dayanmaktadır. Mektuplar konu bütünlüğüne sahip olmakla birlikte aradaki geçişler başlıklar ile yapılmaktadır. 28 alt başlığa sahip olan kitapta mektuplar arasında kronolojik bir bağlantı olması önemlidir ve her mektup anlattığı içerik hakkında başlıklar taşımaktadır. Yazarın aktardığı bilgilerin birbiri içinde tutarlı olması da kitabın bir diğer özelliğidir. Fakat çevirmenin yazdığı ön sözde tespit ettiği gibi özellikle Pencdeh Krizi sonrasında, yazarın mektuplarında okuyucuyu ikna etme çabalarına rağmen Afganistan Emiri’nin İngilizlere karşı bir tavır aldığı gözükmektedir. Bu fikir üzerinden yazarın iddia ettiği bazı durumların bir propagandaya dayanmakta olduğu çıkarımında bulunmak doğrudur. Kitap içinde aktarılan bilgilerin başka kaynaklar yoluyla teyit edildikten sonra kullanılması doğru bilgiye ulaşmamız açısından önemlidir.
Yazarın mektuplarını yazarken kullandığı dil kitabın anlaşılmasına ve akıcı olmasına katkı sağlamaktadır. Özellikle betimleyici anlatım ve açıklayıcı anlatım biçimlerini kullanması kitabı eğlenceli bir hâle getirmektedir. Betimlemelerin yoğun olduğu askeri kıyafetler, güzergâhlarda bulunulan yerlerin ve yapıların tasvirlerinin olduğu bölümlerde okuyucuya olayları yaşıyormuş hissiyatı vermesi yazarın üslubunu güçlü kılmaktadır. Yazarın mektuplarını yazarken bölgesel kelimeleri sıklıkla kullandığı görülmektedir. Bu problem Resul Şahsi tarafından dipnotlar vasıtası ile giderilmeye çalışılmıştır. Dipnot açıklamaları yanı sıra terimler sözlüğünün toplu bir şekilde kitap sonunda verilmesi okuyucuya terimlere kolay ulaşma imkânı sağlaması açısından önemlidir. Yazarın bazı kelimeleri yanlış kullanımları da tespit edilerek dipnotlarla doğruları verilmeye çalışılmıştır. Ülkemiz okuyucusunun anlayacağı şekilde termometre ölçümlerinin fahrenheit (°F) biriminden celsiusa (°C) çevrilerek dipnotlarda verilmesi de okuyucuya yardım eli uzatmaktadır.
Yazarın anlatım yönünün güçlü olması yanında Resul Şahsi’nin Türkçeye aktarılan mektupların anlaşılır olmasına katkı sağladığını belirtmekte fayda vardır. Tüm bunların yanında kitap içerisinde bazı eksiklikler de göze çarpmaktadır. Bu eksiklerin başında yer adlarını kapsayan koordinat dizini dışında bir kelime dizininin bulunmaması gelir. Terimlerin, kişi isimlerinin, coğrafi ifadelerin bolca bulunduğu bu kitapta dizin bölümünün bulunmaması bir eksiklik olarak değerlendirilebilir. Koordinatların verilmesi yanında okuyucuya bölgenin coğrafyasına aşina olması için bir harita sunulması da faydalı olabilirdi.
Temmuz 1885 tarihinde yazılmaya başlayan mektuplar, Aralık 1887’de son bulmaktadır ve yazarın kendisinden sonra bölgede bulunacak olan kişilere tecrübelerini ve tespitlerini aktarması bölgenin tanınması açısından önemlidir. Farklı bilim dallarına ve disiplinlere kaynaklık edebilecek eser başta tarih, uluslararası ilişkiler, coğrafya gibi temel bilimleri ilgilendirmesi bakımından kaynak eser niteliği taşımaktadır. Bunun yanı sıra Türkçeye çevirisi yapılan çoğu eser farklı bilgileri genele yayması açısından önemli bir yer teşkil etmektedir ve çeviri eserlerin artırılması teşvik edilerek yabancı eserlerin geniş kitlelere ulaşması önündeki engel aşılmalıdır.