Geçmiş değiştirilerek geleceğe gidilemez

Çete olup bayrama katılırken hep Maraş Harbi’nin kadın, erkek her yaştan yiğitleri, Dava’nın kahramanlarına benzemeye çalıştık. Kahramanlıklarına gıpta ettik. Çünkü onlar her yeni nesil için değişmeyen rol modeliydiler.


Paylaşın:

Bu yazı, sadece Maraş’ın kurtuluş yıl dönümlerinde çıkan bir dergi için yazılmıştı.

Ancak basım sürecindeki bir aksaklık sonucunda dergide yer alamadı.

12 Şubat Kurtuluş kutlamaları çok özeldir. Bir şehir halkının hürriyetine ve değerlerine bağlılığın zirveye çıktığı zamanlardır.  Fakat 12 Şubat bayramları artık uzun bir süre 6 Şubat depremleriyle birlikte anılacak. Ne zaman eski hâline döner bilinmez. Ancak 12 Şubat için çalışmalar yapılmalı. Bu görev de, şimdilik, millî eğitimle sivil toplum kuruluşlarına düşer.

Çocukluğumda, eski belediye binasının girişindeki “Maraş bize mezar olmadan düşmana gülzâr olamaz” kitabesinden çok etkilenmiştim. Bu etki, öğretmen olan babamın bizi 12 Şubat kutlamalarına sektirmeden götürüşüyle daha da artmış olmalıydı.

12 Şubat haftası yaklaşırken şehrin heyecanı her gün biraz daha artardı. Şehrin bütün köylerinden merkeze gelinir, bir haftadan fazla gece ve gündüz şenlik yaşanırdı. Her mahallede kazan kaynar misafirlere yemekler ikram edilir, mahallelerin çeteleri* diğer mahalleleri ziyaret ederdi. Heyecan 12 Şubat günü tören alanında zirveye çıkar, bütün şehir kurtuluşu kutlardı. Türk’ün namusuna sahip çıkışı demek olan Bayrak Olayı, Uzunoluk Hamamı çıkışında yaşananlar canlandırılır, bizler de heyecanla seyrederdik. Her sene aynı heyecanı yaşardık.

İlerleyen dönemlerde bunun ne anlama geldiğini daha iyi anladım. Bir dönem Maraş milletvekili de olan Mehmet Yusuf Özbaş da bu düşünceyle olsa gerek kitabının adını Dava – 1920 Maraşlı Fransız Harbi”  koymuş. Dava, özgürlük davası. Dava, istiklal davası. Dava, vatan davası. Dava, tam da “Milleti yine milletin azim ve kararı kurtaracaktır” sözünün hayat bulmuş hâli…

Geçmiş değişince

Kitabın girişinde “Önsöz – Okuyucu ile Hasbihâl” bölümünde üzerinde çok düşünülmesi gereken cümleler var.

Merhum Özbaş, “Herkesin duya duya ezberlemiş olduğu olayları ve kahramanlarını, yeniden anlatmaya gerek görmedim. Bu nedenle savaşın yöneticisi Arslan Bey. Abarabaşı Kilisesi’ne karşı Maraş’ın ileri karakolluğunu yapan Kişifli Camisi’nin yiğit hocası, Çerkez Yahya. Muallim Hayrullah. Çuhadar Ali ve Muharrem Bayazıt hakkında kitabımda geniş bilgi vermedim.”  diyor.

Mehmet Yusuf Özbaş bir fikri ve davası olan değerli bir hukuk adamı büyüğümüzdü. Bunun içindir ki bu cümlelerdeki maksadını, “Harb’in mana yönünü ele alarak … Maraşlıyı ve Maraşlının davasını kendi davası bilen gönüllü yabancıları anlatmak istedim” diyerek açıklıyor.

Bu düşünceler, aynı zamanda, tarihe çok dikkat etmemizi işaret ediyor kanaatimce. Benim, değerli ağabeyim Prof. Dr. İskender Öksüz’den dinlediğim bir anekdot tam da bu kanaati destekliyor. Olay Sovyetler Birliği döneminde, Demirperde ülkelerinden Çekoslovakya’da geçer. Batılı tarihçi meslektaşlarına, Stalin döneminde bir toplantıda, “Gelecek, kesin. Geleceğin nasıl olacağını biliyoruz. Ama canına okuduğum geçmiş devamlı değişiyor.” der. Geçmişin değişmesi, bugünü ve dolayısıyla geleceği de değiştirecektir. Bu tehlikelidir.

Bayramlardan birinde

Dava’nın Hasbihal’ini okurken, aklıma kendi yaşadığım bir olay da geldi. Maraş Türk Ocağı Başkanı olduğum dönemlerdeydi. Kurtuluş Bayramı törenlerini tribünlerden seyrediyordum. Sıra Bayrak Olayına geldi. Her zamanki gibi kamyonlar üzerinde Ulu Cami ve Kale maketleri ortada durdu. Öğrenciler olayları canlandırıyordu.

Temsilî Ulu Cami’de hoca minbere çıktı. Temsilî hutbeyi okumaya başlamadan tören sunucusunun açıklamaları duyuldu. Duyduklarıma inanamamıştım. Minberdeki hocanın Sütçü İmam olduğunu söylüyordu. Arkasından da hoca, Kısakürek Mehmet Ali Bey’in hazırladığı “Beyanname”yi okumaya başladı. Bir kere daha şok olmuştum.

Canlandırılan Bayrak Olayıydı. Sütçü İmam Ulu Cami’de Rıdvan Hoca’nın yerine minbere çıkarılmıştı. Rıdvan Hoca’nın, Cuma namazı ve bağımsızlık ilişkisi üzerine yaptığı meşhur konuşması yerine Alem-i İslam’a hitap başlıklı beyanname okutulmuştu. Neresini düzeltirsiniz bilmem.

Törenin bitmesini iple çektim. Türk Ocağı olarak resmî yazıyla Valiliğe başvurduk. Yazı, mealen, tarihî olayları farklılaştırmadan ve kahramanlarını değiştirmeden, yapanlara ve olaylara sadık kalarak bugüne taşınması gerektiği yönündeydi. Dönemin valisiyle de görüşmüştüm. Niyetimiz şikâyet etmek değil, sadece, tarihe not düşmekti.

Beni sadece Vali Bey ve bir de dönemin İmam Hatip Lisesi Müdürü Faruk Özger Hoca anlamıştı. Rahmetli Faruk Hoca bana teşekkür de etmişti.

Yaşadığımı yazmaktan maksadım yine şikâyet değil. Bugünden olaylara bakınca masum ama özensiz hususların yansımaları ya da etkileri çok farklı olabildiğine işaret etmek.

Bayrak olayındaki fazlalık

Benzer bir durum da Bayrak olayında var. Malum, cuma günleri tatil olduğundan kaleye bayrak çekilir. Bayrak bağımsızlığı temsil eder. Fransızlar o perşembe akşamı kaleye Türk bayrağının çekilmesini engeller. Bir rivayet kalede hiç bayrak yoktur. Başka bir rivayet Fransız bayrağı çekilmiştir. Bizi kalede bayrağımızın yokluğu ilgilendiriyor elbette.

Bayrağımızın olmadığını ya da Fransız bayrağını gören Müdafaayı Hukukçular harekete geçerler. Kısakürek Mehmet Ali Bey Beyanname’yi kaleme alır ve oğluyla cami avlularındaki ağaçların gövdesine astırır. Halk da Ulu Cami’ye yönlendirilmiştir.

Hutbeye çıkan Rıdvan Hoca, “Cuma’nın farzlarından birisi de hür olmaktır. Kale’de bayrak yok. Bu şartlarda Cuma namazını kılmak caiz değildir” der. Ve sonra halk camiden kaleye doğru hücuma geçer ve Maraş Kalesi’ne şanlı bayrağımızı çekerler.

Olayın çok kısa özeti bu. Ancak Kahramanmaraş Büyükşehir Belediyesi’nin internet sayfasında farklı bir husus daha var. Sayfada, “Rıdvan Hoca’nın bu sözleri üzerine halk, orada bulunan Şeyh Ali Sezai Efendi’den bu hususta bir fetva istediler. Şeyh Ali Sezai Efendi’nin de Rıdvan Hoca ile aynı sözleri söylemesi üzerine cemaat harekete geçti.[1]” bilgisi yer alıyor.

Benzer bir husus Maraş Müdafaayı Hukuk Cemiyetinin kuruluşunda da görünüyor. Belediye’nin internet sitesinde, “Başkanlığına ise Serkomiser Arslan Bey seçildi. Aslan Bey’in askeri liderliğinde, Şeyh Ali Sezai Efendi’nin önderliğinde kurulan teşkilat kısa süre içerisinde Maraş’ın hemen her mahallesinde örgütlenmeye başladılar.[2]  ifadeleri var.

Şeyh Ali Sezai Efendi’nin Müdafaayı Hukuk içinde yer aldığı doğru. Türk tarih Kurumu’ndan çıkan On Yıllık Harbin Kadrosu[3] kitabında da ismi var. Hatuniye (Şekerli) Mahallesi’ni organize ve idare ettiğini yazıyor. Aynı bilgi Yaşar Akbıyık[4] ve Ahmet Eyicil’in[5] çalışmalarında da veriliyor.

Ali Sezai Efendi büyük bir kahraman. O gün Cuma namazında Ulu Cami’de olması da büyük ihtimal. Ancak böyle bir fetva istendiği bilgisine ve Müdafaayı Hukuk’un onun önderliğinde kurulduğu bilgisine okuduğum hiçbir kaynakta rastlamadım. Besim Atalay’da, Mehmet Yusuf Özbaş’ta, Celal Çoğalan’da, Akbıyık ve Eyicil’de ya da geçmiş Maraş il yıllıklarında olmayan bir bilgi. İnşallah gözümden kaçmış bir husustur ve Belediye bir hakkı teslim etmiştir demek isterim. Aksi takdirde bu eklemenin düzeltilmesi şarttır.

Tarih şuuru

Maraş’ta benim kuşağımda ayağında şalvar, üzerinde aba, kafasında keçe külah ve omuzunda poşu ile çete olmamış kişi hemen hemen yok gibidir. Hepimiz böyle bir fotoğrafı özenle saklarız.

Çete olup bayrama katılırken hep Maraş Harbi’nin kadın, erkek her yaştan yiğitleri, Dava’nın kahramanlarına benzemeye çalıştık. Kahramanlıklarına gıpta ettik. Çünkü onlar her yeni nesil için değişmeyen rol modeliydiler. Ben onlarla büyüdüm. Bizden öncekiler ve bizden sonra gelenler de onlarla büyüdüler. Çünkü kahramanların hepsi de Tanrı’nın zamana astığı Yedi Kandilli Süreyya gibi her baktığımızda gökyüzündeler.

Tarih şuuru bir millet için şarttır. Ama bu şart da bir şarta bağlıdır. Tarih, gerçeklerle ve değişmeyen geçmişle oluşur. Aksi hâlde gelecek tüyler ürpertici sonuçlara gebe kalacaktır.

 

* Çete dedimse bugünkü anlamında değil elbette. Maraş’ta ve bölgede işgale karşı silahlı mücadele eden milis güçleri için kullanılır.

[1] https://kahramanmaras.bel.tr/bayrak-olayi-0 (Son erişim tarihi 20 Kasım 2024)

[2] https://kahramanmaras.bel.tr/maras-mudafaa-i-hukuk-cemiyetinin-kurulmasi-ve-ilk-catismalar (Son erişim tarihi 20 Kasım 2024)

[3] İsmet Görgülü, On Yıllık Harbin Kadrosu, s. 233-234, TTK Basımevi Ankara, 1993

[4] https://dergipark.org.tr/tr/download/article-file/58265 (Son erişim tarihi 20 Kasım 2024)

[5] Doç. Dr. Ahmet Eyicil, Maraş Savunması,

https://atamdergi.gov.tr/tam-metin-pdf/253/tur#:~:text=Frans%C4%B1z%20i%C5%9Fgalinin%20ikinci%20g%C3%BCn%C3%BC%2030,bayra%C4%9F%C4%B1%20tekrar%20Kalenin%20burcuna%20dikti. (Son erişim tarihi 20 Kasım 2024)

Yazar

Hakan Paksoy

3 Yorum

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar