20.01.2025

Emirdağ çevresinde Ahilik

Kültür varlıklarımızı geleceğe taşımak için yerel yönetimler ve devlet kuruluşları bir şey yapmıyorsa sivil toplum kuruluşlarını harekete geçirmek gerekir. Afyonkarahisar'ın Emirdağ ilçesi özelinde kaleme alınan bu yazıdakiler ülkemizin her köşesi için geçerli gözlemlerdir.


Ahilik (Ahiyan-ı Rum), Ahi Evran tarafından, Hacı Bektaş-ı Veli’nin tavsiyesiyle kurulan esnaf dayanışma teşkilatıdır. Anadolu’daki Türkmenlerin sanat, ticaret, ekonomi gibi çeşitli meslek alanlarında yetişmelerini sağlayan, onları hem ekonomik hem de ahlaki yönden yetiştiren, çalışma yaşamını iyi insan meziyetlerini esas alarak düzenleyen bir örgütlenmedir. Bazı araştırmalar Ahiliğin, Kırşehir’de ortaya çıktığını ileri sürer. Diğer bir görüşe göre Bağdat’ta, büyük ustalardan ders alan Ahi Evran, Arapların kurduğu Fütüvvet Teşkilatı’ndan etkilenerek, 1205’te Anadolu’ya gelmesinden kısa bir süre sonra, ilk olarak Kayseri’de Ahilik Teşkilatını kurmuştur.

Ahilik Teşkilatı, Selçuklular döneminde ekonomik ve ticari faaliyetlerinin yanı sıra, askerî ve siyasi faaliyetlerde de bulunmuş, Osmanlı Beyliği’nin kuruluşunda ve güçlenmesinde etkin rol oynamıştır. Âşık Paşazade Derviş Ahmet, Osmanlı’nın kurulmasında etken olan unsurlar arasında Ahiliğin de olduğunu belirtmiştir. Ahi Teşkilatı’nın Müslümanlara has bir kurum olarak çalışması 17. Yüzyıla kadar sürmüştür. Osmanlı’nın hâkimiyet alanı genişleyip gayrimüslim oranının artmasıyla farklı dinden kişilerin ortak çalışması zorunlu olmuştur. Bundan sonra kuruluşun adına Gedik denmiştir. Kavram olarak “Osmanlı bünyesindeki esnaflığa ve sanatkârlığa girişi tetkik etmek” demektir. Yapı olarak Ahilikten farkı olmamakla birlikte ömrü onun kadar uzun olmamıştır. Zira 1838 Balta Limanı Antlaşması’yla tekel idaresi ortadan kalkmış ve gedikler çözülmüştür.

Ahilik Teşkilatı’nın sonuçları beş başlık altında incelenebilir.

1-Ahilik Anadolu’da köylere kadar yayılarak Anadolu’nun daha kısa sürede Türkleşip İslamlaşmasını sağlamıştır.

2-Göçebe Türkmenler, yerleşik hayata geçirilerek hem İslami uyum kolaylaşmış, hem de Türk şehirciliği hız kazanmıştır.

3-Gayri Müslimlerin Türk olmayan yerli halkın elindeki sanat ve ticaret işlerine Müslüman Türkler de katılmış ve hızlanma kazanılmıştır.

4-Türk esnaf ve sanatkârları arasında sağlanan dayanışma ve yardımlaşma sayesinde Ahilik önemli bir güç haline gelmiş, hız kazanmış, asayişin bozulduğu zamanlarda kendi otoritesini yürütmüştür.

5-Dinî ve ahlaki yapı korunmuştur.

Emirdağ ve Ahilik

Bu açıklamalardan sonra artık Emirdağ’daki Ahi büyükleri hakkında neler biliniyor ona bakalım. Emirdağ çevresindeki en eski yerleşim yerlerinden biri, ilçenin güneyinde yer alan Tez Köyü’dür. Bu köy hakkında fazla yazılı kaynak bulunmamakta yöre halkının atalarından duyulagelen söylemlerle bilgi sahibi olmaktayız. Değerli emekli öğretmen Şükrü Türkmen hocamızın Emirdağ tarihiyle ilgili arşiv belgelerinden yararlanılarak bir sonuca varmaya çalışacağım. Tez Köy’ü aynı zamanda ninemin köyüdür. Çocukluğumda yayla hayatımızda ve yaşamımızda çok önemli rolü vardır. Ayrıca 10 yıl bu köyde öğretmenlik de yaptım.

Tez Köyü’nde geçmişteki iki isimden sıkça bahsedilir. Bunlardan birisi Ahi Yakup, diğeri bilinen adıyla Şıh Yusuf. Şıh Yusuf adı Şükrü Türkmen hocamızın bilgilendirdiği belgede (Hicri 1302 Miladi 1885 yılı Hüdavendigâr Vilayeti Salnamesi)Ahi Yusuf olarak geçmektedir. Ahi Yakup hakkında çok fazla bilgimiz yok ama ahi olduğu, yörede yaşadığı, mezarının da köyde bulunup korunduğu biliniyor. Köyde tarihi ahşap bir cami ve caminin yan tarafında bir medrese olduğu ve Ahi Yakup ile Ahi Yusuf’un mezarlarının caminin avlusu içinde muhafaza edildiğini biliyoruz. Caminin bilinçsizlik ve kurumların ilgisizliği yüzünden yıkılarak yerine betonarme bir cami yapıldığını biliyorum. Tarihi caminin yok olmadan önceki halini de biliyorum.

Yöreden bir anı

Yöremizdeki bu Türk büyüklerinin varlığı, ilçede bilhassa yerel ve resmî yönetim tarafından bilinmiyordu. Ahi Yusuf’un torunlarından yaşayanlardan dinlediğim kadarıyla bir bilgi ve anı anlatacağım.

Ahi Yusuf (Şıh Yusuf) sürekli Emirdağ ve çevre pazarlarını takip eder pazardaki esnaf ve vatandaşlara su taşır. Bu hizmeti yıllarca yapar. Bir gün köyde vatandaşın birisi “Şıh’ım, her pazarda su dağıtıp sevap kazanıyorsun. Bir kere de bana müsaade et de bu suları ben dağıtayım.” der. Ahi Yusuf “Bu zor bir iştir yapamazsın.” dese de ısrar karşısında arabaya suları doldurup vatandaşa teslim eder. Vatandaş sıcak havada su dağıtmaya başlar. Su isteyenlerden birisi gayrimüslimdir. Bana da bir tas su ver, deyince su dağıtan küçümseyerek “Sen Müslüman değilsin. Sana da mı su vereyim.” Der demez Ahi Yusuf bileğinden tutarak “Ben sana söyledim yapamazsın diye.” der ve arabadan onu indirip kendisi su dağıtmaya devam eder. Ahi Yakup hakkında bu tür rivayetler çevrede çok konuşulurdu.

Tarihimiz ve kültürümüzün yaşaması ve yaşatılması için bu değerlerimizin (bilhassa türbe ve mezarlarının) kitabeler yazdırılarak geleceğe taşınması bizlerin görevi olmalı. Emirdağ’da sahipsizlik ve bilgisizlik nedeniyle geçmişten gelen değerlere sahip çıkılamadı bugüne kadar. Birilerinin çıkıp kaybettiklerimizin sayısının artmaması için örgütlenmesi gerekli sanırım. Yerel ve devlet kuruluşlarından bu konuda hiç çalışma yapılmadığı için sivil toplum örgütlerini harekete geçirmek en doğru yol olacaktır. Emirdağ gibi ülkemizin her köşesindeki kültür varlıklarımızı geleceğe taşımak için önce korunması gerekiyor.

 

 

 

Yazar

Halil Rıfat Aydemir

Peki ben ne yapabilirim?
Bizi okuyor, beğeniyor ve “Peki ben ne yapabilirim?” diye soruyor musunuz? Bağış yaparak bizi destekleyebilirsiniz. Bağışlarınızla faaliyetlerimiz daha sık, daha geniş ve daha etkili olacaktır. TIKLAYINIZ!

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.