Yükleniyor...
Bugünkü Meclis’in kendisini kurucu irade yerine koyarak “Yeni bir Anayasa” yapabileceği iddia ediliyor. Biz de, böyle bir durum gerçekleşirse Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin tarihe karışacağını söylüyor ve 7’den 70’e herkesi uyarıyoruz.. AKP ve BDP, bugüne kadar defalarca devletin kurucu iradesi ile oynayacaklarını söylediler. Geriye uyarılacak iki parti kalıyor. Bu sebeple CHP ve MHP’yi birlikte zikretmek ve uyarmak durumunda kalıyorum.
Fakat çağrılarımıza en duyarlı olması gerekenlerden birileri, “lider, teşkilât, doktrin” söylemiyle, kendilerine oyun alanı açmaya çalışıyor.
***
Peki öyleyse, önce doktrine bakalım! Türk Milletinin bilinen tarihi doktrini, Orhun Yazıtları’nda Bilge Kağan tarafından ortaya konulmuş, Atatürk tarafından da “Gençliğe Hitabe” de tekrarlanmıştır. Doktrin budur!
Şimdiki liderler bu doktrine göre nerede konumlanmıştır? İktidarlar, kendi şahsi çıkarlarını, bütün dünyada emsali görülmemiş bir galibiyetin mümessilleriyle birleştiriyorsa, Türk doktrininin bugünkü temsilcileri veya liderleri, bu durum karşısında ne yapmalıdır? Eğer, küresel projelerin peşinden gidiyorlarsa bize düşen nedir?
Bir de şu var ki, siyasilerin sözlerine değil gizli/açık eylemlerine bakılmalıdır!
“Âyinesi iştir kişinin lâfa bakılmaz..”
***
Bugünkü nesiller, sözleri ile Türk doktrini çizgisinde yer aldığı halde, eylemleri ile Türk Milleti’ne tuzak kuranları görebilecek kadar feraset sahibi olmak zorundadır.
İşte bunu göremeyenlerin, bir koçun peşinden uçuruma atlayan koyunlardan farkı yoktur. Fakat, bu koyunlar, kendilerinde “Biz, koçun peşinden uçuruma doğru koşarken sen niye bize katılmıyor, hatta durun diye bağırıyorsun?” diye çıkışacak cüreti bulabiliyor. Bu zavallılar, benim kendileri dahil, milletin istikbalinden başka hiçbir kaygı taşımadığımı bilmiyor olabilir. Fakat, kendileri acınacak durumdadır.
***
Peki ne olacak kurucu felsefenin, kurucu iradeye sahip olanların veya devletin durumu?
Yine İbni Haldun yazıyor:
“Devlet, yaşamaya devam edip, hükümdarlık büyük bir güce ulaşınca, hükümdarın hizmetine giren, nasihat ile ona yaklaşan ve hükümdar tarafından önemli görevlere atanan herkesin hükümdar yanındaki derecesi eşit olur. Bu aşamada esnaftan, (iş dünyasından) pek çok kişinin her türlü hizmet ve nasihatle hükümdara yaklaşmaya çalıştığı, bu amaçla hükümdara, etrafındakilere ve hanedan soyuna mensup olanlara büyük bir yalakalık örneği sergilediği görülür. Böylece onların yanındaki yerlerini sağlamlaştırmayı, hükümdarın çevresindeki insanlar arasına alınmayı ve sonuçta zenginlikten büyük pay almayı hedeflerler.
Onlar bununla meşgul olurken, bütün zorlukların üstesinden gelerek devlet kurmuş olan kabilenin (milletin) evlatları, devletin kurulması noktasında babalarının yaptığı hizmet ve fedakârlıkları öne sürüp, nafile yere beklenti içinde olur. Ve bütün bunları hükümdara karşı bir minnet vesilesi sayıp kaprisli bir eda ile hareket ederler. Ancak bu tavırları ile hükümdarı öfkelendirirler ve hükümdar onları etrafından uzaklaştırır. Onların yerine devlet kurulurken babalarının yaptığı hizmeti öne sürerek kapris yapacak ve üstünlük taslayacak durumda olamayan kimseleri geçirir. Bu kimselerin en belirgin özelliği hükümdara boyun eğmek, yalakalık yapmak ve onun isteklerini yerine getirmeye çalışmaktır. Bu yüzden makamları yükselir, nüfuzları genişler ve hükümdarın yanında sahip oldukları dereceden dolayı insanlar saygı ve hürmet ile onlara yönelir. Kurucu kabilenin (bugün için kurucu felsefenin) mensupları ise kaprisli ve kendilerini üstün gören tavırlarına devam eder. Ancak bu tavır, sadece hükümdarın öfkelenip onları yanından uzaklaştırmasına ve başkalarını tercih etmesine sebep olur. Bu hal, devletin çöküşüne kadar devam eder ve devletler için bu durum doğaldır.”
***
O halde, devletin çökmemesi için hem kurucu irade sahiplerinin hem de bugünkü devlet yöneticilerinin ortak bir noktada buluşması gerekirdi. Fakat bugünkü fotoğraf, iktidarın kurucu felsefeyi ortadan kaldırmak isterken, direnenleri geniş tutuklamalarla pasifize ettiğini, muhalefetin de ciddi bir tepki geliştirmeyerek veya ayrıntılarda milliyetçilik yaparak, kitleleri kontrol etmek suretiyle, gidişata ortak olduğunu gösteriyor. Biz de buna isyan ediyoruz! Akıl sahiplerine duyurulur.