Niçin Turancıyız?

İçine girdiğimiz üçüncü bin yılın Bilgi 1.0 çağında artık bilgiye ulaşmak kolay ve hızlı olduğu kadar bilgiyi saklamak da gerçeklerin üstünü örtmek de o kadar zor olacaktır.


Paylaşın:

Türkler dünya medeniyetlerinin ‘’mayası’’ oldukları hâlde Batı merkezli bakış açısı ile yazılan uygarlıklar (medeniyetler) tarihi kitaplarında kendilerinden neredeyse hiç bahsedilmez. Tarihi, yazının bulunması ile başlatan Batı, böylece kendinin olmadığı on binlerce yıllık zamanı es geçerek, insanlığı âdeta zamanda hızlı bir ışınlama ile yakın tarihe taşır. Zaten insanlık tarihinde (günümüzden önce) GÖ. 5000 tarihleri hem ilk tarım toplumlarının ortaya çıkışı hem ilk erken devletlerin oluşması hem de bugün Batı dediğimiz medeniyet unsurlarının şekillenmesinde temel etken olan Hint-Avrupa dil ailesinin doğuşu eş zamanlıdır. Medeniyet; tarım, devlet ve yazı ile özdeşleştirilerek, göçebelik ise barbarlık olarak algılanıp Turan toplumlarının geçmişleri ve GÖ 35000 (Kaynak: Prof. Mümin Köksoy) yıl önceye kadar götürülebilen dilleri, on binlerce yıllık göçebe hayatları, kültürleri ve diğer yerli halklarla karışarak mayasını oluşturdukları medeniyetler hasır altı edilir. Oysa bugün batının uygarlık tarihi ders kitaplarında yer alan istisnasız her medeniyetin  ya mayası ya dış tetikleyici unsuru Turan eko-kültür çevresidir.

Bu yalın gerçek ortaya çıkmasın diye de Batılıların yazdıkları tarihlerde “yasak kelime” Türk ve Turan’dır. Bunlara göre tarihte Türk medeniyeti diye bir şey var olmamıştır. İşte bu zihniyetin önde gelen isimlerinden S.Huntington’un ünlü kitabındaki ölü ve yaşayan medeniyetler şöyledir.

Ölü medeniyetler

1-Mezopotamya

2-Mısır

3-Girit

4-Klasik Yunan

5-Bizans

6-Orta Amerika

7-And

Yaşayan medeniyetler ise şöyledir.

1-Sinik medeniyeti(Çin)

2-Japon

3-Hint

4-İslam

5-Hristiyan medeniyeti: Bu da ikiye ayrılıyor Batı ve Rus Ortodoks medeniyeti

6-Latin Amerika

7-Afrika

Türk gençleri gördüğünüz gibi dünyanın en eski dilini konuşan, en erken devletlerini kuran, yazıyı ilk bulan, ilk kez rekleftik (soyutu düşünmek) düşünceyle tanışan, atı ilk ehlileştiren, tekerleği ilk icat eden, ilk mezar ritüeli yapan, demiri ilk işleyen atalarınız Türkler, ne ölü bir medeniyet ne de yaşayan bir medeniyete sahip olamamıştır. 30.000 yıllık bir tarih boyunca ancak 1400 yıl gibi bir zaman diliminde İslamiyet medeniyeti içerisinde dünya medeniyetine çok sınırlı bir katkı vermiştir. O da İslam çerçevesinde olduğu için orijinal bir Türk medeniyeti olarak kabul edilemez diyor dünyanın ‘’yeni efendileri’’. Argo tabirle ‘’yerseniz’’

Bu karartma ve şaşırtmaca da Türk’ün her karasal ve melez medeniyetin mayası olduğunu kamufle etmek için anahtar tanımlar kullanırlar. Mesela Yunan ve Roma tarihini anlatırken Etrüsk derler ama yasak kelime ‘’Türk’’ diyemezler. Mesela Saka veya İskit derler ve bunları yüz yıllarca Hint-Avrupa medeniyetinin ön kurucuları olarak kabul ederler ancak İskit ve Sakaların Turan kökenli olduğu ortaya çıkınca duymaza yatarlar. Mesela büyük İran İmparatorluğu derler ama kurucu unsurun Türk olduğunu diyemezler ‘’Medler’’ derler.

Mezopotamya uygarlığının kurucusunun Sümerler olduğunu yazarlar ama Altaylardaki Sümer dağı ile aynı adı taşıyan bu devletin şehirlerinin de Ur(al ) dağlarının ön kök hecesi ile aynı olan Ur ve Uruk ile olan benzerliğini görmemek için kendilerini  helak ederler. Japon medeniyeti derler ama günümüzden binlerce yıl önce kök dilimiz olan Turanca’dan (URAL-ALTAY ) ayrıldığı bilimsel olarak ispatlanan Japoncanın  Türk dilleri ile akraba olmasını hiç yorumlamak istemezler.

Çin medeniyeti derler ama Çin denilen medeniyetin günümüzden beş bin yıl önceye dayanan kurucu unsuru olan Lang-Shan kültürünün Turan kaynaklı olduğunu yazamazlar… Hint medeniyeti derler ama İndus nehri kenarında kurulan ön-medeniyetlerin Sümer medeniyeti ile benzeşmesini tesadüf derler ve geçiştirirler.

İşte içine girdiğimiz üçüncü bin yılın Bilgi 1.0 çağında artık bilgiye ulaşmak kolay ve hızlı olduğu kadar bilgiyi saklamak da gerçeklerin üstünü örtmek de o kadar zor olacaktır. İşte şimdi üçüncü bin yılda yeni bir uygarlık kurmak için kolları sıvama zamanı.

Zaman Turan zamanı, zaman yeni bir uygarlık zamanı.

 

Yazar

Ali Koray

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar