SOMA, ACI DURAK

                                  “Soma kabristanında bir dolu desti. Analar bacılar umudu kesti”. “301” kere çıkartıldı sarı çizmeler ayaklardan bir daha giyilmemek üzere. Önce üstüne çıkartıldılar toprağın. Sonra da geri verildiler toprağa bir bir. Desti kondu başlarına birer.     O sayede öğrendik altının da vatan olduğunu toprağın. Sadece tepelere değil, diplere derinliklere de dikmek gerektiğini […]


 

                      alt         

“Soma kabristanında bir dolu desti.

Analar bacılar umudu kesti”.

“301” kere çıkartıldı sarı çizmeler ayaklardan bir daha giyilmemek üzere. Önce üstüne çıkartıldılar toprağın. Sonra da geri verildiler toprağa bir bir. Desti kondu başlarına birer.

 

 

O sayede öğrendik altının da vatan olduğunu toprağın. Sadece tepelere değil, diplere derinliklere de dikmek gerektiğini bayrağı. Ve altında da üstüde bir olduğunu adaletin, emniyetin, insana saygının.

alt


Konuştular sağ kurtulanlar mikrofona;

“Kömür demek ömür demek”. “Borcumuz çok, çaremiz yok”.

İnce sızı çöktü içimize. Kömür tozu karıştı lokmalarımıza. Kömür kokusu soluduk. Gözyaşımız katık oldu lokmalarımıza. Öylece yuttuk yutkunduk.

Dünya altımızı üstümüzü öğrendi. Mahremimize tanık oldu. Bizimle üzüldü.  Messi, Ronaldo mesaj yayınlandı. Drogba “aianesi iştir kişinin” dedi, yüklü maddi yardımda bulundu. Atletico-Galatasaray “Somazedeler” yararına maç yapma kararı aldılar. Milli takım Soma’ya gitti. Acıları paylaştı. Dış basında tekmeli, tokatlı, görüntüler yer aldı.

Telefonlar edildi. Başsağlığı dilendi üst düzeyde. ABD’ den, Rusya’dan, Avrupa’dan İslam âleminden. “Ağlayanım anam bacım”. İlk sevincimizi onlarla paylaşırız. İlk ziyaretlerimiz onlara olur. KKTC Başbakanı maden ocağına ilk o geldi. Kardeş Azerbaycan başbakan yardımcısı taziye dileklerini iletirken gözyaşlarına boğuldu.

Bakü’de “525. Gazetin” birinci sayfasında -öz matbuatında- şu satırlara yer verildi;   

“Qafqaz Müsəlmanları İdarəsinin sədri, şeyxülislam Allahşükür Paşazadə Türkiyənin Manisa vilayətindəki kömür mədənində baş vermiş faciə ilə əlaqədar prezident Abdulla Gülə, baş nazir Rəcəb Tayyib Ərdoğana və diyanət işləri başqanı Mehmet Görməzə başsağlığı məktubları ünvanlayıb. Məktublarda dost və qardaş Türkiyə xalqının üzləşdiyi ağır faciə – Manisa vilayətindəki kömür mədənində baş vermiş partlayış nəticəsində çoxsaylı insan tələfatı xəbərinin şeyxülislamı hədsiz kədərləndirdiyi bildirilir.

Türkiyə dövlətinə və bütün Türkiyə xalqına dərin hüznlə başsağlığı verir: Kədərinizə şərik oluram.

Allah rəhmət eləsin! Azərbaycan dindarları Türkiyəli qardaşlarımız üçün dualar edir, həlak olanların ruhlarına rəhmət, yaralılara şəfa diləyirlər.

Qoy Uca Rəbbimiz bu ağır faciənin acısını yaşayanlara yardımçı olsun, öz böyük mərhəmət və şəfqəti sayəsində mərhumlara rəhmət, onların ailələrinə və yaxınlarına səbr, təmkin əta etsin. Amin!”

 

alt

               ( Kardeş kardeşi atar. Yar başında tutarmış)

 

 

Birdir bizim her halımız.

Sevincimiz-melalımız.

Bayraqlarda hilalımız

Azerbaycan-Türkiye.

Başka başlıklar atıldı başka gazetelerde; “Soma qurbanlarının sayı artır: 282 ölü”.Türkiyə: “qırmızı” və “qara”- Fotolar”. “Kömür mədənində baş verən faciə Türkiyəni yasa bürüdü” v.s.

Bahtiyar Vahapzade yâdımıza düştü (merhum) bu kara günümüzde.

Bu millətin acı-doğru, toxu-oğru.

Aclarına acıyıram,

Mən toxuna utanıram.

Ölüm-ucuz, həyat-baha,

İndi ölüm, yaşamaqdan min qat baha!

Bu ölkənin sərvətini

O satalı, bu satalı,

Vətən olub hərrac malı,

utanıram.

 

Özgəsinin qoltuğunda yuva qurmuş,
Özgəsinin fitvasıyla
Öz xalqına tələ qurmuş,
Özgəsinin əli üstdə
İqtidara can atan kəs
Bu millətə əsl oğul ola bilməz.
Bizimkidir o namərd də.
Buna dözmür, mən yanıram.
Satqına yox, satqınlığa utanıram.

….

Ülkemizde milli yas ilan edildi. Bayraklar yarıya indirildi. Eğlence yerleri kilit vurdu kapılarına. Programlar ertelendi. TV’ler “milletimizin başı sağ olsun” logosuyla yayın yaptılar hafta müddetince. 

 

 alt

 

Facianın henüz boyutu belli değildi. Üç ölümden söz ediliyordu. Mamak’ta bir okulumuzdaydık o sıra. Hayati İNANÇ. Adını TV de “Can veren Pervaneler” adlı programdan bileniniz vardır. O bir hukukçu. Bir “Divan edebiyatı” aşığı. O sevgiyi okuldan okula, salondan salona taşıyan bir “divane”. Sayıları çok değil ne yazık ki böylesi “divanelerin”. Okul idaresi tarafından konferans vermek için davet edilmiş. Onu dinliyor, dinleniyoruz duyduklarımızla. Kültürümüzde ifade zenginliğine dikkat çekiyor. “Stres” sözcüğünün bizdeki yirmi karşılığını sayıyor bir çırpıda; “stres” atıyoruz onunla.

“Gam, gussa, kasvet, keder, melal inkisar, ızdırap, hüzün, kahır, yeis, dert, mihnet, elem, efkâr, tasa, üzüntü, sıkıntı kaygı, kuduret, dilhun”

Azdan az çoktan çok. Al hepsini de Soma için kullan. Tam da bunlardan çöktü üzerine ülkemin bir baştan bir başa.  Milletçe o gazı soluduk gök kubbemizin altında. Adına Osmanlıca de. Divan edebiyatı de. Ne dersen de. O dil Türkçe.

Çarpıcı bir örnek veriyor bu konuda. “Hiç” Farsça, “Bir” Türkçe, “şey” Arapça. Üçü bir araya geldiğinde oluyor  “hiçbir şey. Bu Türkçe değil diyeninin belli ki hiçbir şey bildiği yok.

Aynı gün okul yolunda otobüste İskender ÖKSÜZ’ün “Niçin, Tarih, Devlet, Ekonomi, Yönetim” kitabı var elimde. Bir sayfasında şunları demiş;

“Osmanlı kapitalist miydi, sosyalist miydi? Osmanlıyı anladığınızda bunların cevaplarıyla ilgilenmezsiniz. Çünkü sorular anlamsızdır. O dünyanın kavramlarıyla bizim bugünkü kavramlarımız katiyen örtüşmüyor. Sanki müziği betonarme teknolojisi ile veya hat sanatını heykeltıraşlıkla anlamaya çalışıyor gibiyiz”.

Konferans konusuyla ilgisi bakımından buraya aldım. Bilmem katılır mısınız?

 


alt

 

(Osman. Kenara çekildi. Seyretti dayısının defin işlemini. Dayısı olmadan yaşamayı öğrenecek bu âlemde)

Soma’dan uzak biz bunları yaşarken Soma’da sağ çıkarılan madencinin “çizmemi çıkarayım, kirlenmesin” sözü kazındı zihinlere. Gölcük depreminde iki ekmeği bir elinde, diğeriyle gözyaşını silen yaşlı adam gibi. Kirletme söz konusu olursa madenci çizmesi kaçıncı sırada gelirdi acaba?

***

Soma’ya pek çok ziyaret gerçekleşse de siyasilerin ziyaretleri konuşuldu en çok. Demeçleriyle, görüntüye gelen davranışlarıyla. Kimde devlet adamlığı kumaşı var, kimde yok bir daha görüldü onunla.

 

 alt

(Diyarbakır heyeti Papa’yla )

Bir Soma’ya olmadı ziyaret. Roma’ya da oldu. Dikkatler Soma’dayken aralarında Şeyh Sait’in torununun da olduğu heyet Vatikan’da Papayı ziyaret ettiler. Destek istediler bölünme projelerine “Ehl-i Salip”ten. Başka şeyler de oldu gözlerden uzak.

17 Aralık soruşturmasının kilit ismi İranlı iş adamının yurtdışı çıkış yasağı kaldırıldı. Ve facia 19 Mayıs törenlerini iptal için iyi bir bahane oldu. Daha birçok gelişmeler oldu. Kömür karasıyla karartıldı üzerleri. Fark edilmedi.

Soma’dan geriye çok şey zihinlerde kaldı. Madencinin çizmesi onlardan biriydi O çizme müzeye alınmalı. Başvekilimizin içinde mahzur kaldığı aracı kırmakta kullanılan balyoz kadar değer görmeli en azından. 301 çift çizme kaldı geride. O çıkan çizmelerin hakkı için yeniden çizmeyi giyecek yürekli savcı aranmaktadır şimdi. Onunla birlikte yürekli adil bir teftiş heyeti.

(Bu vesileyle bu 19 Mayıs doğum gününde bana çizmeyi giydirtmesinler deyimini siyasi literatürümüze kazandıran istiklal mücadelesini ateşini Samsun’dan yakan büyük devlet adamı Atatürk’ü rahmet ve minnetle anıyoruz)

Garibanın ekmek kapısını ölüm kuyusuna dönüştüreni. İşçisini bindirilmiş kıta sayıp mitinge taşıyanı, tepkiye tekmeyle karşılık vereni, ak torbalarda kara kömürle haram lokma aklayanı, Soma’lıya, Somali’li kadar değer vermeyeni.

Bütün bunları ışığın girmediği o yerden gün yüzüne çıkaracak hiçbirini baştan savmayacak başsavcı. Çizmeyi aşmadan, bozacıyı şıracıya şahit göstermeden, hukuk içinde kalarak. İnlerine girme zamanıdır sorumluların. “Hiçbir şeyi” karanlık kalmamalıdır Soma’nın. Kömür karasıyla ötülmemelidir üzeri. Ülkenin her mahremine girilmemiş demek ki. Eksik kalmış soma kuyuları belli ki. Böcekten paralel bağlantıdan medet ummayın o yüzden.

“Yerin kulağı var” demiş atalar.

O kulağı iyi dinlemek lazım.  

Sonuç ne olursa olsun sönen ocaklarda yangın devam edecek. Hiç sönmeyecek. Milli takımlar Teknik direktörü Fatih Terim’in ifadesiyle; “Ateş düştüğü yeri değil bu sefer düşmediği yeri de yaktı” 

Soma “301”.Acı durak.

Mıh oldu çakıldı zihinlerimize.

O çivi orada çakılı olacak hep.

Bu son çivi olur inşallah.

 

 

 

 

 


 

 

Yazar

Osman Erenalp

Yorum Yap

Kayıt olmadan yorum yapabilirsiniz.




Benzer Yazılar