Yükleniyor...
Turuncu, 1. Pantone® Turuncu – 021 C. 2. Bir nevi devrim. Yersen.
Transhümanizm, Bilim ve teknolojiyi kullanarak insan türünün zihinsel ve fiziksel
kapasitesinin artırılmasını hedefleyen felsefe.
Manifesto, 1. Bildiri. Toplumsal bir hareketin duyurulması ve savlarının belirtilmesi üzerine
kurulan, bir akımın, bir hareketin oluşunu bildiren yazılar. 2. Yük gemilerinde taşınan
malların cinsini ve sayısını bildiren belge.
İç siyasetin dinamiklerini, uluslararası konjonktürü okumadan hiçbir şekilde anlayamayız. Şu anda uluslararası sahnede yaşanan diplomatik ve ekonomik çatışmalar yeni bir dünya sisteminin habercisidir. Ticaret savaşlarının yeniden başladığı bu dönemde diplomasi ve ulusal ekonomiler yeni bir dönemle beraber şekillenmeye başlayacaktır. Bu hususta ticaret savaşlarının ulus devletlerin geleceğini belirleyeceği de açıktır. Bu yeni paradigma üzerinde ekonomi belki de en büyük aktördür. Çünkü uluslararası sahnede diplomasi ve ekonomi üzerinden dönen mücadele aynı zamanda ulusların yeniden ordularını güçlendirmeye sevk etmektedir ve 20. yüzyılda gördüğümüz gibi yeniden bir silahlanma yarışı başlamıştır.
Lakin uluslararası sahnede yaşanan bu kadar değişiklik hiçbir şekilde on yıl öncesinin paradigmalarıyla da örtüşmemektedir. Hızla değişen teknoloji ve çok hızlı bir şekilde gelişen ve ilerleyen yapay zeka artık savaşın da boyutunu değiştirmeye muktedirdir. Bu hususta, gelişen teknolojiye sahip olmanın önemi kadar güçlü ekonomiler de önümüzdeki süreçte belirleyici rol üstlenecektir. Bu sebepten ötürü ekonomisini dışa aktarmış olan ülkeler yeniden kendi içine dönmeye çalışarak üretimi kendi topraklarında tesis etmeye çalışmaktadırlar. Bu yarışta ekonomik ve teknolojik üstünlük aynı zamanda diplomatik ilişkileri de belirleyecektir. Bu yarışta geriye düşecek ulus devletler ise yapılarını kaybedecek noktaya dahi gelebilirler. Diplomatik ve ekonomik işbirliği alanında kurulacak yeni ilişkiler ve ittifaklar, ülkelerin önümüzdeki sürecini derinden etkileyecektir. Mevcut konjonktürü doğru okuyup ona göre adım atamayanlar da sözde devrimler oyunuyla mevcut plandan düşürülecek ve belki de egemenliklerini yiterecek noktaya geleceklerdir.
2025 yılı başladığı gibi Amerika Birleşik Devletleri ve Çin arasındaki ticari ve ekonomik mücadele ile önümüzdeki sürecin nasıl şekilleneceğini göstermiştir. Bu sürecin şiddeti ve etkileri, mevcut mücadelenin nasıl ilerleyeceği ile belirlenecektir. Tarihinde ilk kez resmi dili yasal olarak kabul eden ABD, nevi şahsına münhasır bir üniter yapılanmanın haberini vermiştir. İç cephesini güçlendirme çabasıyla beraber üretim oyunundan düşmemeye çalışan ABD, bu sefer dünya dengelerini çok farklı bir şekilde değiştirecektir. Yapay zeka devriminin bir anda dünyayı sarmasıyla beraber artık savaşın da rengi bir hayli değişmiş; uluslararası dengeler şu an için gri bölgede mücadele içine girmiştir.
Dünyanın herhangi bir yerinde kanadını çırpan bir kelebekten dahi etkilenen Türk siyaseti ve ekonomisi de bu yeni süreç içerisinde yerini almıştır. Birçok farklı klikin birçok farklı senaryolarla Türkiye’yi dahil etmeye çalıştığı bu süreç birçok tehlikeyi de peşinden getirmektedir. Uzun yıllardır emperyal hayallerin tatil beldesi olan güzel ülkemiz belki de şimdiye kadar karşılaştığı en tehlikeli yol ayrımına gelmiştir. Kurdukları tehlikeli oyun, ani bir refleksle turuncu devrim sinyalleri vermeye başlamıştır. Ulusal egemenliğimiz ve tam bağımsızlığımızdan verdiğimiz sayısız taviz ülkemizi bir anda hayati bir çıkmaza sokmuş; mevcut konjonktürü korumak ya da değişime kapı açmak birbirinden tehlikeli iki seçeneğe evrilmiştir. Bu hususta, üçüncü bir yolun varlığına kulak tıkamak ise dönüşü mümkün olmayan bir hata olacaktır.
Sanayi Devrimi ile insanlık gelişimi çok farklı bir ivme kazanmıştır. Güçlü teknolojinin temelleri atılan bu devrimden geri kalanların akıbeti tarihi kayıtlarla sabittir. Bu ivmeyi yakalayıp, akış içerisinde yerini alabilenler ve gelişime ayak uydurabilenler ise oyun kurucu pozisyonuna yükselerek gelecek günlerin mimarları olmuştur. Tarihte gelişim süreçleri oransal boyutlarla olmamaktadır. Kimi zaman bin yıl beklenen bir süreç yarım asır içerisinde kat edilebilir.
Son iki yüz yılın kazanımları da aynı bu şekilde, yapay zekanın oyunu kökten değiştirmesiyle birlikte yeni bir boyuta geçiş yapmıştır. Teknolojinin gelişme hızı artık algılanması zor bir süreçte devam edecek ve zamanında atılamayan adımlar yüzünden birçok ulus oyundan düşecektir. Bu esasında bir teknoloji devrimi olarak isimlendirilmemelidir.
Girdiğimiz süreç, insanlığın yeniden şekillenmesiyle son bulacaktır ve yeni bir çağın yeni insanları sahneye çıkacaktır. Konvansiyonel yöntemlerin bir çoğu yontma taşlar gibi tarihe karışacaktır. Bu anlayışla birlikte yalnızca gündelik hayatımız değil savaş, barış, siyaset, ekonomi, hukuk, diplomasi ve bürokrasi gibi alanlar da etkilenecektir.
Matbaanın icadına ayak direyenlerin akıbetini paylaşmamak adına kurulan bu dallı budaklı oyunun dinamiklerini iyi okumak ancak mevcut analizlerin bir kenara bırakılmasıyla mümkündür. Siyaset, istihbarat ve tarih tekerrür eden oyunlar bütünü üzerine kuruludur. Bir tutan oyunun kılıf değiştirerek yeniden insanlığın önüne serilmesi sıradan ve hayli zekice bir olaydır. Turuncuya boyanmış devrimlerin yeniden piyasaya sürülmesinin de sebeplerindenn bir tanesi de budur. İnsan doğası kandırılmaya pek açıktır ve kandırılmaması gerekenler de kandırıldıklarını söylerler.
Halbuki doğru okumalar ve zamanın ötesinde düşünebilenler sayesinde büyük felaketlerin önüne geçebilmek mümkündür. Lakin bu refleksi gösterebilecek kurumların, yapıların ve kişilerin bilinçli pasifize edilmesi de felakete davetiye çıkarmaktadır.
Statükoyu korumak ile dayatılan turuncu değişime kanmak gelecek günlerin felaket senaryosudur. İçine kapanan dinamiklerin yeniden yükselişe geçmesini doğru okumak bu hususta hayati önem taşımaktadır. Mevcut düşünce kalıpları bir kenara bırakılmadan yaratılmak istenen yeni düzenin anlaşılması mümkün değildir. Konvansiyonel çerçevede neo liberal politikaların çökmesi ve yerini daha tutucu, bir yandan da içe dönük, anlayışların yükselişe geçme trendini ıskalamak birkaç yıl içerisinde topyekün değişecek insanlık anlayışından da geri kalıp, ayak uyduramamak manasına gelmektedir.
Değişimin eşiğinde durduğumuz bu günlerde, suni gündemler ve korkular dünya çapında zihinleri yeniden bulandırmaya başlamış; birçok sahte devrimin ayak sesleri kulakları çınlatmaktadır. Bilerek veya bilmeyerek, devrimi turuncuya boyayanlardan uzak durmak ve statükoyu da kurucu değerler içerisinde yeniden dizayn etmek tek çıkış yoludur.